O bir tarih öğretmeni. Aynı zamanda sınıf öğretmeni de. Yazdığı tarihi romanlardan biri olan ‘Son Türkmen’de Gazianteplilerin kendisini bulacağını söyleyen Tarihçi-Yazar Mehmet Işık, Gazianteplilerin ve Kahramanmaraşlıların kendileriyle gurur duyması gerektiğini belirtiyor. Kitapta bölge ecdadının anlatıldığının altını çizen Işık, "Anteplilerin ve Maraşlıların şununla övünmesini isterim. Biz Yavuz'ın rehberiyiz. Kitapta Mekke ve Medine'nin kapısını Osmanlı'ya açan Dulkadiroğulları'na bağlı Antep’i ve Maraş’ı içine alan bölge Türkmenlerini anlatıyorum” diyor. MEHMET IŞIK NEDEN YAZMAYA BAŞLADI? Kendisini "Rahat bir adam" olarak tanımlıyor Tarihçi-Yazar Mehmet Işık. 2005'ten beri yazdığını ancak 1993'ten beri sağlam bir okuyucu olduğunu söylerken, okumayan insanın yazamayacağının da altını çiziyor. Yazmaya başlamasının nedenini ise "İçimizde ezilmişlik, horlanmışlık ve uzak tutulmuşluk vardı. Toplum içerisinde cehaletin ezmişliği vardı" sözleriyle izah ediyor. Bu ezilmişliğin insanı yalnızlaştırdığına da vurgu yapan ve bu yalnızlaştırmanın psikolojik yansımalarının kendisini yazmaya ittiğinin altını çizen Işık, "Bu yalnızlaşmanın birkaç psikolojik yansıması var. Toplum sizi sosyolojik olarak baskı altına almaya çalıştığında ya kendinizi içkiye vurursunuz ya da 'Bu böyle olmamalı' der ve okumaya başlarsınız. Ben 2005'te yazmaya başladım ama 1993'ten beri okuyorum. 10 yaşından beri aklı başında okumalar yapıyorum" diye konuşuyor. TARİHÇİLİĞİNDE KESİN ÇİZGİLERİ VAR O bir tarih öğretmeni ancak 'Tarihçi' olmayı ayrı bir yere koyuyor. "Tarihçilik ayrı bir şey. Öğretmenliğimde ve insanlığımda yok ama tarihçiliğim konusunda kesin çizgilerim var. Kesin doğrularım var" diyor ve "Efsane anlatmam mesela. Hamaset de etmem. Olması gereken neyse onu söylerim. Bu tarih bilimine saygıdır" diye de ekliyor. ÜFÜRÜKÇÜ TARİHÇİLER Tarih kitabı yazmanın inceliklerinden de bahsediyor Mehmet Işık. "Tarih kitabı yazarken birisi istedi diye ya da birine yalakalık olsun diye bir şey yazılmaz. Sevmediğiniz insanların da hakkını vermeniz, sevdiğiniz insanların olumsuz yönlerini de söylemeniz gerekir. Tarih böyle bir şey" diyor. O yüzden 'Tarihçiyim' demenin öyle kolay bir şey olmadığının altını çiziyor. "Tarihçiyim demekle de tarihçi olunmaz” ifadelerini kullanan yazar, İlber Ortaylı, Halil İnalcık, Erhan Afyoncu gibi tarihçileri gençlere önererek her tarihçi sıfatı taşıyan kişileri okumamaları konusunda uyardı. ‘Sosyal Medya Kahramanı Tarihçi’ nitelemesi yaptığı kişiler için ‘Üfürük’ benzetmesinde de bulunan Işık şöyle konuştu; “Bu saydıklarım gerçek tarihçiler. Ama bir de üfürükten tarihçiler var. Sosyal medya kahramanı tarihçiler. Hayatında 3 defa orjinal tarih kaynağı kitap okumamıştır. Orjinal el yazması bir esere dokunmamıştır. Ama isimleri tarihçi. Bu konuda dikkatli olmak lazım. Tarihçi geçinen kişiler ile tarihçilerin ayrımını iyi yapmak lazım."
