Başarılı çalışmaları ve görev yerlerinde okur sayısını artıran projeleriyle dikkat çeken Şehitkamil Halk Kütüphanesi Müdiresi ve Türk Kütüphaneciler Derneği Gaziantep Şube Başkanı Yüksel Polat ile Hakimiyet okurları için kütüphane ve kitaplar üzerine bir röportaj yaptık..
Sizi tanıyabilir miyiz?YÜKSEL POLAT: Aslen Gaziantepliyim. İlk,orta ve lise eğitimlerimi burada okudum.Sonrasın da Hacettepe Kütüphanecilik Bölümünü bitirip yine Gaziantep’te göreve başladım.Gaziantep’te Kütüphanecilik Bölümü mezunu olarak ilk görev alan kişiyim.Göreve başladıktan sonrada Hacettepe Üniversitesinde Atatürk ilke ve inkılapları bölümünde yüksek lisans ta yaptım.İşimi severek büyük bir aşkla yapmaktayım.
Çalışmalarınızı yakından takip ediyoruz ve başarılarınız çok takdir görüyor..
YÜKSEL POLAT: 18 yıldır idarecilik yapmaktayım.İlk önce Şahinbey İlçe Halk Kütüphanesinde göreve başladım.Sonra da İl Halk Kütüphanesi ve şimdi de Şehitkamil Halk Kütüphanesinde görev yapmaktayım.Aynı zamanda Türk Kütüphaneciler Derneği Gaziantep Şube Başkanıyım.Şu an 6 ilimiz de bize bağlı.Örgütlenme olarak ta en iyi şube seçildik.
Derneğinize üye olabilmek için belli kriterleriniz var mı?YÜKSEL POLAT: Kitabı ve kütüphaneyi seven herkes derneğe üye olabiliyor. Hedefimiz maddi bir karşılık beklemeden Gaziantep’teki eğitimin dibe vurmasıyla birlikte okuma alışkanlığını geliştirmek ve eğitimimizi üst seviyelere çıkmasıdır.
Kütüphanelerde ne gibi hizmetler veriyorsunuz?YÜKSEL POLAT: Kütüphanemize gelen insanlara kitap okuma hizmeti ve de ortamı veriyoruz. Öğrenciler kitaplardan fotokopi çekerken internetten de faydalanıyorlar. Şu anda Şehitkamil İlçe Halk Kütüphanesi’nde 21 binin üzerinde kitap var ancak yeri yerimize geçtiğimizde kitap sayımız 30 bini bulacaktır. Kütüphanemize her yaştan insan geliyor, öğrencilerin yanında kitap okumayı seven herkes kütüphanemize ilgi gösteriyor. İlköğretim öğrencileri Türkçe öğretmenlerinin tavsiyesiyle kitap okumaya başladılar. O nedenle bütün okullarda bir eğitim seferberliği var.
“KÜTÜPHANELER O KENTİN KALBİDİR”
Kütüphaneciliği bize anlatır mısınız?YÜKSEL POLAT: Kütüphanecilik genel bir kültürdür. Kültürler arası önemli bir köprüdür. Hep söylediğim,önemine parmak bastığım bir sözüm vardır.”Kütüphaneler o kentin kalbidir.”Kalbimize verdiğimiz önem ve değeri ,değerlerimizin kültürümüzün bileşkesi ,geçmişimizin gizli sandığı kütüphanelerimize de vermemiz, ciddiyetle önemle bakmamız,korumamız gerektiğini düşünüyorum.
