Almanya ya da resmî adıyla Almanya Federal Cumhuriyeti, Avrupa’nın merkezine oldukça yakın bir konumdadır. Nüfusu yaklaşık 83 milyon olan ülke 16 eyaletten oluşmaktadır. Ülkenin 3 Ekim 1990 tarihinde Demokratik Almanya Cumhuriyeti ile birleşmesi sonucu sınırları genişlemiştir. Almanya; kuzeyde Danimarka, batıda Hollanda, Belçika, Lüksemburg ve Fransa, güneyde İsviçre ve Avusturya, doğuda ise Polonya ve Çekya ile komşudur. Ayrıca ülkenin kuzeyinde Kuzey Denizi ve Baltık Denizi yer almaktadır.
İki büyük dünya savaşından yenik ayrılan bu savaşlarda ekonomisi çökme noktasına gelen Almanya nasıl oldu da dünyanın en büyük dördüncü Avrupa’nın ise en büyük ekonomisi haline geldi. Gelin biraz Alman ekonomisini yakından izleyelim. Almanya’da sanayileşme hazırlıkları, XVIII. yüzyılın sonları ile XIX. yüzyılın başlarında gerçekleşmiştir. XIX. yüzyılın başlarında hâlâ bir tarım ülkesi olan Almanya’da nüfusun büyük çoğunluğu tarım sektöründe, geriye kalan kesim ise ticaret ve ev tipi üretim yapan işlerde çalışmaktaydı. Bu dönemde Almanya’yı oluşturan federe devletler arasında Gümrük Birliği’nin kurulması ve sanayi teşvikleriyle sanayileşmenin önü açılmıştır. Aynı dönemde Berlin Sanayi Enstitüsü ve Endüstriyel Teknoloji Okulunun kurulmasıyla yurt dışından teknik ve endüstriyel bilgilerin ülkeye girişi sağlanmıştır. Bu sayede Almanya’nın sanayileşmesi için gerekli ortam sağlanmıştır. Bu dönemde yabancı sanayilerin taklit edilmesiyle geleneksel ev tipi üretimin yerini fabrikalar almaya başlamıştır. 1871 yılında Almanya İmparatorluğu’nun kurulmasıyla sanayinin belirgin bir şekilde büyüdüğü görülmektedir. Bu dönemden sonra ağır sanayi gelişmiş çelik üretiminde önemli artış kaydedilmiştir. Buna bağlı olarak otomotiv, gemi ve silah üretiminde artış sağlandı. Biz TOGG marka yerli milli aracımızı yeni yaparken Almanya bundan 110 sene önce 1912 yılında 16 000 otomobil üretmiştir. İkinci Sanayi Devrimi adı verilen bu dönemde sadece çelik üretimi değil yanı sıra kimya ve elektrik sanayisi de gelişmiştir. Almanya bu sayede sanayide İngiltere’yi geride bırakmıştır. İkinci Sanayi Devrimi’nin Almanya’da başlamasında hükûmetin desteği ve teknik okulların açılması etkili olmuştur. I ve II. Dünya savaşlarının yaşandığı dönemde Avrupa ve Almanya’da sanayi faaliyetleri ciddi anlamda sekteye uğramıştır. Bu savaşları kaybeden Almanya, ekonomik yönden büyük yara almıştır. Ancak savaştan sonra hükûmetin uyguladığı ekonomik ve politik hamleler sayesinde ülke ekonomisi eski gücüne kavuşmaya başladı. 3 Ekim 1990 tarihinde Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesiyle sınırları ve ekonomisi büyüyen ülke; Avrupa’nın üretim, ulaşım ve iletişim merkezi hâline geldi. Günümüzde sanayinin çok geliştiği bir ülke olan Almanya, dünyanın en büyük ekonomilerinden birine sahiptir. Münih, Wolfsburg, Baden, Stuttgart, Berlin, Frankfurt, Düsseldorf, Leipzig, Duisburg, Essen ve Bremen Almanya’nın önemli sanayi şehirleridir. Ülkede otomotiv, savunma, demir-çelik, kimya, elektrik, beyaz eşya ve imalat makineleri sanayisi gelişmiştir. Diğer sanayileşmiş ülkelerde olduğu gibi Almanya’da da hizmetler sektörünün önemi gün geçtikçe artmaktadır.Günümüzde Almanya ekonomisi dünyanın en güçlü 5 ekonomisi arasında yerini almıştır. Almanya’nın cari fazlası yaklaşık 300 milyar Dolardır. Yani Almanya 1,3 trilyon dolarlık ihracat yaparken 1 trilyon dolar ithalat yapmıştır. Bizim dış ticaret açığımızın yaklaşık 50 milyar dolar olduğu düşünüldüğünde sanırım dolar ve Euro’da ki yükselmenin de nedenleri anlaşılıyor. 2021 Yılında Türkiye 225 milyar dolarlık ihracatla tüm zamanların rekorunu kırdı. Bu çok sevindirici bir gelişme olsa da Almanya’nın sadece otomotiv sektöründen ihracatının bizim tüm kalemlerde yaptığımız ihracattan daha fazla olması şapkayı önümüze koyup düşünmemiz için yeterlidir. İki büyük dünya savaşından yenik ayrılıp ekonomisi çökme noktasına gelen ama uyguladığı istikrarlı politikalar sayesinde toparlanıp dünyanın en büyük ekonomilerinden birisi haline gelen Almanya gerçekten Japonya gibi üzerine tezler yazılması gereken bir ülkedir. Ülkemizin de ihracatta dünyanın en önemli 10 ülkesi arasına gelme hedefi var. Bunu başarmak için kendi içimizdeki çekişmeleri bir yana bırakıp eğer ülkenin hayrına yapılan bir şey varsa destek olmamız lazım. Değişen dünyada teknolojiyi kullanamayan ekonomisi güçlü olmayan ülkelerin dünya siyasetinde söz sahibi olması zordur. Türkiye son yıllarda askeri alanlarda üretilen SİHA’lar da dünyanın en önemli 3 ülkesi arasına girdi. Bu durumun otomotivden beyaz eşyaya, elektronikten tarıma birçok alanda yaşanması her Türk vatandaşı gibi bizimde arzumuzdur. Bunu yapacak insan gücü kararlılık ve inanç bizde mevcut…