‘TARİHÇİYİM’ DEMEKLE ‘TARİHÇİ’ OLUNMAZ Tarihi roman yazmanın zorluklarını da anlatan Işık, “Yazar olmak başka bir şey. Roman yazmak çok başka, tarihi roman yazmak da çok daha başka bir şey. Bu iş üfürerek olmuyor” diyor. Tarihin de bir bilim dalı olduğuna işaret eden yazar, “Tıbbiye yazmak için aşağı yukarı 6 yıl tıp ilmi almış gibi tıp bilmek lazım. Polisiye yazmak için polis teşkilatının tekniğini ve her şeyini bilmek gerek. Polisiye dizisi izleyerek polisiye kitap yazılamayacağı gibi tarih dizisi izleyerek de tarih kitabı yazılmaz. ‘Tıbbiye roman’ ya da ‘Mühendislik romanı’ diye bir roman türü var mı? Ama çıkıyorlar tarihi roman yazdıklarını söylüyorlar. Yazdıkları tarihi roman falan değil üfürük. Tarihi konularla ilgili saçmalıyorlar ve saçmaladıklarını yazıyorlar” diyor. 'TARİHÇİ’LİĞE CERRAH BENZETMESİ Yazarın yetişkinler için 15 kitabı var. Bunlardan 10’u tarih-araştırma, 5’i tarihi roman. Çocuklar için ise 2 yayınlanmış, 1 tane de yayın aşamasında 3 çocuk kitabı var. Bu kadar tarihi kitabı yazan bir yazar olarak tarihçi olmanın ilkelerini de anlatmadan geçmiyor Tarihçi-Yazar. "Metodoloji bilmek lazım" diyor mesela. Ve şu cümleleriyle örneklendiriyor bu tezini; “Bir cerrahın neşter tutuşu gibi. Bir cerrah neşteri nasıl tutup nereye vuracağını biliyorsa, filmi inceliyorsa, tarihçinin de inceleyeceği ve neşteri vuracağı noktalar var. Tarihçi olduğunu söylüyorlar ama okumuyorlar. Yazabilmek için devri ve belgeleri okumak gerekir. Coğrafya, sosyoloji ve din kesinlikle bilinmeli. Yavuz Sultan Selim'i yazmış ama bilmiyor. Yavuz’u yazmak için öncelikle Şah İsmail ile Yavuz’un arasındaki dinsel, mezhepsel mevzuyu bilmek gerekir. Bilinmezse temel oturtulmaz. Yazılmaz. Herkes sloganik ifadelerle, sloganik yaşamlarla ve tavırlarla kitap yazıyor. Ve de kendince yazar oluyor." KADERİ GİZLİ OLAN KİTAP 18 kitap yazmış ama yazdıklarının içinde öyle bir kitaptan bahsediyor ki, "Aslında Mehmet Işık'ı tam manasıyla anlatan kitap" diyor onun için. Kitabın isminin 'Gölgede Gizlenen Sevgili' olduğunu söylüyor ama 'Kaderi gizli olan kitap' nitelemesi yapıyor o kitabı için. Tarihçi olduğundan ötürü bu kitabının gizlide kaldığını ifade eden Işık, konuyla ilgili şu ifadelere yer veriyor, "Gölgede Gizlenen Sevgili, tarihçi olmamız sebebiyle gizlide kalmış, kaderi gizli olan kitap. O kadar kitabım var ama aslında Mehmet Işık'ı tam manasıyla anlatan kitap budur. Çünkü hiçbir satırını ve noktasını gece 03:00'dan önce yazmadım. Gece 03:00 ile sabah ezanı arasında yazdım. 105 sayfalık bir kitap ama basılmadı. O kitabın da kaderi öyleymiş. Yeni baskısı yapılmasa da eski kitapçı ve sahaflarda bulmak mümkün." ANTEPLİLER VE MARAŞLILAR GURUR DUYMALI 'Son Türkmen' kitabını Gazianteplilerin mutlaka okuması gerektiği de söylemeden geçmiyor yazar. “Son Türkmenler, horlanmış, dışlanmış, herhangi bir tarikata, cemaate vakfı olmamış kendi halinde gariban Anadolu'nun evlatlarıdır. Bunlar Dulkadiroğulları'na bağlı. Çalışır, diridir, diktir ve yalan söylemez. Merttir. Antep'in, Maraş'ın Türkmen'inden ve Adıyaman'ın Barak'ından bahsediyorum” diyen Işık, “Ben Anteplilerin ve Maraşlıların şununla övünmesini isterim. Biz Yavuz'ın rehberiyiz. Mekke ve Medine'nin kapısını Osmanlı'ya açan bu bölgenin Türkmenleridir” diyor. YAZARININ ‘SON TÜRKMEN’ KİTABI İÇİN VASİYETİ ‘Son Türkmen’ romanından bahsederken “Bu kitap Osmanlı'nın bölgedeki politikası üzerine en sağlam kaynaklardan devşirilerek yazılmış bir kitap. Gerçek bir tarihi roman” diyen Işık, tarihe kıymet vermeyenlere de serzenişte bulunarak vasiyetini şöyle dillendiriyor; “Eğer bir gün ‘Mehmet Işık böyle bir hizmet etmiş’ diyerek 'Son Türkmen'le ilgili ödül vermek isterlerse hanıma almaması için vasiyet ettim. İnsanların eserine sağlığında kıymet göstermiyorsanız, öldükten sonra kıymet göstermişsiniz ne önemi var?”
HABER//NARİN DEMİRCİ