Yargıtay, Paralel yapının askere yönelik en ağır kumpası olan Ergenekon davasında yerel mahkemenin kararını "Örgütün kabulünde isabet bulunmamakta" diyerek bozdu. Kararda 52 gerekçe sıralanırken özellikle sahte delil üretilmesine işaret edildi.
Yargıtay 16'ncı Ceza Dairesi, dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ başta olmak üzere 274 sanık hakkında açılan Ergenekon davasının temyiz incelemesini tamamlayarak kararını verdi. Karar, bazı sanıklar ve avukatlarının da katıldığı oturumda Daire Başkanı Eyüp Yeşil tarafından özetlenerek açıklandı. Yeşil, kararın 231 sayfa olduğunu ancak henüz UYAP'a yüklemesinin tamamlanmadığını belirttiği açıklamasında temyiz incelemesi sürecine ilişkin bilgiler verdi.
Bazen hafta sonları, bazen hafta içinde mesai saatleri dışında da çalışıldığını belirten Yeşil'in açıkladığı karara göre 16'ncı Ceza Dairesi, İstanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararında usul ve esasa yönelik 52 bozma nedeni tespit etti.
DOKUZ GEREKÇEYLE: ÖRGÜT YOK Kararın en önemli yönünü, "Ergenekon Terör Örgütü'nün varlığı - yokluğu" tartışmalarına yanıt niteliğindeki bölümü oluşturdu. Daire Başkanı Yeşil, yerel mahkeme ile Daire arasında örgüte ilişkin nitelendirmeler konusunda çelişkiler bulunduğunu belirti. Yeşil, "Örgüt kabulünde isabet bulunmadığından hüküm bozulmuştur" dedi. Bozma gerekçelerinden bazıları şöyle:
GENELKURMAY 'YOK' DERKEN: Genelkurmay ve Jandarma Genel Komutanlığı'nın yazılarında Ergenekon'un varlığına ilişkin bilgiler olmadığını bildirdi. Mahkeme bu yazıları yok saydı.
BİLGİLER İNTERNETTEN: MİT'in, örgütün varlığına dair bilgileri, açık kaynaklara (internet gibi) dayandı.
ÖZKÖK 'YOK' DERKEN: Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün, örgüte ilişkin bilgisi olmadığını beyan etmesine rağmen esas alınmadı.
BAŞI SONU BELLİ DEĞİL: Yerel mahkeme, örgütün nerede, ne zaman kim ya da kimler tarafından kurulduğunun ortaya koyamadı.Sanıkların örgüte ne zaman nerede girdiği belli edilemedi. Sanıkların örgüt içindeki hiyerarşik yapısı gösterilemedi.
DİĞER ÖRGÜTLERİ Mİ YÖNETMİŞ: Bu örgütün diğer örgütleri yönetimp yönlendirdiği konusunda somut bilgi ortaya konulamamıştır.
1971'DEN BERİ...: Yerel mahkemenin Ergenekon'un 1971'den olduğnu kabul ettiği belirtilerek "Böyle bir örgütten MİT, Genelkurmay, Jandarma ve Emniyet ve Hilmi Özkök'ün haberdar olmaması açıklanamamıştır" denildi.
İLKER BAŞBUĞ İÇİN ADRES YÜCE DİVAN Kararın en kritik yönlerinden biri de dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ için yeni yargılama adresi göstermesi oldu. Daire, Başbuğ'un ve avukatlarının yargılama süresince "Eğer bir suç varsa bu görev suçu olur ve davanın Yüce Divan'da görülmesi gerekir" görüşünü savunduğunu hatırlatarak bu talebin dikkate alınmamasını bozma nedeni saydı.
Daire Başkanı Eyüp Yeşil açıklamasında şöyle dedi: "Sanıklardan Mehmet İlker Başbuğ'un ileri sürdüğü gerek ilk yargılama aşamasında gerekse temyiz aşamasında ileri sürdüğü nedeni haklı gördük. Suçun görev sırasında ve görevden dolayı bir kısım iddiaların iddia edilen suçun işlendiği iddia edildiğinden anayasa 148. maddesi gereğince yargılamasının Anayasa Mahkemesi'nde yapılması gerektiği gerekçesiyle bu hüküm bozulmuştur."
YILDIRIM'A CEZA YOLU Yargıtay, İstanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararında Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine saldırı eylemlerini Ergenekon'un işlendiği hatırlatıldı. İki eylemin de sanıklarla bağlantısı olmadığını belirten Daire, Danıştay saldırısı davasının ayrı görülüp karara bağlanması gerektiğini vurguladı. Daire bu yorumuyla "Ergenekon'un silah ve şiddet" unsurunu çökertti. Ayrıca Danıştay saldırısı davasında beraat eden Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır'ın cezalandırılmaları gerektiğine hükmetti.
'BİR KUZUDAN ÜÇ POST ÇIKARMIŞLAR' Yerel mahkemenin kararındaki yanlışlıklar karşısında 16'ncı Ceza Dairesi'nin Başkanı Eyüp Yeşil tepkisini saklayamadı. Yeşil, Danıştay saldırısı davasının da sanığı olan, Ergenekon davasında gizli tanık olarak dinlenen Osman Yıldırım'ı kastederek, bazı sanıkların hem tanık hem gizli tanık olarak dinlendiğini belirtti ve "Bir kuzudan 3 post çıkarmışlar" dedi. Kararın bu bölümünde sahte ve yasadışı elde edilmiş delillerle savunma haklarının kısıtlanmasına ilişkin bozma gerekçeleri sıralandı. Yeşil bunlardan bazılarını özetle şöyle sıraladı:
*Uzun sürelerle, geceleyin ve sağlıksız koşullarda savunmalar alındı. Savunma süreleri sınırlandırıldı.
*Bazı sanıklara suçun niteliği değişmesine rağmen ek savunma verilmedi. Birçok dava gereksiz yere birleştirilip şişirildi.
*Tanık dinletme talepleri yasal olmayan gerekçelerle reddedildi. Duruşmada hazır edilen tanıklar dinlenmedi.
*Dijital delillerin incelemesi, delilleri mahkemeye sunan polise yaptırıldı.
*Soruşturma sırasındaki aramalarda hukuka aykırı davranıldı. Askeri bölgelerdeki aramaları savcı yerine polis yaptı.
*Bilgisayarlara el konulurken içindekilerin kopyası sanık ve avukatlara verilmedi.
*Dijital verilere Emniyet'te eklemeler yapıldığı ileri sürüldü ancak mahkeme bu iddiaları yeterince araştırmadı.
YENİDEN ACİL YARGILAMA 4'ÜNCÜ AĞIR CEZADA Yargıtay'ın bozma kararı, Yargıtay Başsavcılığı da "bozma" talepli tebliğname hazırladığından hiç Başsavcılığa gönderilmeden doğrudan İstanbul'a gönderilecek. Davaya özel yetkili mahkemelerin kapatılmasının ardından İstanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nin dosyalarının devredildiği 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi bakacak. Daire mahkemenin kararında yeniden yargılamanın hemen yapılarak bir an önce kararın açıklanması gerektiği belirtildi. Uzun sürerse adil yargılanma hakkının ihlal edileceği belirtildi. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Yargıtay'ın Ergenekon kararına ilişkin, "Paralel ihanet şebekesi darbe iddialarıyla ilgili yargı süreçlerini zehirleyerek akamete uğratmış ve davaları murdar etmiştir." ifadelerini kullandı.