“OKUMAK BEYİN KİRLİLİĞİNİ ÖNLER”
Okuma alışkanlığımız hangi seviyelerde? Yoksa modern kitaplarımız modern teknolojiye mi yenildi?YÜKSEL POLAT: Onlarda olumsuz bir etken ama, öncelikle ailelere, eğitimcilere ve toplumda yer alan herkese bu konuda önemli görevler düşüyor. Yetişkinler olarak kendimizi yeterince geliştirmeliyiz öncelikle. Bunun yaşı ve mazereti de yok. Bizler Gaziantep kültürünü çocuklarımıza öğretemiyorsak gelecekten daha fazla korkmalıyız. İlk göreve başladığımda verdiğim bir röportajda “Eğer çocuklarımıza duygusallığı, sevmeyi, sevilmeyi kitap okumayı öğretmezsek on beş yıl sonra bu kentte şiddetten geçilmez “demiştim. Çünkü okumak beyin kirliliğini önler” demiştim.Bugüne bakarsak ne yazık ki bunun gerçekleştiğini görüyoruz.Bir üzücü gerçekte daha önce yedi tane kütüphane varken şimdi sayımız üçe indi ne yazık ki.
Neden? Kütüphanelere yeterli talep olmadığı için mi?YÜKSEL POLAT: Hayır, talep olmadığı için değil. Eğer siz şehirlerinize kütüphane açtığınız zaman talep de fazlalaşır. Şu an ki mevcut kütüphanelerimiz yoğunluktan talebe cevap verememekte. Bizim bölgemiz kırsal kesim, insanlar talep etmez, diye düşünülebilinir ama kentin yüzde sekseninin evinde internet yok.Evler sobalı,küçük olduğundan çocukların ders çalışma olanağı yok.Etüt merkezleri bazı bölgelerde hiç yok.Haliyle kütüphaneler en revaçta,gözde yerler oluyor.Sessiz ve rahat ortamlarda ders çalışmak isteyen her meslek gurubundan insanlardan da çok talep alıyoruz.
Kütüphane sayısı ne kadar olmalı? Oran neye göre belirleniyor?YÜKSEL POLAT: Nüfusa orana vurduğumuz da Kütüphaneler Genel Müdürlüğünün kriterine göre, yüz bin nüfusa bir kütüphane düşmeli. Şuan nüfusumuza göre de ilimizde en az on üç kütüphanemizin olması lazım.Biz dernek olarak ta insanların rahatlıkla ulaşabileceği merkezlerde kütüphaneler olmasını diliyoruz. Ayrıca bir önemli konuda bir kütüphanede görev alacak yetkililerin o meslekten eğitimini almış kütüphanecilerin olması gerekiyor .Şimdi bunun eğitimini almış gençlerimizde iş bekliyorlar.Bunların bilinçli şekilde değerlendirilmesi gerekir.
“OKUMA ALIŞKANLIĞI ANNE KARNINDA BAŞLAR”
Kütüphanecilik mesleği bizde tam anlamıyla anlaşılamamış gibi de değil mi?YÜKSEL POLAT: Benim bir sözüm vardır” okuma anne karnında başlar” Yurt dışında hamileler de bu çok yaygın ve o yüzden de onlarda okuma oranları da çok yüksek. Dikkat edilirse okuma ile gelişmişlik eş değerdedir.Bir fatih Sultan Mehmet artık bitti tükenildi denildiği anda, İstanbul’u bilimle düşünme yeteneğini kullanarak almıştır.Fatih’in çok zengin bir kütüphanesi ve çok iyi yetişmiş kütüphanecileri olduğunu biliyor muydunuz? Fatih’in kendime ilke edindiğim bir sözü vardır” Gün gelecek kütüphaneciler sadece kitapların ismini bilmekle kalmayacak, içeriklerini de bileceklerdir” diye.Yine bir diğer sözdü de “Bir kentin olmazsa olmazları kanalizasyon sistemi,hamamları ve kütüphaneleridir”
Geçmişimiz de böyle önemli değerlerimiz varken biz şimdi nerede, neleri kaybettik? YÜKSEL POLAT: Biz şimdi Avrupa gibi yazılı kültürden sonra adım adım elektronik kültüre geçmedik.Direkt olarak bir anda kendimizi elektronik kültürün içinde bulduğumuz için yanlışlıklar yapıyoruz.Anneler çocuklarına bilinçsizce kötülük yapıyorlar.Küçük yaşta çocuklarının ellerine telefonlar verip ,tv önlerine hapsederek radyasyonla ön beyinleri öldürüyorlar.Sonrada duygusuz,düşünemeyen,bencil, psikopat çocuklar yetişiyor.
