?>

2020 Genel Bir Değerlendirme ve 2021’den Beklentiler

Prof.Dr.Berna BALCI İZGİ

4 yıl önce

Geride bıraktığımız 2020 yılı, içeride finansal piyasalarda kırılganlıkların olduğu, pandemi nedeniyle yılın ilk üç çeyreğinde kurda belirsizliğin hakim olduğu, dolar ve altına olan talebin oldukça yüksek olduğu bir yıl oldu. Türk lirası varlıklara olan talebi canlandırma amaçlı MB ve BDDK’nın hamleleri oldu. Bunun yanısıra son çeyrekte enflasyonu düşürme çabası ile faiz politikasında bir sadeleştirme ve faiz artırımları ile geçici de olsa bir istikrar sağlanmış oldu. Ekonomide kur-faiz- enflasyon geçişkenliğinin oluşturduğu riskler ile bugüne geldik. Son haftalarda risk priminde  (CDS) 500’lerden 300’lere gerileyen düşme piyasaları biraz rahatlattı. Sonuçta 2020 yılı, döviz kuru ve para piyasalarında kontrol ve dengeyi sağlamaya çalışma çabaları ile geçen bir yıl oldu. Son dönemde ve geçmişte de dönem dönem söylenen dillere pelesenk olmuş bir “yapısal reform” ifadesi var ki o altı doldurulması gereken bir kavram.

Dış piyasalarda ise İngiltere’nin AB’nden bağımsız bir ekonomi kurma çabası; yani Brexit geçtiğimiz hafta kesinleşti. Ancak balıkçılık, mal ticareti ve göç gibi alt başlıklar açıklığa  kavuşmadı. Yine vergi dışı görünmeyen engeller (non-tariff barriers) devam ediyor. Bu gelişme, durağana yakın  bir ekonomik görünüm sergileyen AB’ne üye ülkeler açısından 2021’de de çok değişecek gibi görünmemekte. Ancak yükselen Asya ve özellikle Çin için aynı şeyi söylemek güç. Zira Çin ekonomisi 2020 son çeyreğinde pandemiye rağmen büyümeye geçti. Çin Ulusal İstatistik Bürosu Mart 2020’de, Çin'in Satın Alma Yöneticileri Endeksinin (PMI) Şubat ayında 35,7’den Martta 52'ye yükseldiğini belirtti. Mart sonu itibariyle Çin'in büyük ve orta ölçekli işletmelerinin % 96,6'sının üretim faaliyetlerine döndüğü ve Şubat ayı sonuna göre bu firmaların üretimlerini %17,7 puan artırdığı belirtildi. Diğer Asya ülkeleri için ise yavaş bir yükselme trendi olacağı öngörülebilir.

Doğu Asya ve Pasifik ülkeleri için bölgesel GSYİH büyümesi, 2019'daki % 5,9'dan 2020  Haziranında % 0,5'e düştü. Bu düşüş  1967'den bu yana en hızlı bir düşüş olmakla birlikte 2020'nin ikinci yarısında kademeli bir toparlanma oldu. Bu toparlanmada Çin’deki büyümenin etkisi oldu. 2021 yılı için beklentim Covid-19 virüsünün etkilerinin ortadan kalkmasıyla  %6’lara yaklaşacak bir büyüme  olabilir. Grafiğe baktığımızda sol panel 2010 fiyatları ve piyasa döviz kurları üzerinden GSYİH toplam büyüme oranlarını, sağ panel ise  Pasifik Adası ekonomileri de dahil olmak üzere tüm ülkelerdeki GSYİH büyüme tahminlerini gösteriyor. Dünya Bankası’nın tahminleri olan soldaki panelde görülen odur ki; Çin hariç bakıldığında aşağıya kayan trend Çin’in bölgede ve dünyada başat bir ülke olmaya devam edeceğini göstermektedir. Sağdaki grafikte ise 2020 yılı büyüme tahminlerine göre Vietnam, Myanmar, Çin ve Endonezya ekonomilerinin nisbi olarak daha iyi durumda oldukları söylenebilir.

2021 beklentiler; pandemi, son on yılda azalmış olan üretkenlik konusunda yatırımları ve tedarik zincirlerini zayıflatarak bölgedeki ve dünyadaki potansiyel büyümeyi yavaşlattı. Bunun gerisinde yatan temel nedenlerden biri toplam faktör verimliliğindeki azalmadır. Toplam faktör verimliliğini arttırmada en önemli kavramlardan bir tanesi inovasyondur. Bu nedenle inovasyon kavramına önem veren ülkeler daha ön planda olacaktır.  Bununla birlikte dijitalleşen ekonomi sürecinde yeni iş süreçleri ve mesleklerin gelişimi söz konusu olacak. Veri analistliği, dijital pazarlama uzmanlığı, siber güvenlik ve yapay zeka uzmanlığı gibi meslekler  talep görecektir.

Çin’in ekonomik büyümesi kuşak-yol projesi ile hız kazanmaya aday. Kuşak-yol projesi kapsamında, Türk firmaları, Çin’den yapılan ithalatın yanısıra ihracatını arttırabileceği bir platforma sahip olabilecek mi, bu sorunun cevabı rekabetçi sektörler açısından önem taşıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI