“Ülke genelinde kamu, üniversite ve özel sektöre ait toplam 14 bin 708 sağlık tesisinde görev yapan 1 milyon 119 bin 886 çalışanının temel kaygısı şiddete maruz kalmak! Burada TBMM’ye düşen en temel görev, sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarının durdurulması noktasında gerekli adımları ivedilikle atmasıdır!”
Son dönemlerde sağlık çalışanlarına ve doktorlara yönelik artan şiddet olaylarının araştırılarak gerekli önlemlerin alınması için Meclis Başkanlığına Araştırma Komisyonun kurulması için önerge veren CHP Gaziantep Milletvekili Opr. Dr. Bayram Yılmazkaya, gerekçesinde; “Doktorundan-hemşiresine, teknikerinden-hizmetlisine fedakar sağlık çalışanlarının tamamı, vazifelerini büyük bir sorumluluk ve çok yüce bir kutsiyetle yerine getirmeye çalışmaktadır. Kendi canlarını hiçe sayarak bizler için yaptıkları fedakarlıkların maddi olarak asla ödenemeyeceği kesindir. Burada TBMM’ye düşen görev ise, sağlık çalışanlarının onurlu mücadelelerinin hak ettikleri değeri görmesi ve yaşadıkları şiddet olaylarının durdurulmasıdır” ifadelerini kullandı.
“2021 yılında 316 sağlık çalışanın şiddet kurbanı olduğu ülkemizde sağlık çalışanlarına yönelik saldırıların %62 arttığı, her dört saldırıdan üçünün failinin ise hastalar ve yakınları olduğu dramatik bir gerçekle karşı kaşsıyayız” diyen Yılmazkaya, “ COVID-19 salgınının başkahramanı sağlık çalışanlarımıza millet olarak minnettar olduğumuz ve de vicdani borcumuz olduğu kesindir.” Bu fedakar sağlık çalışanlarına yapılan sözlü ve fiziki saldırılar asla ve katiyen kabul edilemez. Burada Türkiye Büyük Millet Meclisine düşen görev sağlık çalışanlarının yaşadıkları şiddet olaylarının durdurulması noktasında gerekli adımları ivedilikle atmasıdır” ifadelerini kullandı.
SİYASETİ HESAPLAR YÜZÜNDEN VATANDAŞ VE SAĞLIK ÇALIŞANLARINI KARŞI KARŞIYA GELİYOR!
Yılmazkaya, CHP’li 22 milletvekilinin imzasını alarak TBMM Başkanlığına sunduğu “sağlıkta şiddetin son bulması” konulu araştırma önergesinin gerekçesinde şu ifadelere yer verdi; “Sağlık hizmeti insan yaşamı için vazgeçilmez ve hayati öneme haiz temel kamu hizmetlerinden biridir. Ne yazık ki böylesine önem arz eden sağlık hizmetini ifade eden değerli sağlık emekçilerimiz ve doktorlarımıza ülkemizde yeterince değer verilmemekte, sağlık alanındaki evrensel kıyaslamalara baktığımızda ise gelişmiş ülkelerin çok uzağında olduğumuz görülmektedir. Mevcut iktidarın sağlıktaki politik ve keyfi uygulamaları neticesinde vatandaş açısından sağlığa erişimin tamamen paralı hale geldiği gibi sağlık çalışanlarının da mesleklerine olan sevgisi ve şevki zedelendiği görülmektedir. Siyaseti hesaplara dayanan plansız adımlar neticesinde sağlık personeli yoğun ve ağır iş yükü altında bırakılmış, bu olumsuz çalışma koşulları ise vatandaş ve sağlık çalışanlarını pek çok kez karşı karşıya getirmiştir.Dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de yaşanan pandemi sürecinde toplum sağlığı için savaş veren sağlık çalışanlarının hayatını ülkesi için ve milleti için riske attığı zorlu bir süreçten geçmekteyiz. Koronavirüs stresi altında uzun çalışma süreleri ve ağır iş yükü altında işlerini yapmaya çalışan sağlık insanları, 2 yıldır COVIT-19 salgının yaşandığı bu zorlu süreçte, büyük mücadeleler vermekte, vermeye de devam etmektedir. Pandemi ile canla başla mücadele eden sağlık çalışanları hayatlarını hiçe sayarak yer, zaman, mekân kavramı gütmeden, hasta ve toplum sağlığı için özveriyle hizmet vermekte ve bu yapılan tüm fedakârlıklar ise halkımız tarafından taktirle karşılanmaktadır. Toplum sağlığı için hastanelerde fedakarca hizmet veren sağlık çalışanlarının kendi can güvenliklerini tehlikeye attığı kimse tarafından inkar edilemez. Tüm insanlık, 2 yıldan uzun süren koronavirüs nedeniyle gece gündüz demeden hastalar için bu savaşta en ön saflarda mücadele veren sağlık çalışanlarına minnettarlığını göstermenin yollarını aramakta iken, ülkemizde uzun mesai ile yoğun çalışma saatlerinin yarattığı aşırı iş yüküne bağlı tükenmişlik yaşayan sağlıkçılarımızın maruz kaldığı sözlü ve fiziki şiddet olayları maalesef aratarak devam etmektedir. 2021 yılında 316 sağlık çalışanın şiddet kurbanı olduğu ülkemizde sağlık çalışanlarına yönelik saldırıların %62 arttığı, her dört saldırıdan üçünün failinin ise hastalar ve yakınları olduğu dramatik bir gerçekle karşı kaşsıyayız” dedi.
ÜLKEMİZDE ARTAN ŞİDDET VAKALARI, SAĞLIK EMEKÇİLERİMİZİ DERİNDEN YARALAMAKTADIR!
COVID-19 salgınının başkahramanı sağlık çalışanlarımıza millet olarak minnettar olduğumuz ve de vicdani borcumuz olduğu kesindir” diyen Yılmazkaya, “Sağlık kurumlarında yetersiz sayıda sağlıkçının istihdam edildiği ülkemizde, artan şiddet vakaları, sağlık emekçilerimizi derinden yaralamaktadır. Ülke genelinde kamu, üniversite ve özel sektöre ait toplam 14 bin 708 sağlık tesisinde görev yapan 1 milyon 119 bin 886 çalışanının en temel amacı; insanların sıhhati, mutluluğu ve yaşam kalitesi standartlarını artırmaktır.Doktorundan-hemşiresine, teknikerinden-hizmetlisine fedakar sağlık çalışanlarının tamamı, vazifelerini büyük bir sorumluluk ve çok yüce bir kutsiyetle yerine getirmeye çalışmaktadır. Kendi canlarını hiçe sayarak bizler için yaptıkları fedakarlıkların maddi olarak asla ödenemeyeceği kesindir. Burada TBMM’ye düşen görev ise, sağlık çalışanlarının onurlu mücadelelerinin hak ettikleri değeri görmesi ve yaşadıkları şiddet olaylarının durdurulmasıdır” ifadelerini kullandı.