?>

"Türkiye hiçbir zaman mültecilere kapılarını kapatmayacak"

Mobil - 9 yıl önce

Katar’da temalarda bulunan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Katar Üniversitesinde, "Türkiye-Katar İşbirliği, Bölgesel Meydan Okumalar, Daha Geniş Ufuklar" konulu bir konuşma yaptı. Davutoğlu konuşmasında, “Bir çok millet mültecilere kapılarını kapattı ama Türkiye hiçbir zaman kapılarını kapatmayacak. Bizim kapılarımız her zaman onlara açık. Çünkü bizim kalplerimiz onlara açık. Onlar bizim evlerimize girmeden kalplerimize girdiler. Bugün bizim ihtiyacımız olan bu yaklaşımdır” dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Katar’ın başkenti Doha’da Katar Üniversitesinde bir konuşma yaptı.

Katar Üniversitesinin ülkenin seçkin, birçok farklı ülkeden öğrencisi bulunan üretken bir kurum olduğunu söyleyen Davutoğlu, burada olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Bazı ülkeler arasında sadece diplomatik ilişkiler olduğunu vurgulayan Davutoğlu, ancak Katar ve Türkiye’nin en ufak bir olumsuzluk barındırmayan bir kardeşlik ilişkisine sahip olduğunun altını çizdi. Bu nedenle kendileri için Katar’a gelmenin, arkadaşlarla buluşmak anlamına geldiğini ifade eden Davutoğlu, Katar’a dışişleri bakanı olarak 15 kez geldiğini ancak başbakan olarak ilk ziyaretini gerçekleştirdiğini vurguladı.

Başbakan Davutoğlu, bugün gerçekleştirdiği görüşmelerin tamamının kardeşlik işbirliği çerçevesinde yapıldığını ifade ederek, tüm Katarlılara bu mükemmel ilişkiler için teşekkürlerini sundu.

Türkiye-Katar ilişkilerinin ortak vizyonuna da değinen Davutoğlu, “Bölgesel ve küresel bağlam, Türkiye-Katar ilişkilerinin neden bu kadar hızlı, derin ve yoğun geliştiğini anlamak için önemlidir.” diye konuştu.

“GÜVENLİK ANLAYIŞI DEĞİŞTİ”

Bölgede soğuk savaş sonrası reformlar yapılması gerekirken Kuveyt’in Irak tarafından işgaliyle yeni bir çatışmalar dönemi başladığına işaret eden Davutoğlu, ardından Irak’ın parçalandığını ve bu durumun tüm bölgeyi etkilediğini anlattı. Bu arada bölgede birçok jeopolitik zorluklarla karşılaştıklarını dile getiren Davutoğlu, 11 Eylül olaylarının ardından da güvenlik anlayışının değiştiğini vurguladı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, şöyle devam etti:

“Mısır’da Tahrir Meydanı, Suriye’de Humus, Libya devriminin ilk günlerinde Bingazi, Yemen’de Sana’da bulunan gençlerin kendi ve ülkelerinin gelecekleri için hayalleri vardı. İnsan haklarına saygı duyulan, haysiyetli bir hayat... Ama maalesef bu hayaller şimdi Esed rejimi gibi otokratik rejimler ve Arap Baharı'nın ardından ortaya çıkan DAEŞ gibi terörist gruplar nedeniyle başarısız oldu. Bu hepimiz için büyük bir sınamadır. Şimdi yeniden bir değerlendirme yapmanın zamanı geldi. Neler yanlış yapıldı ve gelecek için neler yapılmalıdır? Bu terörist grupları önlemek için neler yapılmalı?”

Türkiye'de yaklaşık 3 milyon mültecinin bulunduğunu dile getiren Davutoğlu, Suriye halkının üçte birinin bugün komşu ülkelerde mülteci durumunda olduğunu söyledi.

