Gaziantep Üniversitesi tarafından hazırlanan Göç Sempozyumuna katılan Suriye Hükümeti Geçici Başbakanı Ahmet Tuma, Esad Rejiminin, Tel Abyad kentinin demografik yapısını değiştirmeye yönelik çalışmalar yaptığını söyledi.
Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) ev sahipliğinde, Hasan Kalyoncu Üniversitesi'nin de katkılarıyla GAÜN Atatürk ve Kültür Merkezinde gerçekleştirilen Göç Sempozyumu’na Suriye Hükümeti Geçici Başbakanı Ahmet Tuma, Gaziantep Üniversitesi Rektörü Yavuz Coşkun, Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Çelik, Hür Akademisyenler Derneği Başkanı ve Rektör Yardımcısı Ali Gür'ün yani sıra birçok akademisyen ve öğrenci katıldı.
Suriye Hükümeti Geçici Başbakanı Ahmet Tuma, Tunus’ın eski Cumhurbaşkanı Merzuki ile beraber, dün Akçakale ve Harran’da Suriyelilerin kaldığı kamplara katılarak, onların sorunlarını dinlediğini belirtti. Suriyeli mültecilerin kendilerini geliştirmek ve çocuklarını eğitmek istediğini ifade eden, Ahmet Tuma, Esad Rejiminin Akçakale karşısında kalan Suriye’nin Tel Abyad kentinin demografik yapısını değiştirerek, Türkmen ve Arapları kentten çıkarıp yerlerine Kürtleri getirdiğini belirtti.
Gaziantep Üniversitesi Rektörü Yavuz Coşkun ise Suriyeli mülteciler için eğitim çalışmaları yaptıklarını ifade ederek, Halep Üniversitesi ile Suriye’deki savaştan önce sık sık görüştüklerini, eğitim çalışmalar için ziyaretler yaptıklarını söyledi. Öğrenci olduğu dönemde, Beşar Esad’ın babası zamanında diktatörlük devam etsin diye kendilerini zorla sürüklediklerini söyleyen Suriye Geçici Hükümeti Başbakanı Ahmet Tuma, çok iyi fikirlerin her zaman üniversitelerden çıktığını belirtti.
Ahmet Tuma, “Suriye’de böyle fikirler, üniversitelerde başlardı ama daha sonra emniyet güçleri tarafından bastırılmaya çalışılırdı. Bu güç meselesi, çok önemli bir meseledir. Gaziantep Üniversitesi bu meseleyi ele aldığı için kendisine çok teşekkür ederim. Rejimin katliamlarına maruz kalan ve güç zorlanan bu halk için güç meselesi çok önemlidir. Dün, eski Tunus Cumhurbaşkanı Muhammed Munsif Merzuki, ile Harran ve Akçakale kampını ziyaret ettik. orada mültecilerle görüştük. Çok sorular aldık. Nasıl çocuklarımızı eğitiriz. Nasıl kendimizi geliştiririz. Ne zaman ülkemize döneceğiz. Göç meselesi çok büyük ve üzücü dramatik bir meseledir. Rejimin PYD ile işbirliği yaptığı, Akçakale karşısındaki şehir olan Tel Abyad’ı Arap’ları ve Türkmen’leri göçe zorlayıp, bunların yerine Kürt kardeşlerimiz getirdi. Bunun amacı, Türkiye’den bağımızı kesmesi, 50 yıl öne olan tel örgüleri tekrar yapmaya çalışıyorlar. Kentlerin demografik yapısını değiştirmeye çalışıyorlar” ifadelerini kullandı. Suriye ile herkesten daha çok kardeş olduklarını söyleyen Rektör Yavuz Coşkun ise “Bizim Halep Üniversitesi ile o kadar, işbirliğimiz vardı ki beraber projeler yapıyorduk. Beraber, bilimsel çalışmalarımız vardı. sempozyumlar, sosyal, kültürel etkinliklerimiz vardı. çeşitli projelere imza atıyorduk. Çok sık görüşüyorduk. Bir onlar geliyor, bir biz gidiyorduk. Eğitimden tutun birçok alana kadar beraber işbirliği çalışmaları yapıyorduk. Birden bire bir uyandık ki, bir silah sesleri başladı. Gökyüzü kararmaya başladı. Ardından, bir kıyamet yeri gibi bir yangın ortaya çıktı. karışıyordu dünya, karışıyordu diğer ülkeler. Suriye’den Türkiye’ye doğru yoğun bir güç başladı. Onlar toptan, tüfekten can korkusunda gelmişlerdi. geldikleri yerler kan kokuyordu. Bunlar vatanlarından kaçıp geliyordu. Bunları biz yük sınamazdık. Suriyeliler geldikten sonra, onlar içinde birçok proje yapmaya başladık. Türkiye’de ilk olarak Arapça eğitim programları açtık. Bu hiçbir üniversitede, hiçbir eğitim kurumunda yoktur. 20 tane kampta biz Türkçe öğretiyoruz. O insanların, hayata bağlanmaları konusunda, hayatlarını devam ettirme konusunda ve onların önündeki engelleri kaldırmak için yaptık. Halende yapmaya devam ediyoruz. Doktorlarını eğitiyoruz. Onların doktorlarının eğitimlerini tazeliyoruz” şeklinde konuştu. Hür Akademisyenler Derneği Başkanı ve Rektör Yardımcısı Ali Gür ise “Toplum bizden daha önde gidiyor. Halbuki, toplumu yönlendirmek, bizim asli görevimizdi. Yanı başımızda, bir ateş yanıyor. Ortadoğu kan gülüne döndü. Balkanlar kaynıyor. Akademisyenler olarak biz, Güneydoğu’nun sorunu olarak. Nasıl bir rapor hazırladık. İlla oralarda bir şeyler olacakta, dışarıdan bir temas noktası olacakta ondan sonra mı ses vereceğiz. Sorunlara bigane kalmak, meseleyi çözüyor mu? Maalesef bu ülkenin kendi bağrından çıkmış, ve bu ülkenin nimetleriyle büyümüş olan, akademiya içerisinde yer alan, ama akdemiyadan uzak, akademiyayı yanlış yönlendirmeye çalışan, kendi milletine kem gözlerle bakan, güvenlik adına yapılmış olan şeyler, maalesef katliam olarak gören, bir akademiya grubunun yapmış olduğu bildiri üzerine, bizde duramazdık. Bir bildiri yayınlayarak, toplum nezdinde de kamuoyu nezdinde vicdani sorgulamayı yapan, ve insanları gerçekten insanlığa çağıran, devleti uyanıklığa akademisyenleri de kendi hadlerini bildirmeye ve aynı zamanda topluma doğru bilgi vermeye yönlendirmek üzere kampanya yaptık” diye konuştu.