Prof.Dr.TUBA BAŞKONUŞ DİREKCİ
GAÜN İktisadi Gelişme ve Uluslararası İktisat Ana Bilim Dalı Başkanı
Tarihin sayfalarını bir bir çevririrken 1000 yıllık Ortaçağ Avrupası’nda diri diri yanan kadınları okudum. Cadı denilmişti o kadınlara. Siz hiç masallarda erkek cadı gördünüz mü? Göremezsiniz. İslam öncesi kız çocuklarını gördüm; kız oldukları için kuma gömülen. Ben o kadınlardan değildim. 8 mart 1857 yılında New York’ta yanarak can veren kadınları okudum. Çalışma şartlarının iyileşmesi için direniyorlardı. Ben o kadınlardan da değildim. 2016 yılında Riyat’da düzenlenen sempozyum ise büsbütün şaşırtmıştı beni. Zira konusu ‘ Kadın İnsan mıdır’, başlığını taşıyordu. Durup düşündüm. Cumhuriyet Kadınları hakları ile doğmuştu. Bize haklarımız 29 Ekim 1923 tarihinden sonra hızla ve direkt yasalarla altın tepside sunulmuştu. Ben o kadınlardandım. Ben Cumhuriyet Kadını idim. Nasıl minnettar olmam! Nasıl teşekkür edemem! Bugün hala dünya kadınları yasal hak ve özgürlükleri ile mücadele verirken, Türk kadını tüm haklarını Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren elde etti. Cumhuriyetin kuruluşu ile kadın, kamusal alanda hak ve özgürlüklerini yasalar ve hızla düzenlenen yapısal reformlar ile kazandı. Kadın Okuma yazma oranının binde 4 olduğu dönemden bugüne gelindiğinde alınan yol, tüm dünya kadınlarının özendiği imrendiği düzeydedir. Bu duygularla Cumhuriyet Bayramımızı en içten duygularımla kutluyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı ve minnet ile anıyorum. Akademik alanda tüm erkek meslektaşlarımla aynı haklar ile çalışırken sahip oluklarımın bilinci ile bayramımızı idrak ediyorum.Haklarımız bize sorumluluk vermektedir. Bize verilen bu bayrağı taşıyacağıma, benden sonraki nesillerin genç kadınlarına örnek olacağıma and içmiştim. Atamın açtığı yolda, gösterdiğin hedefe, hiç durmadan yürüyeceğime and içmiştim. Ne Mutlu Türküm Diyene. Saygıyla.