Türkiye uzun bir zamandır var olan ama yokmuş gibi davranılan yeni bir uyuşturucu çeşidiyle tanıştı. Adı Bonzai. Uzmanlar bu uyuşturucunun eroinden çok daha zararlı olduğunu belirtiyor. Oldukça ucuza satılan bu uyuşturucuyu temin etmek de çok kolay. Bu illet, genç bedenlerde meydana getirdiği tahribat nedeniyle, çoğunlukla ölüme sebebiyet veriyor. Gençler an be an bu illetin ağına takılırken, aileler tedirgin, bulaşanlar çaresiz, yetkililer ise ne yazık ki sessiz..
Bonzai ’nin girmediği sokak neredeyse kalmadı. Ucuz olması nedeniyle de dar gelirli ailelerin çocuklarının arasında hızla yayılıyor. Antep’in kenar ve yoksulların ağırlıkta yaşadığı Hacıbaba, Vatan, Cinderesi, Beybahçe, Fırat, Beydilli, Karşıyaka, Eyüp Sultan ve Karayılan mahallelerinde uyuşturucu madde kullanımı ve satışı özendiriliyor. Son 5 yıl içerisinde uyuşturucunun yaygınlaşmasından korkan mahalleliler, uyuşturucu kullanım yaşının 13’e kadar inmesinden dolayı daha endişeliler.
Yapay gündemler ve şiddetli siyasi tartışmaların gerçek gündemleri gölgelediği Türkiye’de, “1 liralık ölüm” olarak adlandırılan Bonzai tehdidi artarak büyüyor. Ailelerin çocuklarıyla gereği gibi ilgilenmeyişi bir yana, önlerine bir ideal konmayan gençlerin “rüzgarda sallanan yaprak” misali halleri de bu belayı yaygınlaştırıyor. Yetkililerin etkili önlemler almayışı ve toplumu bilgilendirici faaliyetlerin olmayışı da, gençleri Bonzai belasına karşı tamamen savunmasız bırakıyor. Resmi rakamlara göre 15-24 yaş aralığındaki gençlerin yüzde 18.7’sinin işsiz ve amaçsız oluşu da, boşlukta bulunan bu gençlerin Bonzai belasına sürüklenmesine yol açıyor. Devlet yetkililerinin ve Emniyetin eli kolu bağlı bekleyişi de, çocukları bu belaya bulaşmış aileleri daha da perişan ediyor. Bonzai, tamamen tarım ilacı içeren bir maddenin bir takım otlar ve sentetik maddeler ile birlikte karıştırılarak emzirilmesinden elde diliyor. Bu yüzden otopsilerde Bonzai maddesi çıkmıyor ve ölüm nedeni başka görünüyor. Kullananlar böbreklerde ve kalpte meydana getirdiği hasar nedeniyle ani ölümle karşılaşıyor. Uzmanlar Bonzai kullanımının 5’inci yılında ölümle sonuçlanacağını ifade ediyor. Beklenen yasal değişiklik te bir türlü yapılmadı. Kolaylıkla temin edilmesi ve kullanılması ilkokul çağlarına kadar inen Bonzai belasına halen net çözümler bulunamadı.
Suriyeliye yardım diyor kampanyalar başlatıyoruz.Türkmenlere sahip çıkılmalı diyor dulumuzdan yetimimizden habersiz duruyoruz.Afrika aç ,kurbanlarımızı verelim diyoruz ama..kendi insanımızı burnumuzun ucunu görmek istemiyoruz.En yakınımızdan akrabamızdan dahi haberimiz yok..Bizim çocuğumuz sokakta elinde poşet tiner çekerek yanımızdan geçerken biz;”dünyadaki çocuklara yardım “diye kermesler düzenliyoruz..Hadis-i şerifte yardıma ilk önce aile çevrenden sonrada da yakın çevren ve komşularından başlanacak diyor peygamberimiz..Dünyada ağladığımız çocuklar kadar kendi çocuklarımız içinde ağlayabilsek… Sonuç: Eskiden sadece zengin çocuklarını zehirleyen pahalı uyuşturucular varken şimdi her kesimden çocuğa hitap eden uyuşturucular var.Gençliğimiz elimizden çekip alınıyor birileri tarafından.Bizler eğer ”dur “diyemezsek.
GÜNÜN SÖZÜ
Bir insanın yaşayıp yaşamadığını anlamak istersen, nabzına değil onuruna bak; duruyorsa yaşıyordur...Robin Sharma
TEBESSÜM
Şehrin hayırsever vakıflarından birindeki çalışanlar, şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu: "-Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500 000 dolar, ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?" Avukat bir süre düşündü, sonra: "-Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi?" Görevli utandı: "-Şey, hayır. "-Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkum olduğunu?" Görevli utancından kıpkırmızı kesilmiş bir halde özür dilemeye çalışırken avukat onun sözünü kesti: "-Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?" Görevli yerin dibine geçmişti, sadece, "-Hayır, hiç bir bilgim yoktu ..." diye mırıldanabildi. Avukat bir kez daha onun sözünü keserek devam etti: "-Pekala, ben onlara zerre miktar para vermezken size niçin vereyim.