Gaziantep Üniversitesi Kültür Müdürlüğü tarafından düzenlenen 'Tarih Perspektifinde Kültür ve Medeniyet Yolculuğu' konulu konferans düzenlendi. Türkiye Bilimsel Teknik Araştırma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Talip Alp, Müslüman bilim adamlarının tarihin her döneminde en faydalı buluş ve çalışmalara imza attığını belirterek, öğrencilere “Bu insanlarla ne kadar övünürseniz azdır. İnsanların en hayırlısının, insanlara en faydalı olanı olduğu hadisi şerifini unutmayın ve insanlığa faydalı çalışmalar yapın” çağrısında bulundu. Gaziantep Üniversitesi Kültür Müdürlüğü tarafından düzenlenen 'Tarih Perspektifinde Kültür ve Medeniyet Yolculuğu' konulu konferansındaki konuşmasında en yüksek rütbenin ilim olduğu Hadisi şerifini hatırlatan TÜBİTAK Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Talip Alp, araştırma-geliştirmeye önem verilmesi gerektiğini vurguladı.
HER ŞEYİN TEMELİ İYİ BİR EĞİTİM
Prof. Dr. Talip Alp, batılı ülkelerin AR-GE’ye bütçelerinin önemli bir bölümünü ayırmalarına rağmen Türkiye’nin bu konuda son yıllarda bir atılım yaptığını söyledi. Türkiye’nin giderek artan Ar-Ge bütçesinin sanayinin ihtiyacı olan projelere kanalize edilmesi gerektiğini ifade eden Alp, kültür ve medeniyet gelişiminde Türk-İslam serüvenini anlattı. Her şeyin temelinde iyi bir eğitimin var olduğunu kaydeden Alp, İslâm dini ile insanlığa sunulan ilk önce Arap toplumunda oluşmaya başlayan ve fetihlerle yayılan, yeni bir dünya görüşünün etkileri sonucu bu milletlerde bilgiye ve bilime karşı büyük bir ilgi ve duyarlılık oluştuğunu vurguladı. Özellikle bilim yönünden ele alındığında, İslam Dünyası’nda Orta Çağ’da büyük bir bilgi uygarlığı oluşturulduğunu kaydeden Prof. Dr. Talip Alp, “Medeniyet Mezopotomya’da doğmuştur. Tarih ise yazı ile başlar. Sümerler çivi yazını keşfetmiş ve gelişim böylece başlamıştır. İnsanlar yıllarca bilim peşinde koşmuş, eserler yazmış. Bizim inancımızda Hazreti Peygamber, ‘İnsanların hayırlısı insanlara faydalı olanıdır’ diyor. Onun için insanlar faydalı olmak zorundayız. İslam tarihine bakıldığında Müslümanların bilim ve teknolojiye büyük önem verdiği görülecektir. Nitekim, Emeviler’e bilime karşı bir uyanma başlamış. Gerçek İslam İlmi’nin Abbasîler devrinde başladığını görüyoruz" diye konuştu.
"İSLAM DÜNYASI BİLİME UZAK KALMADI"
Abbasi halifelerinin bilimin sonraki kuşaklara aktarımı için eski Yunanca ve Süryanice’den Arapça’ya bilimsel eserler çevirttiğini kaydeden Prof. Dr. Talip Alp, daha sonraki dönemde ise matematik, fizik, astronomi, tıp gibi alanlarda çalışmaların sürdüğünü söyledi. Alp, “İslam’ın bu tutumu sadece dini yaşam değil, insan yaşamının bütün yönleri için en büyük itici güç olmuştur. 13. ve 16. yüzyıllar arasında, yetişmiş olan, Kutbeddin el-Şirazi, İbn el-Şatır, Uluğ Bey, Kadızade-i Rumi, Ali Kuşcu, Gıyaseddin el-Kaşi, Mirim Çelebi, Takiyüddin ve Şemseddin el-Kefri gibi bilim adamları bu altın insanlardan bazıları. Sayısız Müslüman’ın adı geçiyor, o bilim adamları arasında. Bu insanlara ben hayranım. Orta çağın buluşlarını da Müslümanlar yapmış. 750 yılında Semerkant’ta, Türkler’in ana yurdunda bugünkü kağıt üretiliyor. Bugün ülkemizde bile, gök bilimi konusundaki ders kitapları dahil, pek çok yazı incelendiğinde, Orta ve Yeni çağlarda bir İslâm gök biliminin var olmadığı, gök bilimi çalışmalarının Kopernik ve Galile ile başlamış olduğu gibi bir kanıya kapılır insan. Ne hazindir ki, bilim tarihinin kaydettiği, İslâm gök bilimi çalışmalarından pek fazla söz edilmez. Biruni, Fergani, Ebü’l Vefa, Uluğ Bey ve Ali Kuşçu gibi büyük Türk bilginlerinden dahi nadiren ve kısaca söz edilir. Oysa ki, bu bilim adamları bilim tarihinde başarılı eserleriyle yerlerini almıştır. Ali Kuşçu, el-Fergani, el-Farabi, Ömer Hayyam bu konuda adından övünçle söz edebileceğiniz isimlerden bazılarıdır” ifadelerine yer verdi.
ENDÜLÜS OLMASAYDI, RÖNESANS DA OLMAZDI
Konuşmasından dolayı Prof. Dr. Talip Alp’a teşekkür eden GAÜN Rektörü Prof. Dr. Yavuz Coşkun ise, eğitim aldıkları konularda kendilerini iyi yetiştirmiş öğrencilerin yanı sıra, insana dokunan, topluma yararlı gençler yetiştirmeyi de ana ilke edindiklerini vurguladı. Çoşkun, “Biz ne steril sosyolog, ne dört köşe mühendis istiyoruz. Bu üniversitede, insanı yok sayan, insanı öteleyen, görmeyen bir mühendis olamazsanız. Tıp Fakültesi’nde 1999’da halk kültürü, sosyoloji, felsefe, uygarlık tarihi dersi koyduk. Yadırgandık. Ama, insana DNA’sına kadar her şeyi öğretiyorsak, ruh sağlığıyla ilgili şeyleri de kulağına fısıldamalıyız. Biz burada bir iklimi tesis etmeye çalışıyoruz. Etik dersleri, TDP dersleri koyduk. Niye? İnsana temas ediyor. Endülüs denen bir medeniyet gelmiş geçmiş bu dünyadan. Rönesans’ın doğumu ona bağlı. Endülüs olmasaydı, Rönesans olmazdı. Kaç milyon kitap yazılmış Endülüs’te? Bir bölümü kurtarılmış, günümüze gelebilmiş. İşte bunlardan haberdar olmamız lazım” dedi Rektör Coşkun, Prof. Dr. Talip Alp’e, Gaziantep Üniversitesi tarafından hazırlanan ve Halep’te Osmanlı döneminde inşia ve tadil edilen mimari eserlerin tanıtımının yapıldığı ‘Halep’te adım adım Osmanlı’nın izinde’ adlı kitabı hediye etti.
.