BİRTEK-SEN Birleşik Tekstil, Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mehmet Türkmen, "Asgari Ücret Tespit Komisyonu her ne kadar patron ve hükümet temsilcilerinin çoğunluğundan oluşsa da, masada sözde işçileri temsilen yer alan Türk-İş’in tutumuna bakınca, hükümet ve patronlar için böyle bir çoğunluğa bile gerek olmadığını söyleyebiliriz" dedi. Birleşik Tekstil, Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mehmet Türkmen, "Komisyon, her zaman olduğu gibi yine hükümet ve patronların çoğunluğundan oluşuyor. Eğer patronların ve hükümetin insafına kalırsa, işçilerden ve sendikalardan güçlü bir itiraz, kitlesel ve birleşik bir mücadele yükselmezse, yine her zaman olduğu gibi sermaye hükümeti ve patronların uygun gördüğü, Türk-İş’in de konu mankeni olarak masada onay verdiği ve bir kez daha milyonlarca işçiyi açlık ve sefalet koşullarında yaşamaya mahkum eden bir zam oranı belirlenecek. Türk-İş başkanı Ergün atalay’ın ‘kırmızı çizgimizdir’ diyerek, açlık sınırının bile altında olan, patronların ve hükümetin açıkladığı rakamların bile altında olan 7.785 TL gibi bir rakam açıklaması, sadece patronlar ve hükümetin değil, Türk-İş şahsında sendikal bürokrasinin de işçilere bu insanlık dışı açlık ve sefalet koşullarını reva gördüğünü bir kez daha göstermiştir. Yani kısacası, yüzde 60’ı asgari ücretle çalışan ve tamamına yakınının asgari ücrete gelecek zamdan doğrudan etkileneceği, 15 milyon işçiyi ilgilendiren asgari ücret zammı, yine işçilere rağmen, milyonlarca işçinin taleplerini dikkate almadan belirlenecek. Kim tarafından? Patronlar, patronların hizmetinde olan hükümet ve ikisine de uşaklık eden tuzu kuru sendika bürokratları tarafından" dedi. Türkmen açıklamasını şu şekilde sürdürdü;"Son bir kaç ayda başta tekstil işkolunda olmak üzere, on binlerce işçi işten atıldı. Atılan işçilerin büyük çoğunluğu kıdem ve ihbar tazminatları gadp edilerek ve işsizlik fonundan yararlanamayacak şekilde atılıyor. Elektrikten suya, doğalgazdan kömüre, akaryakıttan gıdaya, giyimden ulaşıma, iğneden ipliğe her şeye gelen zamlar işçilerin belini büktü. Asgari ücret, temmuz ayında yapılan zamla 5.500 TL'ye yükseldi ancak Kasım ayında açlık sınırı 8.657 TL, yoksulluk sınırı 25.422 TL'ye yükseldi. 2023'ü işçiler, aldığı ücretlerin önemli kısmının vergilere gittiği, bir yıllık gerçek enflasyonun yüzde 200'e dayandığı, işsizlik fonunun patronlar tarafından yağmalanmaya devam ettiği, tazminatsız işten atmaların hızla arttığı koşullarda karşılıyor. Tekstil patronları, pandemi döneminin ilk 2-3 ayı hariç, pandemi dönemi boyunca her ay ihracat ve büyüme rekorları kırdılar. Hükümetin sağladığı sınırsız teşvik, vergi muafiyetleri ve kredi destekleriyle büyük oranda yeni yatırımlar yaptılar. Tarihin en büyük karlarını elde ettikleri, ihracat ve büyüme rekorları kırdıkları bu dönem boyunca, salgın koşullarını da fırsata çevirerek, pek çok hakkı gasp ederek, işçilerin adeta posasını çıkardılar. Pandemide işçileri ölümüne çalıştırarak büyüme ve ihracat rekorları kıran patronlar, bu büyümeden işçilere tek kuruş pay vermediler. Her fırsatta işçilere “biz bir aileyiz”, “aynı gemideyiz”, “hep birlikte büyüyeceğiz” edebiyatı yapan tekstil patronları, şimdi karları biraz düşünce, işler biraz kötü gidince, ilk yaptıkları işçileri topluca kapı önüne koymak oluyor. İşçileri patronların insafına bırakan bu düzen değişmelidir. Haksız yere işten atmalar gerçek anlamda yasaklanmalıdır. İşten atılmalarda işçinin aylarca yıllarca mahkemede kapılarında sürünmesine son verecek şekilde yasal düzenlemeler yapılmalı, ne gerekçeyle olursa olsun bütün işten atmalarda kıdem tazminatını aynı gün ödeme zorunluluğu getirilmeli ve işten atılmalarda haklı olduğunu kanıtlama, yargı sürecinin ekonomik ve sosyal yükünü göze alma sorumluluğu işverene yüklenmelidir."
İYİ Parti Gaziantep il başkanı kim olacak?
2022-12-12 11:36 - Mobil