2 Haziran’da yapılacak olan sınav öncesi basın toplantısı gerçekleştiren Eğitim-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ali Ersönmez, “TEOG yerine getirilen LGS, 2 Haziran 2018 tarihinde yapılacak. Ancak ortaöğretime geçiş sistemi ile ilgili olarak öğrenci, veli, eğitimcilerde kaygılar, belirsizlik, bilgisizlik ve eleştiriler yeterince tükenmemiştir” dedi.
SINAV İKİ OTURUM ŞEKLİNDE GERÇEKLEŞTİRİLECEK
KESK Eğitim-Sen Şube Başkanı Ali Ersönmez, “LGS, 2 Haziran Cumartesi günü, iki oturum olarak yapılacak. Birinci oturumda öğrenciler sözel bölümde 20 Türkçe, 10 Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, 10 İnkılap Tarihi ve Atatürk,10 Yabancı Dil olmak üzere toplam 50 soruyu 75 dakikalık sürede cevaplayacaklar. Birinci oturumla ikinci oturum arasında 45 dakika teneffüs yapıldıktan sonra sosyal bölümde 20 Matematik, 20 Fen Bilimleri sorusu olmak üzere 40 soruyu 60 dakikada cevaplamaya çalışacaklar. Başka bir sorunumuz sınavda kullanılacak sorularla ilgilidir. 996.000 öğrencinin sınava gireceği düşünüldüğünde, Bu sorular ilk olarak sınava giren öğrenciler tarafından yanıtlanacaktır. Öğrencilerimiz üzerinde deneme yapılacak denekler değildir. Yapılacak olan sınav öğrencilerimizin geleceği de ilgilidir ve tekrarı olmayan bir sınavdır. Bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığının bu tutumu biz eğitimciler tarafından şiddetle eleştirilmektedir” dedi.
“KARIŞIK BİR SINAV SİSTEMİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Ersönmez basın açıklamasını şu sözlerle sürdürdü;
“Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş” sistemi yerine getirilen yeni liseye geçiş uygulaması, iki aşamalı olarak gerçekleştirilecek. Birinci olarak; sınavla öğrenci alan okullara merkezi tercih ve yerleştirme sistemi ile öğrenci yerleştirilecek. İkinci olarak da sınavsız öğrenci alacak okullara mahalli yerleştirme sistemi ile kayıt yapılacak. İlk yerleştirme sınavla öğrenci alan okullara yapılacak. 2017-2018 öğretim yılı sonunda 1 milyon 270 bin öğrenci 8. sınıfı bitirecek. Bu öğrencilerden 126 bin 240’ı beş farklı türde sınavla öğrenci alan bir okula yerleştirilecek. LGS’ye başvuru yapmış olan 996 bin adayın gerçek hedefi ise beş okul türü içinde toplam kontenjanı 78 bin 480 olan Fen Lisesi, Anadolu Lisesi veya Sosyal Bilimler liselerinden birine yerleşmek. Yani Lise Giriş Sınavı’na başvuru yapmış adayların yaklaşık yüzde 8’i hedefine ulaşabilecek. Liseye Geçiş Sınavı’na (LGS) Milli Eğitim Bakanlığı’nın beklentilerinin çok üstünde başvuru oldu. Bu sayı, “birkaç yüz bin” diye bekleniyordu ama 996 bin öğrenci sınava girmek üzere başvuru yaptı. Sınav kapsamındaki okul sayısı da başta “600 civarı” diye telaffuz edilmişti ama nedendir bilinmez sayı 1367’ye çıktı. Geçmiş yıllarda yüksek puanla öğrenci alan kimi Anadolu liselerinin bu kapsama alınmaması veli ve öğrencilerin tepkilerine neden olurken, “Onca başarılı, köklü Anadolu lisesi dururken, sınavla öğrenci alacak okullardan 747’sinin neden imam hatip ve meslek liselerinden oluştuğu” sorusunun cevabı da bilinmeyenler arasına katıldı.”