Geçmişte medeniyetin doğduğu Bağdat ve Şam gibi kentlerin bugün tahribata uğradığını, halklarının, devlet adamlarının, entellektüellerinin, alimlerin bölgeden kaçmak zorunda kaldığını dile getiren Davutoğlu, bu durumun çözüme kavuşması için sorumluluklarının bulunduğunu kaydetti.

Hafta sonu Almanya Başbakanı Angela Merkel, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans'ın Gaziantep'i ziyaret ettiğini hatırlatan Davutoğlu, birlikte kampları ziyaret ettiklerini belirtti.

Başbakan Davutoğlu, "Kamplarda, Türkiye'de dünyaya gelen bebekleri ve yetimleri gördük. 152 bin bebek Türkiye'de dünyaya geldi. Bu bebekler, Suriyeyi, Suriye'nin güneşini, gecesini, gündüzünü görmedi. Türkçe konuşuyorlar. Çünkü, Türkçe öğreniyorlar, öğrenmek zorundalar. Tabii ki biz Türkçe konuşmalarından mutluyuz" diye konuştu.

Katar Üniversitesinde Türkçe öğrenimi amacıyla oluşturulan Türkoloji bölümünün varlığının kendisini mutlu ettiğini anlatan Davutoğlu, "Umarım, bir gün hepimiz Arapça konuşabilir, ayrıca tüm Katarlılar Türkçe konuşabilir. Bu şekilde, üçüncü bir dil olmadan birbirimizi anlayabiliriz" ifadelerini kullandı.

“KARAMSARLIĞA YER YOK”

Karşılaşılan yeni zorluklara karşı nasıl mücadele edileceğiyle ilgili olduğunun altını çizen Davutoğlu, "Burada önemli olan şey, bunun psikolojik algı yönü. Maalesef, Orta Doğu'da ve Müslüman topluluklarında büyük karamsar psikoloji ortaya çıkıyor. Bu karamsar psikolojinin bizim düşünce tarzımıza ve politikamızı ele geçirmesine ve etkilemesine izin vermemeliyiz. Bu zorluklar içerisinde başarılar elde edilecektir. Bizim sorumluluğumuz, bu kötümser psikolojiyi kabul etmek değil toplumlara mutluluk, itibar, refah, zenginlik getirecek olan bir yol bulmaktır. Bu nedenle birlikte çalışmamız gerekiyor." şeklinde konuştu.

Başbakan Davutoğlu, bu zorluklara karşı Katar ve Türkiye'nin birlikte çalıştığını kaydetti. Bu noktada odaklanılması gereken boyutlardan birinin de siyaset olduğuna işaret eden Davutoğlu, "Odaklanmamız gereken şey, bölgemizdeki ve Müslüman dünyanın liderlerinin en üst düzeyde siyasi diyalog içerisinde olması. Bu şekilde, birbirimize karşı önyargılar üretmek yerine, dostane ve açık şekilde birbirimizle konuşabiliriz. Buna en iyi örnek Katar ve Türkiye arasında siyasi diyalogdur" değerlendirmesinde bulundu.

Avrupa Birliği'nin nasıl ortaya çıktığı örneğini veren Davutoğlu, AB liderlerinin çok farklı görüşlere sahip olmalarına rağmen her ay toplandıklarını, birbirlerini suçlamak yerine, uzlaşmaya varamadıkları zaman bile birbirleriyle konuştuklarını kaydetti.

“ORTAK PARADİGMA OLUŞTURMAK”

Başbakan Davutoğlu, "Biliyorum ki on yıllardır, bazen de 20 yıldır birbirlerini görmeyen bazı Müslüman liderler var. Kaygılarımızı, düşüncelerimizi paylaşmak için birbirimizle konuşmak, görmek, oturmak zorundayız. Bu noktada Türkiye-Katar ilişkileri güzel bir örnek. İki ülke arasındaki siyasi diyalog devam edecek. Bu diyaloğun, bölgedeki tüm ülkelerde de sağlanmasını istiyoruz." diye konuştu.

