1000 yıl önce dünyada neler olduğunu biliyoruz peki 1000 yıl sonra nasıl bir dünyada yaşayacak gelecekkuşaklar hiç düşündünüz mü? Uçan arabalar, yapay zekâ ile çalışan robotlar ki şimdi zaten görüyoruz burobotları, belki de bir yerden başka yere ışınlanma ile ulaşacağız ya da çok ütopik gelse de Londra’daolduğumuzu düşündüğümüz anda saniyeler içinde fiziken bu şehirde olacağız veya ses ve ışıktan hızlı ulaşımaraçlarının yapılması gibi teknolojik gelişmeler belki de mavi gezegenin sonunu getirecek. Hep teknolojikaçıdan baktık birazda çevresel bir bakış açısıyla anlamaya çalışalım yüzlerce yıl sonrasını Muhtemelentamamen çölleşen kurak bir dünya, ya da küresel ısınmaya bağlı olarak buzul erimesi sonucu birçok şehrinsular altında kaldığı dünya belki de buzul çağına girmiş bir gezegen karşımıza çıkacak.Sanayileşme, artan nüfus, küresel ısınma, iklim değişiklikleri, doğal kaynakların bilinçsiz kullanımı,ormanlık alanların tahrip edilmesi, su kaynaklarının bilinçsiz kullanımı, kaynakların dengesiz paylaşımı gibibir sorunlar yüzünden dünyanın gelecekte hiç te yaşanılacak bir yer olmayacağını düşünenlerdenim. Yapılanaraştırmalar bu tezimi doğrular nitelikte maalesef. Yapılan bu bilimsel araştırmalara göre insanlığın 2100 yılısonuna kadar yaşama şansının %20 olduğunu göstermekte. Bana göre kötü bir senaryo. ABD’de yapılan biraraştırmaya göre insanlık 5.100 ila 7,8 milyon yıl daha yaşayacağı düşünülmektedir. Bugüne kadar bulunanfosiller incelendiğinde her memeli türünün ortalama 1 milyon yıl yaşadığı ortaya çıkarmıştır. Bazı türlerbunun 10 katı fazla yaşayabilmektedir. Kaliforniya Üniversitesinde yapılan araştırmada ise toplumların artıkizole olamadığını, örneğin bir salgın durumunda yaşama şansının bilgiye ulaşım kolaylaştığı için daha fazlaolduğu düşünülmektedir. Bunun dışında dünya nüfusu arttıkça insanlığın yok olma riski gittikçe düşüyor.Her 300 yılda bir Dünya yakınında bir yıldızın ölüm anı olan süpernova patlamasının yaşanma riskibulunuyor. Böyle bir felaketin ozon tabakasının büyük kısmını yok edeceğini düşünülmektedir. Bu durumunyaşanması halinde yayacağı radyasyon nedeniyle insanların büyük kısmında kanser görülebilir ancakfelaketin kesin olarak meydana gelip gelmeyeceği belli değil. 100 bin yıl içinde 400 metre çapında bir göktaşı, Dünya’ya çarpabilir ancak bu felaket gezegenin tamamını değil sadece Fransa büyüklüğünde küçük birülkeyi yok edecek.Öte yandan geleceğe yönelik yapılan felaket tahminleri, Dünya’nın büyük kısmının su altındakalacağını göstermektedir. Amsterdam, New Orleans, Miami (ABD), Şanghay (Çin) gibi kıyı kentleri sualtında kalacak yerler arasında görülüyor. Birleşmiş Milletler İklim Değişim Paneline göre atmosfere salınansera gazının 2100 yılına kadar artarak devam edecek ancak daha sonra hızla azalmaya başlayacak. 2100yılına kadar hava sıcaklığının ortalama 4 derece artacağı düşünülüyor ki bu son derece tehlikeli bir durum.23. yüzyılda ise bu oran 5 dereceye kadar yükselecek. Bu duruma somut bir örnek vermek gerekirse yakınzamanda Antalya’da yaz sıcaklık ortalamalarının 5-6 derece artacağı öngörülmekte ki bu durum Antalya’nınCidde, Mekke gibi olacağı anlamına geliyor. Bu durumu hiçbirimiz arzulamayız herhalde. Grönland ve BatıAntarktika buz tabakaları gelecek 1000 yıl içinde eriyecek. Böylece deniz seviyesi 10 metre yükselecek. Tümbunlar insanların yeni yaşam alanları bulması gerektiğini gösteriyor. İnsanoğlunun dünya dışındakigezegenlerde yaşam izleri araması ve oraya yerleşme isteği şimdilik hayal gibi görünse de belki de gününbirinde başka bir gezegende yaşayacağız. Tokyo, Londra, New York gibi büyük kentlerin de su altındakalması ve dünyanın ısınmasıyla yeni yaşam alanları açılacak. Kuzeyde eriyen buz tabakalarının altındakikara parçalarında ekim yapılabilecek. Antarktika ormanlarla dolacak. Yeryüzünün eski hâline getirilmesi demümkün ancak bu binlerce yıl sürecek. Küresel ısınma nedeniyle Hawaii’de, gelecek 100 bin yıl içerisindeyeni bir ada doğacak. Bundan 100 bin yıl sonra geçmişi araştıracak arkeologlar çok fazla iz bulamayacak.ABD’li bilim insanları gelecekte izlerine rastlanacak cesetlerin bir kısmının da volkan külleri altında kalmışveya tsunami nedeniyle sürüklenerek okyanuslara gömülenler arasından çıkacağını söylüyorlar.Tüm bu felaket senaryolarına gözünüzü korkutuyor mu bilmiyorum ama dünya her geçen günyaşanması zor bir yer haline geliyor bunu yapan biziz. Karbon salınımı yaparak küresel ısınmaya neden olan,su kaynaklarını kirleten, ormanları tahrip eden, kaynakları bilinçsizce yarını düşünmeden kullanan,
şehirleşme hareketleri ile canlıların yaşam alanını daraltan ekosistemlerdeki dengeyi bozan maalesef bizinsanlarız. İnsanoğlu her ne kadar doğaya meydan okusada gün gelir doğa ondan aldıklarımızın cezasınıkeser bize. Unutmayalım ki doğayı hor gören yarını zor görür…