“BAZI ALANLARDA OKUL BULMAK ZOR OLACAK”
Ersönmez sözlerini daha sonra şöyle sürdürdü; “Türkiye genelinde yüzlerce ilçede merkezi sınav ile yerleştirme yapılacak okul türleri bulunmamaktadır. Adana’nın 15 ilçesinin 9’unda, Aydın’ın 16 ilçesinin 10’unda, Balıkesir’in 19 ilçesinin 13’ünde, Gaziantep’in 9 ilçesinin 5’inde merkezi sınav sonucu ile yerleşebilmek için belirlenmiş hiçbir okul yoktur. Ortaöğretime geçiş sisteminin bizler açısından çok daha sıkıntılı olan ikinci bölüme sınavsız yerleşecek öğrencilerimizle ilgilidir. Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerinin yapmış olduğu açıklamaların toplamı, nasıl bir sistemimin uygulanacağına dair kimi ipuçlarını vermektedir. İpuçlarını toplayarak yaptığımız değerlendirme göstermektedir ki, öğrencilerin en temel haklarından biri olan, okuyacakları okulları seçme hakkı bu yeni sistemde kullanılabilir bir hak olmayacaktır. Öğrencilere, içerisinden beş okulu seçmek zorunda bulunacakları dokuz okulluk bir liste verilecektir. Bu dokuz okulun üç tanesi Anadolu Lisesi, üç tanesi meslek lisesi, üç tanesi de Anadolu imam hatip lisesi olacaktır. Öğrenciler bu dokuz okuldan beş tanesini seçtiklerinde ilk üç tercihlerine gitmek istedikleri okulları yazsalar dahi, dördüncü ve beşinci tercihlerine istemedikleri okullara yazmak zorunda kalacaklardır. Bu durum öğrencilerin tercih etmedikleri okullara gitmek zorunda kalması ve öğrencilerin zorunlu olarak meslek liselerine ve imam hatip liselerine yönlendirilmesine neden olacaktır. Bu nedenle buradan bir kere daha Milli Eğitim Bakanlığına seslenmek istiyoruz. Öğrencilerin dokuz okul içerisinden beş tercih yapma zorunluluğu doğru değildir, öğrenciler herhangi bir sınırlama olmaksızın tüm okullar içerisinden tercihte bulunma hakkına sahip olmalıdır. Diğer temel konu sınavla öğrenci alacak olan okulların milli eğitim bakanlığı tarafından sınırlandırılmasıdır. Bunun ortadan kaldırılması ve tüm okulların tüm öğrencilerin tercihlerini açık hale getirilmesi kısmi de olsa, soruna çözüm olacaktır. Sınava iki gün kalmış olmasına rağmen kaygılarımız ve bilinmezliği artmaktadır. Öncelikli olarak okulların nitelikli ve niteliksiz olarak ikiye ayrılması biz eğitimciler açısından kabul edilebilir bir durum değildir. Milli Eğitim Bakanlığının temel görevi tüm okullarda nitelikli eğitim verilmesini sağlamaktır. Bazı okulların sınavla öğrenci alacak olması ve bazı okullarında adrese dayalı öğrenci alacak olması kamusal eğitim yaklaşımı açısından kabul edilebilir bir durum değildir. Okulların nitelikli ve niteliksiz olarak ayrılmasını, doğru bulmadığımızı ifade etmeye devam edeceğiz. Sınavsız yerleşecek olan öğrencilerimizin yok sayıldığı bu geçiş sisteminin, aslında geleceğimizi yok saydığını biliyoruz. Tek bir öğrencimizin dahi zarar görmesini kabul etmeyeceğimizin bilinmesini her zeminde söylemek durumundayız. 9 okul içinden yapılacak 5 tercihe, sıkıştırılmaya çalışıldıkları üç çembere çocuklarımızın sığmayacaktır. Çocuklarımız yarınların güvencesidir. Sınavlar ile eğitimde sınıflandırma; “Balığı ağaca tırmandırma becerisini ölçme” anlayışıdır. Sınav merkezli eğitim anlayışından derhal çıkılmalı. Her öğrenci istek, kabiliyet, yetenek, beceri ve verimli olacağı şekilde eğitimdeki yol haritasını kendisi belirlemelidir. İstemedikleri okul türlerine gönderilmeye çalışılan öğrencilerimizin. geleceksiz, yarınsız, mutsuz olmaması için, MEB’i bu uyarılarımıza kulak vermeye çağırıyoruz.”