Odaklanılması gereken ikinci boyutun ise güvenlik olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, sözleri şöyle sürdürdü:

"Günümüzde, büyük güvenlik sorunlarıyla karşı karşıyayız. Bu bağlamda, sadece devletler arasındaki güvenlik zorlukları değil... Devletler arasındaki güvenlik sorunları savaş yaratır. Bu çok tehlikeli. Fakat, en azından kiminle konuşman, görüşmen gerektiğini biliyorsun. Fakat, devletler içerisinde güvenlik tehdidi var, aynı zamada hibrit savaş türü ve terör tehditleri var. Terör tehditlerinde, konuşamazsınız, müzakere edemezsiniz. Karşınızda sadece bir taraf yok, sadece bir terör örgütü size saldırmıyor, aynı zaman bunların arkasında olan ve kullananlar da size saldırıyor. Terörizme, vekalet savaşlarına ve Esed rejimi gibi agresif devletlere karşı da ortak bir paradigma oluşturulmalıdır. Bu bağlamda, bölgemizde Irak, Lübnan, Filistin, Gazze, Yemen ve Libya'nın da yer aldığı bir kriz bölgesi var. Bölgemizde iki istikrar adası var. Biri Türkiye, diğeri Körfez bölgesi. Körfez bölgesi ve Türkiye, ekonomik kalkınmanın önemine vurgu yaparken, aynı zamanda gelecek güvenlik risklerine karşı önlemler alıyoruz. Bu bazen, PKK, DAEŞ, bazen Esed'in zalimce davranışları şeklinde olabilir. Güvenli bir bölge oluşturmak istiyorsak birlikte çalışmaya ihtiyacımız var. Güvenli bir alan oluşturmamız için birlikte çalışmamız gerekiyor."

“KARDEŞ ÜLKELERİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ KORUNMALI”

"Katar'ın güvenlik ve istikrarı bizim için Türkiye'nin güvenlik ve istikrarı gibidir" diyen Davutoğlu, iki ülkenin kaderinin ortak olduğunu dile getirdi.

Bir ülkede ortaya çıkan türbülansın bölgenin diğer ülkelerini de etkilediğini ifade eden Davutoğlu, Katar ve Türkiye'nin Suriye, Irak, Lübnan, Filistin, Yemen ve Libya konularındaki tutumlarının, yaklaşımlarının ve politikalarının aynı olduğunu söyledi.

Her iki ülkenin de Irak ve Suriye'de etnik veya mezhebi kimliği esas almayan yönetim istediğine işaret eden Davutoğlu, "Bölgemiz yüzyıl önce zaten bölünmüştü. Bölgemizde yeni bir bölünme istemiyoruz. Kardeş ülkelerinin toprak bütünlüğü korunmalı" diye konuştu. Davutoğlu, liderlerin halkın onurunu gözetmesi, etnik, dini ve mezhebi farklılıklara saygı göstermesi gerektiğini vurguladı.

Medeniyet ve devlet kültürünün ortaya çıktığı bölgedeki durumu düşündüğünde hayal kırıklığına uğradığını vurgulayan Davutoğlu, bölgedeki ekonomik zenginliğin herkese yeteceğini belirtti.

“BARIŞI SAĞLAMANIN EN İYİ YOLU EKONOMİK İLİŞKİLERİN TESİSİ”

"Rasyonel bir ekonomik işbirliğine ve birlikte çalışmaya ihtiyaç var" diyen Davutoğlu, ekonomik anlamda da Türkiye-Katar ilişkilerinin örnek niteliğinde olduğuna dikkati çekti. İki ülke arasındaki ticaret hacminin son 5 yılda üç katına çıkarak 1,3 milyar dolara ulaştığını dile getiren Davutoğlu, ülkedeki Türk şirketlerinin yatırım ve anlaşmalarının 15,3 milyar dolara ulaştığını ifade etti.

Çin'in ardından en büyük inşaat şirketlerinin Türkiye'de bulunduğunu belirten Davutoğlu, iki ülke arasında tarım, enerji, savunma gibi çeşitli sektörlerde de önemli işbirliği yapıldığını vurguladı.

