Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bireysel ve toplumsal psikolojimiz için moral ve motivasyonumuz için hiç çıkmadığımız kadar sokaklarımıza çıkalım. Bu sokaklar bizim, bu diyar bizim, bu şehirler bizim, bu insanlar bizim. Hiç gitmediğimiz kadar esnafımızın yanına gidelim, alışveriş yapmayacaksak bile yoldan geçerken gördüğümüz her esnafa bir selam verelim" dedi.
Başbakan Davutoğlu, AK Parti Grup Toplantısı'nda partililere seslendi. Ürdün ziyareti kapsamında son derece anlamlı anlaşmalara imza atıldığını belirten Davutoğlu, Hicaz Demiryolu Amman Tren İstasyonu'nun restore edilmesinin öneminde dikkat çekti. 1903 yılında Sultan 2. Abdülhamid'in İstanbul ile Medine'yi birleştirmek üzere Hicaz Demiryolu Projesi'ni başlattığını dile getiren Davutoğlu, "Eğer Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin tasfiyesi üzerine planlar yapılmışsa, eğer kadim medeniyetimizin son direnç noktası tasfiye edilmeye çalışılmışsa emin olun bunun gerekçelerinden biri de İstanbul ile Medine'nin ebediyyen Hicaz Demiryolu ile birleştirilme projesidir. O zaman bunu engellediler, o zaman bunu engellemek için Birinci Dünya Savaşı'nda bizi o gönül coğrafyamızdan koparmaya çalıştılar. İşte biz şimdi Amman'da 1903'te açılan Hicaz Demiryolu İstasyonu'nun tamiratını gerçekleştiriyoruz. Aslında bu tamirat, Hicaz Demiryolu'nun tamiratı değil bu tamirat, bu ihya, inşa ve kardeş coğrafyalar arasındaki birliğin, beraberliğin tamiratıdır" dedi. "AYAKLARIMIZI O COĞRAFYALARDAN KİMSE KESEMEYECEK"
Davutoğlu, her kumpasa rağmen İstanbul ile Medine arasındaki gönül köprüsünü kurmaya devam edeceklerini belirterek, "Bizim yüreğimizin İstanbul'da, bir yarısı Medine'de, bir yarısı Kudüs'te, mesaimizin büyük çoğunluğu Ankara'da ama bir bakarsınız ayaklarımızın biri Balkanlar'da, biri Ortadoğu'da, biri Kafkasya'da, biri Orta Asya'da. Ayaklarımızı o coğrafyalardan kimse kesemeyecek. Tarihe mühür vururcasına ayağımızı bütün gönül coğrafyasında tam bir kararlılıkla sabit bir şekilde tutacağız. Bu tarihi eşikte hepimizin farkında olması gereken tarihi bir misyonu ifa ediyoruz. Mülteciler dönüp bize bakıyorlar, dost ve kardeş ülkeler dönüp bize bakıyorlar. Eğer bizim başımız dikse, vakursa, yüzümüzde kararlılık ifadesi varsa onlar da ümitle doluyor ama bizi yeis içinde görürlerse onlar da üzülüyor" ifadelerini kullandı. "GÖZLERİM YAŞARARAK MESAJI OKUDUM"
Suriyeli mültecilerle ilgilenen bir doktorun kendisine yolladığı mesajı paylaşan Davutoğlu, şöyle devam etti: "Bir doktor hanımefendi Suriyeli mültecilerin çocuklarıyla, yetimleriyle ilgileniyor. Bize gönderdiği mesajda 7-8 yaşlarında bir Suriyeli yetimin başını okşadığında, halini hatırını sorduğunda, 'Okula gidiyor musun?' diye soruyor. O da yeni başladığını, bir okulda eğitim gördüğünü söylüyor. 'Peki büyüyünce ne olacaksın?' diyor. Çocuğun verdiği cevap doktor olmak, mühendis olmak değil 'Büyüyünce Türk olacağım' diyor çocuk. Gözlerim yaşararak mesajı okudum. Onun kast ettiği herhangi bir etnisite, herhangi bir Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki vatandaşlık bilinciyle bir araya gelmiş insan topluluğu değil, onun kafasındaki Türk, kudretli, şefkatli, ona elini uzatan, merhametle okşayan bir milletin adı. Onun kastettiği, o tarihi mirasa sahip çıkan bir milletin adı. Demek istiyor ki 'Ben büyüdüğümde bu millet gibi olacağım.' Eğer biz bir nesle böyle örnek olmuşsak bugün bize hangi kumpası kurarlarsa kursunlar, hangi araçlarla üzerimize gelirlerse gelsinler bilsinler ki