TOPRAKTAN AĞACA
AĞAÇTAN FISTIĞA
FISTIKTAN KABUĞA KABUKTAN SANATA UZANAN BİR SABIR ÖYKÜSÜDÜR BU.. !#**v422&pl=true**#! “HAYAT ASLINDA KURGUDAN İBARETTİR”Bizlerin sadece tatlılarda ve yemiş olarak tükettiğimiz meşhur fıstığımızın kabuklarından harikalar yaratan, ressamlığını, özel yeteneklerini insanların hayal dünyasına tasarlayabilen Nilay Gündüz ile Nilayen Sanat Evi’nde gerçekleştirdiğimiz keyifli röportajı siz okurlarımızla paylaşıyoruz..
Okurlarımıza kendinizden bahseder misiniz?
NİLAY GÜNDÜZ: Ben oturmayı hiçbir zaman sevmeyen, üretmekten ve denenmemişi denemeyi seven , sanatçı ruhunu içinde taşıyan birisiyim. İş hayatım 9 yaşında başladı. Tiyatroya başladığım andan itibaren diksiyon dersleri de aldım. Oradan radyo spikerliği, reklam ajansı derken her yenilik bana diğer bir başlangıç kapısını araladı. Hayatta hiçbir şey tesadüfi değildir. Hayat aslında kurgudan ibarettir.
Sanatçı ruhlu kimliğiniz tercihlerinizde de görülüyor.
NİLAY GÜNDÜZ: Böbrek ameliyatı geçirmiştim ve evde nekahet döneminde hobi amaçlı resim yapmaya başladım. Resim yaparken boyalarımın bir akşam evde kalmamasıyla benimde resmi illaki bitirme ısrarımla evdeki atıl malzemeleri kullanma fikri belirdi. Resmimi evde bulduğum atıl malzemelerle tamamladım. Ve bu çok hoşuma gitti.
İlginç bir başlangıç olmuş..
NİLAY GÜNDÜZ: Tiyatro ve müzik benim gözlem ve düşünme yeteneğimi geliştirdiği gibi öz güven ve kompozisyon, mizah yanımı kuvvetlendirmişti. Sanırım aradığım, mutlu olacağım işi bulmuştum ve bu konuda başarılı olacağımı hissediyordum. Sanatsal üretim yapmanın benim bütün sorularımın cevabı ve açlığımın doyumu olduğunu anlamıştım.
İnsanların atık dediği malzemeler sizin ellerinizde hayat bularak sanat eserine dönüşmüş. Devam etme kararı da buradan çıktı galiba?
NİLAY GÜNDÜZ: O dönemde otuz, kırk tane tablo yaptım ve sonra eve sığmamaya başladım. Düşünsenize her yerde çöpler var.Bir garaj kiraladık ve bu benim ilk atölyem oldu. Tablolarım satılmaya başlayınca da bir galeri kiraladım. Üç katlı bir atölyem oldu. 2005 yılından sonra artık markalaşmaya doğru ilk sinyalleri vermeye başladı. Çünkü artık markalardan teklifler gelmeye başlamıştı.
İlk hangi marka ile çalışmaya başladınız?
NİLAY GÜNDÜZ: İlk Sanko’nun bana yapmış olduğu teklif ile başladım. Sanko’ya iplikle ilgili bir tablo yaptım ve çok beğenildi . Sonrasında diğer sektörlerden tasarım siparişleri almaya başladım. Her sektör benim kitabım oldu. 2007’de bir fıstıkçının benden fıstık kabuklarıyla Atatürk portresi istemesiyle fıstık hikayemiz başlamış oldu.
“Nilayen “marka olarak nasıl doğdu?
NİLAY GÜNDÜZ: Marka ismimiz de fıstık kabuklarıyla tanışmamız sürecinde oldu. “Nilayen” kelime anlamı olarak ismimden ilham alınarak konulmuş olsa da, Nilay ismi aslında bu sanatın kaderini belirledi. Mezopotamya topraklarında Fırat ve Dicle’yi, Seyhan’la Ceyhan’ı birleştiren noktaya” Nilay” ismi veriliyor. Yani “birleştirici” anlamını taşıyor “En“ de sınırsız demek. Ben atıkları ve fıstık kabuklarını birçok sanat dallarıyla birleştirdiğim için “Nilayen”in bu sanata çok yakıştığını fark ettim. Aslında isim anlamından dolayı “Nilayen” oldu.
Atık malzemeler sizin ellerinizde hayat buluyor anlam kazanıyor. Uzun soluklu da oluyor. Bunun bir sırrı var mı?
NİLAY GÜNDÜZ: Öncelikle çok zevkli, farklı ve keyifli bir iş yapıyorum. Bunun gururu tarif dahi edilemez.Heyecanla bakan her gözden ben farklı bir ilham alıyorum. Hepsi olumlu tepki beni farklı besliyor. Atıl diye adlandırılan malzemeler içinde kişi kendinden bir şeyler yakalıyor. Sadece sanat değil dekorasyonda da çok özel görünüyorlar. Çünkü her çalışma kişiye özel oluyor ve bununda verdiği zevk tarif edilemez. Size özel ve başka bir kopyası da yok.
Eserlerinizle ilk defa karşılaşanlardan nasıl tepkiler alıyorsunuz?
