BAŞBAKAN Yardımcısı Veysi Kaynak, Türkiye'nin, dünyanın her yerine yardım eli uzattığını ve bunu yaparken de 786 bin kilometrekarelik vatan toprağında mutlu ve mesut yaşamak istediğini söyledi. Kaynak, "Asla bu vatanı genişletmek, bir yerleri daha katmak gibi bir niyetimiz yok" dedi. Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Musul’daki acil ihtiyaçların karşılaması amacıyla 'Mazlumların Umudu Türkiye' sloganıyla AFAD VE Türk Kızılayı tarafından hazırlanan insani yardım malzemelerini taşıyan 108 TIR'ın, Gaziantep'ten Irak'a gönderilmesi törenine katıldı. Vali Ali Yerlikaya, AFAD Başkanı Halis Bilden ve Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık'ın da törende konuşan Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Türkiye'nin dünyanın her ülkesindeki mazlumlara yardım eli uzattığını söyledi. Türkiye'nin sığınmacılara yönelik çalışmalarını anlatırken, bunu Batı'lı ülkelerin anlayamayacağını kaydeden Kaynak, şöyle dedi: "Türkiye'de bulunan muhacir kardeşlerimiz 19 milyon kez poliklinik yapmıştır, bizim hastanelerimizde bizim doktorlarımız tarafından 900 bin cerrahi müdahale yapılmış. 177 bin çocuk Türkiye'de gözlerini dünyaya açmış. Ve Allah'a hamd ediyoruz Türkiye'de ne parkta yatan, ne köprü altında yatan var. Biz onlara Batı'lılar gibi asla mülteci görmedik. Biz onları muhacir olarak gördük. Peygamberimizden 1400 küsür yıl sonra onlar muhacir olma şerefine nail olmuşken bizler de bari ensar olma fırsatını kaçırmayalım istedik. O yüzden Gaziantep'in hiçbir yerinde hiçbir sosyal problemi çıkmadı. O yüzden Gazianteplisi, Kahramanmaraşlısı bütün Türk milleti aşını, işini, ekmeğini paylaştı. Bunu gerçekten de söylüyorum; bir Batı'lı zihniyetin anlaması mümkün değil."
Dünyanın, 2'nci Dünya Savaşı'ndan sonra en büyük göç hareketleriyle karşı karşıya olduğunu ifade eden Kaynak, DEAŞ ve Haşdi Şabi'yi kıyaslayarak aralarında fark bulunmadığını belirtti. Veysi Kaynak, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Dünya yüzeyinde 61 milyona yakın göçmen var. Türkiye bu hususta en baştan Cumhurbaşkanımız tarafından ifade edilmişti. En baştan çözüm politikası; güvenli bölge oluşturalım, bu insanlara olduğu yerde bakalım, doyuralım, olduğu yerde kendi hayatlarını kazanacakları kalkınma programları hazırlayalım ve kendi içlerinde bizim eğitip donatacağımız koalisyon güçleriyle beraber bir yerel güvenlik gücü oluşsun. Dünya buna virane kaldı, duyarsız kaldı, sağır kaldı aslında. Ve 10- 12 bin kişilik bir toplama başı bozuk çetesine Suriye'yi teslim ettiler. Suriye'nin üçte birinden fazlasını, Irak'ın üçte birinden fazlasını. DEAŞ diye bir terör örgütü icat ettiler önce. Sonra o örgütten dolayı kafa kesen; kadına, hayat hakkı tanımayan, her türlü cinayeti maalesef inancımız, dinimiz adına işleyen bir canavar örgüt. Bu örgütün elinde inanılmaz silahlar var. Fırat Kalkanı operasyonunda bildiğiniz gibi bir tankımız tahrip edildi. Tankı tahrip eden tanksavar 'Milan' marka ve İncirlik'te DEAŞ'la mücadele için koalisyon güçlerine katılan, İncirlik'te uçakları olan Almanların ürettiği silah. Irak'ın, Suriye'nin çöllerinde araziye tohum atınca buğday bittiği gibi herhalde toprağa mermi atınca Kalaşnikoflar, makineli tüfekler, tanksavarlar, uçaksavarlar, roketler bitmiyor. Sünni'lik adına orada cinayet işleyen DEAŞ'ın karşısında şimdi Irak'ta haşa Şii inancı adına aynı şeyi yapan, ayı cinayetleri işleyen bir başka terör örgüt Haşdi Şabi diye. Belki görenleriniz olmuştur; bu örgütün küçücük bir çocuğa bile kıyarak ona nasıl ezdiğini göreniniz olmuştur. Toplam Musul'da 8- 10 bin, Suriye'nin içerisinde 10- 12 bin DEAŞ terör örgütüne 65 ülkeden müteşekkil koalisyon güçlerinin gücü yetmeyecek? Tabi bunu o bölgeden bize Gaziantep'e, Kilis'e, Türkiye'ye gelen terör faaliyetleridir."