istikbal mutlaka bizimdir. İstikbal o Suriyeli yetim çocuğun örnek aldığı bu milletindir. Biz her adımımızda işte bu aşkı, sevdayı, istikbali inşa etmeye çalışıyoruz. Ürdün ziyaretimde bütün bu tarihi mirası bir kez daha tefekkür ederek oraya enerji ile gittim, aşkla gittim ve daha büyük bir aşkla geri döndüm." "DÜNYANIN BAŞKA KITASINDA AZİZ MİLLETİMİZİN VURDUĞU BİR MÜHÜR OLACAK"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hem ABD'nin başkenti Washington'da düzenlenecek Nükleer Güvenlik Zirvesi'ne katılacağına hem de Maryland'de Türk-Amerikan Kültür ve Medeniyet Merkezi'nin açılışını gerçekleştireceğine işaret eden Davutoğlu, "Bu merkezin hazırlık çalışmalarında da bulunan bir kardeşiniz olarak ifade ediyorum, bu merkez Cumhurbaşkanımızın inşallah hayırlı elleriyle açacağı, birçok Müslüman milletin temsilcisinin açılışta olacağı bu merkez, dünyanın bir başka kıtasında bizim aziz milletimizin vurduğu bir mühür olacaktır. Kıyamete kadar da orada bizim kültürümüz, bizim medeniyetimiz, bizim inancımız temsil edilecek ve en iyi şekilde orada milletimizin temsili gerçekleşecek. Allah hayırlı, mübarek eylesin. Allah Sayın Cumhurbaşkanımızın ve onunla birlikte giden heyetini yolunu açık eylesin. Hayırla gitsinler, hayırla dönsünler inşallah" şeklinde konuştu. "ŞEHİT EVLADININ CENAZE NAMAZINI KILDIRAN İMAMLARIN OLDUĞU BİR ÜLKEDE BAYRAK HİÇBİR ZAMAN YERE DÜŞMEZ"
Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin menfaatleri, itibarı için dünyanın dört bir tarafında mesai halinde olduklarını vurguladı. Geçtiğimiz hafta yine terör saldırılarının dünya gündeminden eksik olmadığına dikkat çeken Davutoğlu, "Bu hafta içinde yine hain saldırılar sonucunda evlatlarımız şehit düştü. Hepsine Allah'tan rahmet diliyorum, yakınlarına ve aziz milletimize sabr-ı cemil niyaz ediyorum. Bir kez daha bu milletle duyduğumuz iftiharı AK Parti Grubu adına ifade etmek istiyorum. Kendi evladının cenaze namazını kıldıran imamların olduğu bir ülkede bayrak hiçbir zaman yere düşmez. Sütçü İmamlar'ın ülkesinde Allah'ın izniyle inancımız da bayrağımız da, sancağımız da ebediyete kadar temsil edilecek" dedi. "Iraklı ve Pakistanlı kardeşlerimizin acılarını yürekten paylaşıyor, başsağlığı dileklerimi sunuyorum. Dost ve kardeş Pakistan ve Irak'a taziyelerimi iletiyorum" diyen konuşan Davutoğlu, şunları kaydetti: "Dün de Pakistan Başbakanı Sayın Nevaz Şerif ve Lahor Valisi Sayın Şahbaz Şerif'i aradım. Bütün milletimizin, dost ve kardeş Pakistan'la olan birlikteliğini, kaderini, dayanışmasını aktardım. O da 'Bütün kardeşlerimize selamlarımı iletin' dediler, şimdi ben de sizin nezdinizde dost ve kardeş Pakistan Başbakanı Nevaz Şerif ile Pakistan halkının selamlarını iletiyorum. Bilinsin ki Türkiye ve Pakistan, dünyada hiçbir başka iki ülkeye nasip olmayacak bir gönül bağıyla bağlıdır. Biz İstiklal Harbi'nde ellerindeki son ziyneti gönderen bacılarımızın mirasını unutmadık ve ne zaman herhangi bir şekilde bir sıkıntıyla karşılaştıklarında da bilinsin ki biz her zaman Pakistan'ın yanında olacağız. Aynı şekilde Irak'taki kardeşlerimizin de yanında olacağız. Her ne surette olursa olsun Irak'taki her etnik grubun, Türkmen, Arap, Sünni ve Şii'nin en yakın dostu Türkiye'dir. Nitekim alçak DEAŞ terör örgütü Tuzhurmatu'da Türkmen kardeşlerimize kimyasal silahla saldırdığında oradaki kardeşlerimizi de getirip ülkemizde tedavi etme imkanı, şerefi de bize nasip oldu. Bilinsin ki gönül coğrafyamızda dökülen her gözyaşı damlasının da, dökülen her damla kanın da takipçisi ve oradaki kardeşlerimizin yaralarını ilk saran biz olacağız." "ANKARA, İSTANBUL, BRÜKSEL, BAĞDAT VE ŞİMDİ DE LAHOR"