NİLAY GÜNDÜZ: İlk portrem iki metrelik bir çalışmaydı. Atatürk ve silah arkadaşları vardı. O çalışmam 2009’da Irak fuarında ilk olarak sergilendi ve halen sosyal medyada deli gibi dönüyor ve izleniliyor. Nedeni de çok farklı ve benzeri olmayan bir çalışma olmasıydı. Yerli yabancı birçok kişinin şaşırarak baktığı bir eserdi. Ama Japonların minik gözlerini ayırarak hayranlık dolu bakışlarını halen unutamıyorum. Bunun gibi olumlu tepkiler insana daha farklı ve daha fazlı şeyler yapması gerektiğini güdülüyor. Sonrada o arama aşamasında fıstık kabuğu ile araba kaplama fikri doğdu. Volswagen'in şeklini de zaten hep fıstık kabuğuna benzetirdim. Ar-ge dönemi çalışmalarında da hediyelik eşyalar fikri doğdu. Arabayı yaparken kullanılabilen hediyelik eşyalar da ürettik.
Bu güne kadar yaptığınız çalışmalarınız yoğun ilgi ve beğeni görüyor. Hayata geçirmeyi düşündüğünüz yeni projeleriniz olacak mı?
NİLAY GÜNDÜZ: Her proje yenisine hazırlık yapıyor. Sektörel çalışmalar da yaptığım için her yeni sektör benim için yeni bir proje anlamına geliyor. Gelecekte planladığım önemli iki projem tescilini aldığım Nilayen markasını büyütmek ve çeşitliği daha da arttırmak. Araba ve gelinlikten sonra ismini iyice duyurmuş olan çalışmalarımı kentin yaşanmış tarihini konu alan anıt projeleriyle zenginleştirip damgasını vuracak çalışmalar yapmak istiyorum.
Fıstık kabuğundan yapı malzemesi fikrinizde çok ilginç. Süsleme de tamam da yapı malzemesi olarak nasıl kullanıla bilinir?
NİLAY GÜNDÜZ: Şu anda patent ve Ar-Ge çalışmaları tamamlandıktan sonra ses ve ısı yalıtımlı duvar kaplama malzemesi üretimine başladık. Bu ürün iç ve dış mekanlarda dayanıklı doğal dokusu bozulmadan ve binaya yük bindirmeden talebi en fazla ürün olacağını düşünüyoruz. Sonraki aşamamız ise mobilya üzerine olacak ve şehir dışı talebi daha yoğun olacağını fizibilite sonuçlarına göre tahmin ediyoruz. Bu aynı zamanda çokta büyük bir istihdam projesidir aynı zamanda. Fıstık kabuklarını her sektörde tekstilde dahi kullanıp yaygınlaştırmayı hedefliyoruz.
Fıstık kabuğu ile sınırsız hayalleriniz var. Gelinlik dahi tasarladınız. Bunun sonu gelecek mi?
NİLAY GÜNDÜZ: Hayallerimin sınırları yok. Çünkü üretmenin sınırı yok. Şaşırmayın ama fıstıktan uçak kaplamayı hayal ediyorum.Uçak uçamayacak ama sunum amaçlı olabilir. Fıstık kabuğu çok soft ve doğal durduğundan neye uygularsanız çok yakışıyor. En çok tercih etme sebeplerinden birisi..
Yurt içinde nasıl ilgi görüyorsunuz?
NİLAY GÜNDÜZ: Özellikle İstanbul ve İzmir çok ilgi gösteriyor. Özel günlerde çanta süsleme de isteyebiliyorlar. Bayilikler vermeye de başlayacağız. Kalitesini bozmadan en güzel şekilde pazarlamayı hedefliyoruz.Yurt dışından da Avustralya özelikle ilgi gösterdi. Belediye özel kaleminden bir bayan duymuş ve merakından Gaziantep’e kadar gelmişti. Ürünlerimizi görünce bayıldı ve bayilik istedi.. Yurt dışına açılımın yavaş yavaş olmasından yanayım.
Atölyenizde genç kızlarımız, kadınlarımız çalışıyor. Güzel bir istihdam imkanı da yaratmış oluyorsunuz.
NİLAY GÜNDÜZ: Makinalaşılamayacak , tamamen el becerisine bağlı emek, sabır isteyen bir iş yapıyoruz. Bayanların önceliğinde bir istihdam da ortaya çıkmış oluyor ve kadınların iş hayatında olmasını çok önemsiyorum. Şuan kendi açımdan en iyi noktadayım.
Akademik olarak ta teknikleşmeyi düşünüyor musunuz?
NİLAY GÜNDÜZ: Hedefimiz de var. “Nilayen “sanatını öncelikle literatüre kazandırmayı amaçlıyoruz. Çünkü bölgesel çok iyi bir sanat dalı oldu. Her şeyiyle yerli yerine oturdu. Şimdiden sonra akademik boyuta da taşıdığımızda daha verimli ve etiket kazanacak. Akademik anlamda yapmaya başladığımızda da çok daha farklı eserler ortaya çıkamaya başlayacak.Okurlarımız için yaşam felsefenizi tanımlar mısınız?
NİLAY GÜNDÜZ: İnsanlar bir yola baş koydukları zaman ilk tökezlediklerinde sakın vazgeçmesinler. Hayatımız bizim hep kırmızı ışık ve yeşil ışıklardan ibarettir.Yaşam felsefemde yokluk kıymetini bilene en güzel varlıktır. Ben işsizliğe inanmıyorum. Ve her son yeni bir başlangıçtır. Varlıkta hiç bir şey üretilemez. Yokluk ve ihtiyaç üretkenliğe götürür ve isyan edeceğimize teşekkür etmemiz gerekir.