Öncelikle annelerin kendilerinin yetiştirmesi gerekiyor..YÜKSEL POLAT: 0-5 yaş çocuğun görme,koklama,dokunma yaşlarıdır ve en değerli evreleridir.Artık çocuklara yönelik o kadar güzel eğitim ve gelişim materyalleri var ki..0-6 yaş gurubu başlı başına ayrı ve önemli bir eğitim yaşlarıdır..Bizde burada 0-6 yaş çocuk kütüphanesini açacağız.Annelere de tavsiyemiz hiç değilse günde beş dakika bile olsa çocuklarına kitap okusunlar.Gazete,dergi okusunlar.Beğendikleri yayınları takip etsinler.Çocuklarına da ne kadar yararları olacağını göreceklerdir.
“KÜTÜPHANELER YAŞAYAN ORGANİZMALARDIR
Özendirici aktiviteleriniz oluyor mu?YÜKSEL POLAT: Evet oluyor. Özellikle il halkın çocuk bölümü gerçekten çok güzel.İnşallah Şehitkamil Kütüphanemizi de o şekilde yapmak istiyoruz.Kitap okuyanlara zaman zaman ödüllerimiz oluyor.Geçtiğimiz ay teşekkür belgeleri verdik.Çok sevindiler.Bu arada bizim kitap okuyan, düzenli gelen ev hanımlarımız da var.Kütüphaneler sanıldığı gibi sadece kitap okuma yerleri değildir.Kültürel etkinliklerin yapıldığı ,seminerlerin düzenlendiği,festivallerin olduğu yaşayan yerlerdir.Yaşayan organizmalardır.O kentin kültürel değerleridir.Binamız onarıldığında çalışmalarımızla burası bu bölgenin kültür merkezi haline gelecek.
Okullara yönelik faaliyetleriniz oluyor mu?YÜKSEL POLAT: Bizden yardım isteyen,davet eden bütün okullarımıza gidiyoruz.Biz dernek olarak ta kitap bağış kampanyalarını yönetiyor ve muhatapları karşı karşıya getiriyoruz.Bizlere gelen talep çok fazla da ulaşımı çok az.Herkes ayrı ayrı çalışıyor ve ne yazık ki iş birliği yok.Ben bundan çok müsterihim.Belediyeler ayrı kampanyalar yapıyor,milli eğitim ayrı, sivil tolum kuruluşları ayrı..ortaklaşa çalışmalar yapılsa daha verimli ve yararlı olunur.
Okullarda bana çok anlamsız gelen mecburi kitap okuma saatleri uygulanıyor. Dayatma ile hangi çocuğa kitap sevdirilebilinir ki?YÜKSEL POLAT: Kitap okuma saatleri bana da anlamsız geliyor. Çünkü çocuklar zoraki olduğundan okumaktan nefret ediyorlar.Ayrıca her çocuğa dayatma ile aynı kitabı okutmaya çalışmak çok saçma ve anlamsız.Çünkü öncelikle kitap sevdirilmeden zorunlu kılınıyor.Bunun öncesinde de önce aileler ve öğretmenler okuma alışkanlığı kazanıp rol model olmalılar.Okul kütüphaneleri güçlendirilmeli.Gezici kütüphaneler yaygınlaştırılmalı.Ve bunları da yaparken bu işlerin başında eğitimini almış kütüphaneciler olmalı.Okul kütüphaneleri halk kütüphaneleri gibi olmalı.100 temel eser diyoruz.İçlerinde çocukların okumayacağı o kadar çok kitap var ki.