Barışı sağlamanın en iyi yolunun ülkeler arasında ikili ve çoklu ekonomik ilişkilerin tesis edilmesi olduğunu dile getiren Davutoğlu, "Kazan-kazan yaklaşımı ekonomik yaklaşımımızın temeli olmalı" dedi.

“BUGÜN DÜNYANIN EN BÜYÜK İNSANLIK TRAJEDİSİ SIĞINMACI KRİZİ”

İnsani trajedi yaşayanlara yardım eli uzatmanın, karşılıklı anlayış ve insanlık bilincini ortaya koyduğunu belirten Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin nerede bir kriz olursa, yardıma koştuğunu ifade etti.

Bugünün en büyük insanlık trajedisinin sığınmacı krizi olduğunu kaydeden Davutoğlu, bu krizin üstesinden gelme konusunda Türkiye'nin yanında bulunduğu için, Katar'a teşekkür etti.

Suriyelilerin acılarını paylaşmak gerektiğini vurgulayan Başbakan Davutoğlu, "Türkiye dünyada en çok sığınmacı ağırlayan ülke. Türkiye-Suriye sınırındaki Kilis'te yaşayanların yüzde 60'ı Suriyeli, yüzde 40'ı Türk vatandaşı. Milletimle gurur duyuyorum, üzerlerindeki ağır yüke rağmen ve şimdiye kadar kente birçok roket atılmasına, yaklaşık 10 kişinin ölmesine rağmen, Türkiye'nin hiçbir yerinde Suriyelilere, Araplara, yabancılara karşı bir protestoyla karşılaşmadık. Biz bunu, "ensar" kültürü diye adlandırıyoruz." diye konuştu.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Birçok ülke sığınmacılara kapılarını kapattı ama Türkiye hiçbir zaman kapatmayacaktır. Kapılarımız onlara açık, çünkü kalplerimiz onlara açık." dedi.

“ASIL MÜCADELE ALANI İSLAMOFOBİNİN ÜSTESİNDEN GELMEK”

Saraybosna, Marakeş, İstanbul gibi kentlerin hoşgörü ve çok kültürlülük sembolleri olduğuna dikkati çeken Başbakan Davutoğlu, İslama karşı oluşan yanlış algıların düzeltilmesi için çaba harcanması gerektiğini vurguladı.

Başbakan Davutoğlu, "Dinler arası saygı bir yana, hem Müslüman olmayanlara, hem de farklı mezhepten Müslümanlara saygı duymayan DAEŞ terör örgütü ile karşı karşıyayız." ifadesini kullandı.

Asıl mücadele alanının, dünyada İslama dair yanlış algıların, Avrupa'daki İslamofobinin üstesinden gelmek olduğunu anlatan Başbakan Davutoğlu, "Şimdi çok taraflı bir zihniyet sorunuyla karşı karşıyayız. Okullarımızda, eğitim sistemimizde, kendi tarihimizi barış, uyum ve karşılıklı saygı tarihi olarak öğrenen yeni bir nesile ihtiyacımız var. Ben, bir Müslümanım ve dinimle gurur duyuyorum." değerlendirmesinde bulundu.

İslam dünyasının, İslam toplumlarına yönelik yıkıcı yaklaşımın nasıl ortaya çıktığı konusunda öz eleştiri yapması gerektiğini belirten Başbakan Davutoğlu, eğitim sistemini değiştirerek, tarihi yeniden yorumlayarak ve bugün başka bir şekilde kullanılan "cihat" kavramını yeniden yorumlayarak, bu soruna çare aranması gerektiğini kaydetti.

Davutoğlu, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Genel Kurulu'na hitabında da Avrupa'da İslam'a yönelik yanlış algılara ve İslam karşıtı eğilimlere dikkati çektiğini hatırlatarak, "Yeni bir felsefeye, yeni bir yaklaşıma ihtiyacımız var. Türkiye ve Katar, tüm bu değerlere önem veren iki ülke olarak bu konuda iş birliği yapabiliriz." diye konuştu.

