Eskiden günahta sevapta gizliden yapılırdı.Kimse kimsenin ne yaptığını bilemezdi.Kapalı kapılar ardında..diye gizlenen bir anlayış vardı.Ne yazık ki Ramazan ayının da yaşandığı bu günlerde kimilerinin aşırlıklara kaçan sevkü sefalarını kimilerinin de bir tabak yemek alabilmek için oluşturduğu uzun kuyrukları izlemek zorunda kalıyoruz.Bir yanda evine götürebileceği ekmeğin sayısını hesaplayan çoğunluk,diğer yanda azınlıkta da olunsa eğlence de israfta akıllara ziyan bir tüketim çılgınlığı…Allah sonumuzu hayır eylesin inşallah.
Ya buldumcuk olunan makamların sahipleri ve onları taşımak zorunda kalan diğerleri..
Haberler izliyorum,bir şehrin ileri geleni tesbih almak için akıllara ziyan bir şekilde trafiğe çıkıyor.Korumaları yolları kapatıyor.Ortalıkta hareketlilik,koşuşturmalar…ve başlasın alış veriş!
Kıssa dan Hisse..
Devrin valisi emrindeki yöneticiler ile atının üstünde şatafat içinde girer şehre. Yol kenarlarında insanlar iki büklüm el pençe divan selama dururlar. Bütün bu şatafatlı itaat gösterileri arasında valinin gözleri, bir sokağın köşesinde yere çökmüş olan ve etrafındaki hiçbir şey ile ilgilenmeyen bir adama takılır.Perişan kılıklı, saçı sakalına karışmış bu adamın olduğu yere sürer atını vali. Atının üstünden inmeden,vakur ve sert bir ses tonu ile bağırır adama,– “Be hey adam, herkes benim şehre gelişimi el pençe karşılarken sen kimsin ki yerinden bile kıpırdamıyorsun? “Adam istifini hiç bozmadan,sakallarının ve uzun saçlarının arasından belli belirsiz gözüken gözlerini valiye çevirerek :“Ben hiçim” der…Vali daha da hiddetlenir,“Ne demek hiç, senin bir adın, şanın unvanın yok mu bre adam” der…“Senin var mı? ” der bu kez adam…Vali iyice şaşırır ama cevaplar, ”Gafil adam, nasıl tanımazsın, ben valiyim” der.Adam aynı ses tonu ile sorar yine… “Peki daha sonra ne olacaksın?”“Sadrazam olacağım.” der vali… “Peki daha sonra?”“Padişah olacağım…” “Peki ya daha sonra?”Kısa bir an duraksar vali ve; “Hiç” der…Sadece gülümser perişan kılıklı adam. İşte ben senin sonunda olacağın o “HİÇİM”Hayatımızın her alanında rastladığımız bu insanların, küçük egolarını tatmin etme telaşlarına çoğumuz şahit olmuşuzdur. Makamların şeref kattığı bu insanların, makamları gittiğinde ne kadar şerefli olduğu, çıktığı basamaklardan inerken, belli olur(!)Tabi ki bunda o insanların değil, etrafındaki şak şakçılarının da büyük kabahati var. Büyük makamlara gelen küçük insanların her davranışını büyük bir itaatle sorgusuz, sualsiz tastikleyip alkış tutmakta, o tür insanların neden hala yerinde saydıklarının delilidir.Ben nice yüreği büyük insanlar bilirim. Makam mevki derdinde olmadan kendi doğrularından ödün vermemiş, geçte olsa olması gerektiği yerde olmuş, İlahi adalet yerini bulmuştur.Sıkıldık artık şakşakların arkasına saklanıp emanet koltuklarını kendilerine yapıştıranlardan..Emeği ile,hizmetleri ile anılmak yerine güç gösterisi yaparak insanlara hükmettiğini sananların düşük egolarından..BIKTIK!
GÜNÜN SÖZÜ
Mevki; insanın ya iyiliğini, ya da kötülüğünü meydana çıkarır.F.BACON
TEBESSÜM
Aslan, kurda seslendi: -Hey kurt! Gel sohbet edelim. -Olmaz. Beni yersin sonra. -Yemem. Bak inanmazsan pençelerimi, ağzımı bağlayayım. Aslan, pençelerini, ağzını bağlayınca kurt heyecanla yaklaştı. -İyi ama dedi, aslan... Neden bu kadar heyecanlanıyorsun ki? Kurt cevap verdi: -Neden olacak? İlk defa bir aslan yiyeceğim de...**Stalin’in de katıldığı BM toplantısında ülke liderleri nin tamamı bir aradayken, basın mensubu Staline soruyor.-“Efenim Amerika’nın dünyayı 4 kez yok edecek nükleer gücü var sizinse yalnızca iki kez.”Etalin yanıtlar,-“Evet, ama yalnızca bir tane dünya var biliyor musun?”