'ASLA BU VATANI GENİŞLETMEK GİBİ BİR NİYETİMİZ YOK' Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından sürdürülen Fırat Kalkanı Harekatı ile terör örgütü DEAŞ'tan temizlenen Gaziantep'in Karkamış İlçesi'ne komşu Suriye'nin Cerablus kentine Türkiye'den 12 bin kişinin döndüğünü kaydetti. Türkiye'nin kendi sınırlarında mutlu ve mesut yaşamayı sürdürmesini istediğini, asla vatanı genişletme niyetinde olmadığını ifade eden Kaynak, şunları söyledi: "Bütün bunları yaparken karşılığında bir şey beklemek için değil, biz bu coğrafyada uzun yıllar var olmuş bir milletin evlatlarıyız. Allah'a hamdolsun 786 bin kilometrekarelik vatan toprağımızda mutlu, mesut yaşamak istiyoruz. Asla bu vatanı genişletmek, asla bir yerleri daha katmak gibi bir niyetimiz yok. Bütün bunları yaparken de bu coğrafyada; Suriye'de, Irak'ta, bizim soydaşlarımız var, dindaşlarımız var, insan var. Yezidi'si, Kürt'ü, Türkmen'i, Arap'ı ama insan. AFAD'ın 2010 yılından beri 27 ülkede 6.5 milyar liralık yardım faaliyeti olmuştur. Biz bütün bunları insani sebeplerle yapıyoruz. Bakın Musul'da şuana kadar, kendi içerisinde 256 bin kişi evini terk etmiştir, Nisan'dan bu yana. Irak'ın içine geçmiştir. Ve Musul'da operasyon başladığından bu yana 54 bin kişi evlerini terk etmek zorunda kalmıştır. Türkiye, 2014 yılından beri Birleşmiş Milletler ile beraber 10 kamp inşa etti biliyorsunuz Irak'ın kuzeyinde. Bu kampların kapasitesi 500 bin kişiye çıkacak. Türkiye bu kamplara, bugüne kadar AFAD ve Kızılay vasıtasıyla 1045 TIR insani yardım göndermiştir, bugünküler hariç. Kızılay orada günlük 5 bin ekmek veriyor Türkmen'e, Kürt'lere, Yezidi'lere, Arap'a." 'MUSUL'DAKİ KONU BİR MEZHEP ÇATIŞMASINA DÖNÜŞTÜRÜLMESİN' Konuşmasında Türkiye'nin insani yardımlar konusunda milli gelirine oranla en çok insani yardım yapan ülke olduğunu aktaran Kaynak, yardımların içeriği ve kimlere dağıtılacağıyla ilgili de bilgi verdi. Kaynak, şöyle konuştu: "Bugün de 78 TIR AFAD tarafından, 30 TIR Kızılay tarafından oluşturuldu, 108 TIR göndereceğiz. Oluşturulan yardım malzemelerinin kime, nereye, nasıl ulaştırılacağı planlanmıştır. Ama kime ulaşacak sorusunun altında acaba bu Türkmen'lere mi gidecek, Sünni'lere mi gidecek, Arap'lara gidecek mi diye asla aklınıza soru gelmesin. Orada hangi insan varsa Türkiye'nin insanlık için uzattığı bu yardım elinden onlar yararlanacaktır. Türkiye bu hususta da asla çifti standart uygulamamıştır. 2014 yılında DEAŞ'ın Sincar Dağı'na saldırmasından sonra bildiğiniz gibi orada yoğun olarak yaşayan Yezidi nüfusun 200 bin kadarı Sincar'ı terk etmişti. Daha sonra orada kalan bir kısmı da Türkiye'nin de destek verdiği bir koridorla Türkiye tarafına geçmişlerdi. Yezidi'lerin de bebeklerinin Türkiye'de dünyaya gözünü açtıklarını düşünün. İnşallah istiyoruz ki Musul'daki konu bir mezhep çatışmasına dönüştürülmesin. İstiyoruz ki Şii-Sünni savaşı ya da etnik bir savaşa dönüştürülmesin. Musul'da, Telafer'de, Kerkük'te, Irak'ın her neresinde insan varsa, biz o insanın yanında olmaya devam edeceğiz. Dünyanın neresinde bir mazlum insan varsa biz elimizi uzatacağız." Konuşmaların ardından Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Çelik tarafından dua edildi ve yardım malzemelerini taşıyan TIR'lar yola çıktı.
..