Türkiye ve Katar arasındaki iş birliği için Türkiye'nin üzerine düşen adımları atacağını kaydeden Davutoğlu, "Türkiye ve Katar, daha iyi ikili ilişkiler için, daha iyi bir bölge ve hepimiz için daha parlak bir gelecek için, sonsuza kadar omuz omuza olacaktır." ifadesini kullandı.

BAŞBAKAN DAVUTOĞLU SORULARI CEVAPLADI

Konuşmasının ardından katılımcıların sorularını da cevaplayan Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin sınırlarına yönelen Suriyelilere ilişkin, yaşananların İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra karşılaşılan en büyük insanlık trajedilerinden biri olduğunu ve Türkiye'nin, ilk aylarda Suriyelileri inşa edilen sığınmacı kamplarında ağırladığını ancak sayı arttıkça, Suriyelilerin de şehirlerde kendi maddi güçleriyle yaşamak istediğini anlattı.

Bu durumda, Türkiye'nin, her şehrinde Suriyeliler için eğitim ve sosyal olanaklar sunmak gereğiyle karşı karşıya kaldığını vurgulayan Başbakan Davutoğlu, "Kamplarda bu daha kolaydır, bugün size şunu söyleyebilirim ki kamplardaki çocukların yüzde 99'u, neredeyse tamamına yakını düzenli eğitim alıyor." dedi.

Başbakan Davutoğlu, Türkiye'ye daha önce gelen ve güvende olan Suriyelilere göre, hala Suriye'nin içinde olan ve yerlerinden edilenlerin daha zor durumda olduklarını belirterek, şunları söyledi:

"Sınırımıza yakın olanlar için, 10 kamp kurduk ve o kamplarda yaklaşık 150 bin Suriyeli yaşıyor. Onlara yiyecek, barınma ve ihtiyaçları olan her şeyi sağlıyoruz. Suriye'nin içinde, sınırımıza yakın 10 kamp kurduk. Ama onlar, rejimin, Rus uçaklarının ve DAEŞ teröristlerinin saldırılarına maruz kalıyorlar."

Türkiye'nin, Suriye'nin içinde, rejim kuşatması altındaki bölgelere de uluslararası kuruluşlar aracılığıyla yardım etmeye çalıştığını ifade eden Davutoğlu, "Günün sonunda, ülkede siyasi bir çözüm olmadıkça, teröristlerin ve rejimin mezalimi son bulmadıkça, bu insani trajedi devam edecek. Ama Türkiye, onları (halkı) korumak için her şeyi yapacak." dedi.

"MEZHEPÇİLİK, DAEŞ KADAR TEHLİKELİ"

Başbakan Davutoğlu, Irak'taki son duruma ilişkin bir soru üzerine, "DAEŞ'ten bahsettiğimde, DAEŞ'i terörün, tehditin bir sembolü, bir prototipi olarak zikrettim. Mezhepçi milis güçleri de diğer terörist organizasyonlar kadar bu mezalimden, şehirlerin bölünmesinden, Irak'taki aziz kardeşlerimizin yaşadıklarından sorumludur." ifadesini kullandı. En büyük tehdit olan mezhepçiliğin, İslam'ın temel değerlerine de aykırı olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Mezhepçiliğe dayanarak şiddet uygulayan herkes, DAEŞ terörü kadar tehlikelidir." değerlendirmesini yaptı.

Türkiye'nin, Suriye için insani yardım konusunda her türlü adımı attığını aktaran Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Ayrıca Suriye'deki ılımlı güçleri, ılımlı muhalefeti de elbette destekliyoruz. DAEŞ'e, rejime, Hizbullah'a, Rus uçaklarına, her türlü mezalime karşı mücadele veren Suriyelileri desteklemeye devam edeceğiz. Onlar kendi ülkelerinde onurlu bir yaşam elde edene kadar da yardım edeceğiz." diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, Kilis'e düşen roket mermilerinin ardından hükümetin alacağı güvenlik önlemlerine ilişkin soru üzerine de şu cevabı verdi:

"Kilis'te vatandaşlarımızın can güvenliğini korumak için elbette her türlü tedbiri alıyoruz. Pazartesi günü istihbarat ve güvenlik birimlerimizle birlikte bir toplantı yaptık. Mevcut birçok önlem, yeni önlemlerle güçlendirilecek. Detayları paylaşmak istemiyorum ama, sınırlarımızı korumak için tüm tedbirleri alacağız."

