Cumhuriyet Halk Partisi Gaziantep Milletvekili Opr. Dr. Bayram Yılmazkaya, “Gaziantep gibi kentlerimizde üretim yapıp istihdam sağlayan veya ihracat yapıp ülkesine kazanç getiren firmalarımız, sanayicilerimiz, üreticilerimiz bu yüksek döviz borçlarıyla birlikte kurdaki artışlar yüzünden büyük sorunlar yaşamaktadır” dedi.
“Kur şokunun ve kurda yaşanan bu oynaklığın en büyük etkisi döviz cinsinden borcu olan şirketlere olacak. Bu yaşanılan finansal kriz beraberinde şirket iflaslarını getireceği gibi yüzbinlerce insanın işsiz kalmasına neden olacaktır. Kurdaki artış ile birlikte özel sektörün yüksek döviz borcu alarm seviyelerine ulaşmıştır” şeklinde konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Gaziantep Milletvekili Opr. Dr. Bayram Yılmazkaya sözlerini şu şekilde sürdürdü;
“Şirketlerde başlayıp toplumun bütününe yayılacak olan bu ekonomik zincirleme reaksiyon birçok insanın işsiz kalmasına, aile içi şiddete ve toplumsal çöküşlere neden olacaktır. Vatandaşın yüzde 90’ı borçlu. Türkiye’nin önümüzdeki bir yıl içinde ödemesi gereken döviz borcunun tutarı 170 milyar dolardan fazla. Kalan vadesi 1 yıldan kısa olan ve uzun vadeli borçlar da dahil edildiğinde 2020 yılında ödenmesi ya da çevrilmesi gereken borç tutarı 170 milyar doların üzerinde. Söz konusu 170 milyar doların 80 milyar doları bankaların, 80 milyar doları özel sektörün, 10 milyar dolara yakın bölümü de kamunun borcu. Covid-19 salgınıyla birlikte uluslararası finans piyasalarında artan belirsizlikler, Türkiye’nin Merkez Bankası rezervlerine göre borç servisinin yüksekliği ile Koronavirüs salgınının umulanın da ötesinde uzadığı bir süreçte, Merkez Bankası’nın kasasında döviz borçlarını karşılayacak rezervinin olmaması ekonomik anlamda birçok riski beraberinde getirmektedir.”
“ŞİRKETLER BÜYÜK RİSK ALTINDA”
“Koronavirüs salgını yüzünden büyük sıkıntılar çeken iş insanlarımız özellikle sanayi alanında, üretim alanında önemli illerin başında gelen Gaziantep gibi kentlerimizde üretim yapıp istihdam sağlayan veya ihracat yapıp ülkesine kazanç getiren firmalarımız, sanayicilerimiz, üreticilerimiz bu yüksek döviz borçlarıyla birlikte kurdaki artışlar yüzünden büyük sorunlar yaşamaktadır” diye konuşan Yılmazkaya sözlerini şu şekilde sürdürdü;
“Kısa vadeli borçların rezervlere oranında dünya lideri olan Türkiye’de özel sektörün döviz borçları artarken kur artışlarıyla birlikte riskler de büyüyor. Salgın nedeniyle içeride durağanlaşan ekonomik faaliyetler, bazı işyerlerinin faaliyetlerini durdurması, üretime ara vermek zorunda kalması, özel sektörün vadesi gelen döviz borçlarının çevrilmesindeki sıkıntı giderek derinleştiriyor. Açıklanan önlemlerin çözüm üretmekten ve sonuç vermekten uzak kalması, Türkiye’nin salgına ağır bir ekonomik kriz tablosunda yakalanması ekonomik beklentileri kötüleştirdi. İktidar ortaya somut bir program koyamadığı sürece beklentilerin önümüzdeki süreçte daha da kötüleşeceği noktasında ekonomistler hemfikir. Merkez Bankası’nın kasasında kısa vadeli dış borcu karşılayacak döviz olsaydı, sorun olmazdı” diyen Yılmazkaya, “Ama Merkez Bankası’nın döviz rezervleri yanlış alınan ekonomik kararlar yüzünden eridi gitti. İktidarın bu gidişi görerek bugünden önlem alması, özel sektörün varlığının devam etmesi ve dış piyasalara olan yükümlülüklerinin yerine getirmesi yönünde ekonomik tedbirler alması iç ve dış piyasaları rahatlatması gerekiyor. Aksi halde en büyük etkisi döviz cinsinden borcu olan şirketlere olacak. Bu yaşanılan finansal kriz beraberinde peş peşe kapanışlar, batışlar ve şirket iflaslarını getirecektir. Özel sektörün borçlarının hiç olmadığı kadar yüksek olduğu her on vatandaştan dokusunun bir şekilde devlete, şahıslara veya bankalara borçlu olduğu bu dönemde sanayide ve şirketlerde yaşanacak iflaslar, işten çıkarmaları da beraberinde getirecektir. Şirketlerde başlayıp toplumun bütününe yayılacak olan bu ekonomik zincirleme reaksiyon birçok insanın işsiz kalmasına, aile içi şiddete ve toplumsal çöküşlere neden olacaktır. Ülkenin içinde bulunduğu çıkmazın kötü yönetilen ekonomik politikalarla birleşmesi sonucunda 83 milyonun büyük bedeller ödeyeceğini göstermektedir. Piyasalar durgun. İnsanları tedirgin. Esnaf gibi vatandaş da borç batağında! İnsanımız kredilerle ayakta durmaya çalışıyor. İktidarın günü kurtarmanın dışında başka bir şey yapmaması yaşanan ekonomik bunalımı daha da derinleştirmektedir. Ülkede yaşanan ekonomik kriz AKP İktidarı tarafından kamufle edilmek yerine daha gerçekçi çözümler üretilerek yaşanan sürecin daha az hasarla atlatılması sağlanmalıdır.”