Ayrıca fon ile portre arasında renk ve ton bağlantısına dikkat ettiğini anlatan Güney, portreyi renkli arka plan önünde betimleyerek zıt renkleri yerinde ve dozunda kullanmak suretiyle ifadeyi tuvalin üzerinde egemen bir duruma getirerek izleyici ile resim arasında bağlantıyı güçlendirdiğini söyledi.
Eserlerinde izleyicinin kendi yaşamlarından izler bulacağını belirten Güney, “SANKO Sanat Galerisi ev sahipliğinde açacağım kişisel sergimde eserlerimi Gaziantepli sanatseverler ile buluşturacağım için mutluyum. Gaziantepli sanatseverleri eserlerimi izlemeye davet ediyorum” diye konuştu.
ABDURRAHİM GÜNEY Abdurrahim Güney, Erzurum Pasinler’de 1969 yılında doğdu. Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Resim Öğretmenliği Bölümünden mezun oldu. Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsünde yüksek lisans yaptı.
Kişisel 11 sergi açan sanatçının, ulusal ve uluslararası 16 ödülü, birçok resmi ve özel koleksiyonda eseri bulunuyor.
Güney Güzel Sanatlar Akademisi’nde sanatsal faaliyetlerini sürdüren sanatçı, Antalya Atatürk Anadolu Lisesi’nde resim öğretmeni olarak görev yapıyor.
Birçok sanat akımının etkisinde kalan sanatçı, özellikle duygularını, heyecanlarını, sevinçlerini, iç dünyasında harmanlayarak tuvallerine aktardığı için kendisini ekspresyonizmin daha fazla etkilediğini ifade etmektedir.
Son dönem çalışmalarının konularını kadın portreleri ve atlar oluşturmaktadır. Atların Türk kültüründeki önemi, atın anatomik mükemmelliği ve özellikle Türk toplumunda at nalının nazara karşı iyi geldiği söylemlerinden yola çıkarak atları çalışmalarında kullanmaktadır.
Özellikle portrelerde fantastik kurgu ve deformasyona giderek gözlerdeki ifadeleri biçimsel bir anlatım diline dönüştürüp izleyici ile resim arasında bağ kurmaya çalışmaktadır.
Çalışmalarında kadın portrelerinin izleyici üzerindeki etkisini artırma adına yardımcı figürler kullanan sanatçı, çiçekler, kelebekler köpükler ve baloncukları konularının birer parçası olarak değerlendirmektedir.
Kadının doğasında var olan o büyülü güzelliğini diğer bir güzel olan, kısa ve gizemli hayat öyküsüyle tanıdığımız kelebeklerle bütünleştirmeyi severek çalışan sanatçı, “kelebek olur da çiçek olmaz mı” düşüncesinden hareketle bu figürleri kendi anlatım biçimi ile bütünleştirip izleyiciye keyifle bakacağı eserler üretmektedir.