Son bir ayda terörün kanlı yüzünü coğrafya farkı gözetmeksizin bir kez daha gösterdiğini belirten Davutoğlu, "Ankara, İstanbul, Brüksel, Bağdat ve şimdi de Lahor. Bu kanlı şebekeler, kıta, bölge, ülke, halk ayrımı yapmıyor; bu kanlı şebekeler etnik köken, din, kültür, coğrafya ayrımı yapmıyor. Bu kanlı şebekeler otobüs durağı, cadde, havaalanı, stadyum, lunapark ayrımı yapmıyor. Ceylanpınar'da uyuyan polisleri, İstanbul'da cumhuriyet savcısını katledenler, Suruç'ta toplanan insanların arasına girip bomba patlatanlar, Ankara Kızılay'da servis aracının yanında, belediye otobüs durağında, İstanbul'da meydanda, caddede bomba patlatanlar, Brüksel'de şehir metrosunda ve havalimanında bomba patlatanlar, Lahor'da lunaparkta masum çocukları öldürmek üzere bomba atanlar aynı alçaklardır" dedi. "İsimleri farklı olabilir, kimlikleri farklı olabilir ama hepsi insanlık düşmanıdırlar. Onları bu cinayetlere azmettirenler de aynı odaklardır" ifadesini kullanan Davutoğlu, "Örgüt adları, ideolojileri farklı görünse de bu cinayet odakları insanlık suçu işlemek üzere örgütlenen bu organize cinayet şebekeleri birdir ve aynıdır. Terör doğrudan insanlığı hedef olan, hayatı hedef alan bir alçaklıktır. Bütün insanlığın daha fazla geç olmadan terör karşısında aynı kararlılıkla yekvücut olması gerekiyor. Yaşadığımız zorluklara rağmen hem içeride hem dışarıda problemleri çözecek güce, birikime ve kudrete sahibiz. Türkiye'nin tökezlemesini bekleyenler, Türkiye'yi terörle, bazı hukuk tartışmalarıyla dize getirmek isteyenler, kaos ve kriz bekleyenler boşuna beklerler, boşuna bekleyecekler çünkü biz bunlara asla izin vermeyeceğiz" diye konuştu. "OMURGAMIZA ATEŞ EDEBİLİRLER AMA KALBİMİZİ ASLA İŞGAL EDEMEZLER"
Türkiye'nin hukuk ve demokrasi yolunda geri adım atmadan yoluna devam edeceğini vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti: "Şiddet taraftarlarının sokak çağrılarını boşa çıkaran Diyarbakır'daki vatandaşımızın basiret ve ferasetiyle Ankara ve İstanbul'daki vatandaşlarımızın basiret ve feraseti birdir. Terör örgütlerinin maskesi düşmüştür ve herkes esas meselenin ne olduğunu görmüştür. Esas meselesi ağaç olmayanlar, esas meselesi dershane olmayanlar, esas meselesi hak, hukuk olmayanlar Cumhurbaşkanımıza, AK Parti'ye, hükümetimize ve ülkemizin istikrarına saldırarak Türkiye'nin omurgasına ateş ediyorlar. Omurgamıza ateş edebilirler ama kalbimizi asla işgal edemezler, zihnimizi asla işgal edemezler. Hedeflerini vurabilirlerse Türkiye'nin diz çökeceğini, kapaklanacağını, teslim olacağını zannediyorlar. Allah'ın izni ve milletimizin basiretiyle hiçbir şekilde muvaffak olamayacaklar. Zehirledikleri insanları ölüme gönderen, mensuplarına ölümden başka bir şey vaat etmeyen bu odaklar istikrarımızı, huzurumuzu, refahımızı bozamayacak, bizi 2023 hedefimizden asla alıkoyamayacaklar. Allah da, millet de, tarih de bizden yanadır. Biz vatandaşımızın can emniyetini de vatanımızın huzur ve refahını da namusumuz gibi koruyacağız. Sadece bunun için siyaset yapıyor, sadece bunun için çalışıyoruz. Umudumuzu, özgüvenimizi, kararlılığımızı kırmak, bizi karamsarlığa sevk etmek isteyenler muratlarına asla eremeyecekler. Şartlar ne olursa olsun demokrasiden, hukuk devletinden, üretimden, sosyal barıştan, toplumsal dayanışma ve kamu düzeninden gözümüzü ayırmayacağız." "KARANLIĞI MUM YAKARAK YENECEĞİZ"