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye ve Katar arasında imzalanan "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Katar’da Konuşlanmasına İlişkin Uygulama Anlaşması"nın detaylarının sorulması üzerine, konuşlandırılacak asker sayısının iki ülke tarafından kararlaştırılacağını belirterek, "Bu, aslen bir istikrar ve dayanışmadır, herhangi bir ülkeye karşı bir askeri seçenek değildir. Bu, bir dayanışma sembolüdür ve karşılıklı iş birliği mekanizmasıdır." dedi.

Halkların birbirinin eserlerini okumaya ve birbirini anlamaya ihtiyacı bulunduğuna işaret eden Davutoğlu, Katar Üniversitesine, Türk klasiklerinin Arapça'ya çevrilmesi, Arap klasiklerinin de Türkçe'ye çevrilmesi projesini önererek, sözlerini tamamladı.BAŞBAKAN DAVUTOĞLU KATAR’DA TSK KARA UNSUR KOMUTANLIĞINI ZİYARET ETTİ

Başbakan Ahmet Davutoğlu, ikili anlaşma kapsamında Katar'da bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Kara Unsur Komutanlığını ziyaret etti.

Davutoğlu, başkent Doha'daki Tarık Bin Ziyad Taburu içinde yer alan komutanlıkta incelemelerde bulundu. Askeri mangayı selamlayan Davutoğlu, buradaki yetkililerden bilgi aldı. Davutoğlu daha sonra Halid Mesal ve Suriye Muhalefeti Müzakere Heyeti Başkanı Riyad Hicab ile görüştü.

Haftanın Öne Çıkanları

“SAĞLIĞIMIZ NEREYE GİDİYOR?”

2016-04-26 03:41 - Mobil

Gaziantep'te internet semineri

2016-04-26 04:50 - Mobil

ARGE Sanayici Buluşması

2016-04-28 10:18 - Mobil

Solotürk Gaziantep'e geliyor

2016-04-27 11:03 - Mobil

Operasyonda gözaltına alınan Gaziantepli işadamları kim?

2016-04-29 04:26 - Mobil

‘FERYADIMIZI DUYUN’

2016-04-26 12:20 - Manşet

Sucu paraya boğuldu

2016-04-27 09:31 - Mobil

Cemaat'in Erzincan İmamı Gaziantepli çıktı

2016-04-25 06:52 - Asayiş

Milli Egemenlik Bulvar'ında patlama

2016-04-25 05:38 - Mobil

ABD vatandaşlarını uyardı

2016-04-27 06:49 - Mobil

İlgili Haberler

Gaziantep'te taksimetreye zam!

04:55 - Mobil

"Zor durumdayız"

11:50 - Mobil

Başkan Kurt, “13 Ocak’taki BİK kararları basın sektörü için çok önemli olacak”

10:22 - Mobil

OSB'de feci kaza

10:08 - Mobil

Kamil Ocak adı yaşatılacak

07:16 - Mobil

Günün Manşetleri

Emniyetten Huzur Operasyonu

16:01 - Yaşam

"Açlık Sınırı 19.830 TL, Maaşlar 12.500 TL!"

14:46 - Ekonomi

Eğitim İçin El Ele: Şahinbey Lions’un Alışveriş Şenliği Başladı

09:35 - Özel Haber

Hakimiyet Gazetesi, Yeniden Refah Kadın Kollarını Ağırladı

08:58 - Özel Haber

Nar Çiçekleri Derneği İlk Genel Kurulunu Gerçekleştirdi

15:04 - Özel Haber