Toplumda meydana gelen şiddet olaylarından en çok kadın ve çocukların etkilendiğini söyleyen KAMER Vakfı Gaziantep Şube Başkanı Aynur Yıldıran, Kadına yönelik şiddet konusunda gazetemize açıklamalarda bulundu.KAMER Vakfı Gaziantep Şube Başkanı Aynur Yıldıran, Gaziantep ve Türkiye’de meydana gelen kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetin boyutlarına ilişkin açıklamalarda bulundu. KAMER Vakfı olarak yeni bir çalışma başlattıklarını duyuran Yıldıran, “KAMER Vakfı olarak yeni bir çalışmamız var. Adı Suçlu Kim? Bu çalışmanın çıkış noktası toplumda kadınların maruz kaldığı şiddetin tüm boyutlarıyla ele almaktır. Bir kız çocuğu düşünün, dünyaya geldikten sonra birçok hakkı gasp ediliyor. Hatta doğmadan önce. Doğacak bebeğin cinsiyeti belli olduktan sonra başlıyor şiddet. Eğer oğlan çocuk isteniyorsa (ki; genellikle öyle oluyor) anne hamileliğini bile sağlıklı geçiremiyor. Kız çocuk oğlan çocuktan ayrı bir yaklaşımla büyütülüyor. Ayıp ve yasaklarla çevreleniyor, eğitim hakkını kullanamıyor, zorla ve erken evlendiriliyor, dövülüyor.Bu şekilde büyüyen çocuk, daha sonra bir şiddet ya da cinayetin kurbanı oluyor. Cesaretini toplarsa dava açıyor. En iyi ihtimalle bütün bu geçmiş yok sayılarak o dava üzerinden yine de kadın olduğu için horlanarak hakkını aramaya çalışıyor. Meseleye sadece son yaşanan durum, yani bir şiddet ya da cinayet üzerinden yaklaşıldığı zaman, kadınların yaşadığı diğer hak ihlalleri görülmüyor. Hayatını kaybeden kadının hangi haklarını kullanamadığını, suç teşkil edecek hangi durumlarla karşılaştığını ortaya çıkarmaya, her dosyaya insan hakları ve uluslar arası sözleşmeler ışığında bütüncül bir yaklaşım sergilemeye çalışıyoruz.
“Suçlu Kim” Projemiz ile kamuoyu ile paylaşılmış, basında yer almış ya da kadınların talebi ile belirlenen davaları ayrıntılı olarak takip etmeyi, davaya konu olan kadının tüm hayatı boyunca yaşadıklarını, kullanamadığı haklarını ele alınarak “Suçlu Kim?” diye soracağız. Davalar incelenirken Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Yasası (6284 Sayılı yasa) Ulusal Eylem Planı başta olmak üzere, 2006/17’i sayılı Kadın ve Çocukları Şiddetten Koruma ile ilgili Başbakanlık Genelgesi ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ulusal, bölgesel ve yerel bazda yürürlükte olan önemli plan, genelge ve kanunlar dikkate alınacak. Biz de soruyoruz; Suçlu Kim? Aile mi, Devlet mi yoksa toplum mu? Bu çalışma için KAMER’in örgütlü olduğu 23 ildeki 100 dava dosyası inceleniyor” diye konuştu.
“KADIN SIĞINMA EVLERİ YETERSİZ”Gaziantep’te bulunan kadın sığınma evlerinin sayısının yetersiz olduğunu ifade eden Yıldıran, “Kadın Sığınma evlerini iki temel başlık ile incelemek gerek diye düşünüyorum. Kadın Sığınma evlerinin sayıları ve nitelikleri. Avrupa Birliği standartlarına göre nüfusu 7 bin 500’ü geçen, 5393 sayılı Belediyeler kanunumuza göre nüfusu 100 bini geçen belediyeler ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Kadın Sığınma evi açmakla yükümlüdür. Gaziantep için Nizip, Şehitkamil ve Şahinbey belediyelerinin Kadın Sığınma evi açması gerekiyor. Sığınma evi açtıktan sonrada, çalışacak personelin niteliği, kadın ve çocuklara verilecek tıbbi, sağlık, hukuki desteklerin yanı sıra yaşamlarına devam edebilmeleri için iş bulma, iş buluncaya kadar barınma, eğitim gibi konularda uzunca bir süre desteklenmeye devam etmeleri gerekiyor. Bu anlamda Türkiye’de bulunan sığınma evlerinin sayısı ve nitelikleri yeterli değil” şeklinde konuştu.