Başbakan Davutoğlu, vatandaşlara maneviyatını, moralini en yüksek düzeyde tutarak hayata karışmaları çağrısında bulundu. "Onlar bizi hayattan koparmak istiyorlar biz onlara rağmen hayata karışmalıyız. Herkes sokağa, caddeye, bulvara, meydana, büyük bir özgüvenle çıkmalı ve kucaklaşmalıdır" diyen Davutoğlu, "Karanlığı mum yakarak yeneceğiz, şiddeti merhametle yeneceğiz, nefreti daha fazla muhabbetle yeneceğiz inşallah. Acılarımız var, matemimiz var, şehitlerimiz var. Hepsini asaletimize uygun bir halde yaşayacağız ama maneviyatımızı kırmayacağız, kırdırtmayacağız. Bireysel ve toplumsal psikolojimizi kırmak isteyenlere rağmen moral ve motivasyonumuz tam olmalıdır. Birey, toplum, sivil toplum ve siyasi partiler olarak yapmamız gereken tereddütsüz bir irade beyanıyla terörün tam karşısında yer almak ve tam bir dayanışma içinde olmaktır. Buradan geriye tek bir adım atmadan, adalet ve kalkınma için, birlik, huzur ve demokrasi için yürüttüğümüz mücadelemizi sürdüreceğiz. Kaosa, teröre, şiddete, nefrete geçit vermeyeceğiz. Bu mücadele 78 milyon vatandaşımızın mücadelesidir. Bu mücadele sadece ekonomik bir mücadele değil bu mücadele sadece siyasi bir mücadele değil, bu mücadele milletimizin, devletimizin topyekun bir yeniden varoluş mücadelesidir" şeklinde konuştu. "HİÇ ÇIKMADIĞIMIZ KADAR SOKAKLARIMIZA ÇIKALIM"
"Biz Türkiye'de sadece kendi vatandaşımızın can ve mal emniyetini savunmuyoruz, bütün insanlığın değerlerini müdafaa ediyoruz. Milyonlarca mazluma kucak açarak zalimlere meydan okuyoruz" ifadesini kullanan Davutoğlu, şu çağrıda bulundu: "Türkiye ile hesabı olanların kiraladıkları terör örgütleriyle lejyonerlerle mücadele ederek mazlum Asya'nın, mazlum Orta Doğu'nun bütün halklarının istiklal ve istikbal mücadelesi veriyoruz. Tarihin bu noktasında gelin yüreklerimizin, vicdanlarımızın sesini birleştirelim. Kaos ve kriz bekleyen felaket tellallarına prim vermeyelim ve mutlaka en geniş anlamda dayanışma içinde olalım. Bir kez daha tekrarlıyorum. Bireysel ve toplumsal psikolojimiz için moral ve motivasyonumuz için hiç çıkmadığımız kadar sokaklarımıza çıkalım. Bu sokaklar bizim, bu diyar bizim, bu şehirler bizim, bu insanlar bizim. Hiç gitmediğimiz kadar esnafımızın yanına gidelim, alışveriş yapmayacaksak bile yoldan geçerken gördüğümüz her esnafa bir selam verelim. Hiç sormadığımız kadar komşularımızın halini, hatrını soralım. Komşularımızın kimliklerini sormayalım, Türk müsün, Kürt müsün, Arap mısın, Sünni misin, Alevi misin diye sormayalım. Soracağımız tek şey, hali hatrı olmalıdır. Bizim hatırlarını inşa edeceğimiz komşularımız olmadıkça milletimizin bekası olmaz. Hiçbir dayanışma yapmadığımız kadar dayanışma içine girelim. Kalbi kırık olan, gönlünde hüzün, acı olan kim varsa onun yanında olalım." BAŞBAKAN DAVUTOĞLU'NDAN 'SELAM SEFERBERLİĞİ' ÇAĞRISI
AK Parti Grup Toplantısı'nda "6-7 Ekim olaylarından sonra bir selam seferberliği başlatalım" dediğini hatırlatan Davutoğlu, "Bir kez daha çağrıda bulunuyorum. Bu kritik günlerde, Nevruz'u karşıladığımız bu mübarek günlerde hepimiz bir selam seferberliği başlatalım. Yolda gördüğümüz herkese, 'hangi partidensin, hangi düşüncedesin, hangi mezheptensin, hangi etnik kökendensin?' demeden selam verelim. Selam barış demektir, selam insanların birarada, birlikte, hoşgörü içinde yaşama taahhüdü demektir. Selam olsun bu milletin kardeşliğine, selam olsun bu toprakların mayasına, selam olsun bu vatanı bize emanet ederken şehit düşen ecdada, selam olsun bütün bir milletin gelecek sevdasına" ifadelerini kullandı.