Gaziantep de okuma oranı nasıl?YÜKSEL POLAT: Geçmiş yıllara oranla arttı. Kayıtlı üye sayısı olarak değerlendirdiğimizde tüm iller arasında dördüncü sıradayız. Ne yazık ki artan taleplere karşılıkta salonlarımız yetersiz.Nüfusa göre kütüphane sayımız 13 olsa, rağbet daha da artacak ve okuma oranı da o oranda yükselecektir.
Kitaplar ve çalışma alanları dışında sizden ne gibi talepler oluyor?YÜKSEL POLAT: Çocuklarını kütüphaneye getiren bayanlar onları beklerken kendileri için de bizden kurs talepleri oluyor. Eskisi gibi mefruşat, dikiş ,nakış gibi alanlarda değil bilgisayar,İngilizce,resim kursları talepleri geliyor.Biz de bu kurslarımızla ilgili gereken girişim ve görüşmeleri yapmaktayız.Amacımız bize gelen taleplere olumlu karşılıklar verebilmek.Kütüphanelerimiz aynı zamanda kültür merkezleridir.
Daha çok okuyan,daha çok düşünebilen bir toplum.Ne güzel olur..
YÜKSEL POLAT: Bilimsel olarak ta kanıtlandı, beyin sadece kitap okurken nefes alıyor. İğne başı kadar dahi boş kalmayacak şekilde sonuna kadar açılıyor. Eğer zekanızın yenilenmesini istiyorsanız bol bol okumalısınız. Eğitim ve alışkanlıkta küçüklükte başlar.Ben küçük yaşlardan okuma alışkanlığı edinip, okumayı çok sevdiğim için kütüphaneciliği seçtim ve en önemlisi de eğitimini aldım.
Keşke daha çok kitapla,daha fazla insanımıza ulaşılabilse.Kitabın ulaşamadığı insan kalmasa.. YÜKSEL POLAT: Hep kitap okumanın faydalarından bahsediyoruz. Birde uyuşturucunu nasıl zararları varsa kitap okumanın da zararları olduğunu anlatmalıyız. Eksikliğinin hayatımızda ne gibi zararları olabileceği ise :” Öncelikle toplum içinde konuşamazsınız.Zeka seviyeniz düşer, unutkanlık başlar. Kavrama, anlama yeteneğiniz düşer. Sınavlarda başarılı olamazsınız .Dinimizde ilk emir okudur. Kitap okumadığımız için şimdi bu haldeyiz.Atatürk’ün Türk Dil Tarih Kurumunu kurma sebebi ”geçmişi olmayanın geleceği olmaz” demiş ve Türk tarihine sahip çıkmıştır. Atatürk ya çok övülüyor yada çok yeriliyor. Objektif bakılmıyor.Osmanlıyı da anlamak tanımak lazım.Mesela yenileşme hareketleri olmasaydı devrimlerin yolu da açılmazdı.Çünkü tarih bir bütündür.Atatürk” ben küçükken aldığım harçlıkların üçte ikisini kitaplara vermeseydim ben bu savaşları yapamazdım” diyor . Çünkü savaş alanlarında dahi kitap okuyarak kavrama yeteneğini stratejilerini geliştiriyor.
Sizinle sohbet çok aydınlatıcıydı.Okurlarımızı son olarak neler söylemek istersiniz?YÜKSEL POLAT: Ben kentimi çok seviyorum.Ve benim okuduğum dönemdeki eğitimi de çok özlüyorum.Şuan eğitim üzülerek söylüyorum ki çok kötü durumda.Bununla ilgili çeşitli eleştiriler söyleniyor ama asıl temelinde okuma alışkanlığımızı geliştiremememiz ve çocuklarımıza bu önemli alışkanlığı edindirmememiz yatıyor.Kütüphaneler gelin ve sizler için hazırlanan imkanlardan faydalanın.“Kütüphaneler yaşayan organizmalardır.”