İnsanların dinlenme, eğlenme, görme, tanıma vb. amaçlarla sürekli ikamet ettiği yerden başka bir yere geçici bir süre içinde yaptığı gezilere turizm; bu faaliyetlere katılan kişilere de turist denir. Bir ülkeyi ekonomik, sosyal ve kültürel yönleriyle ön plana çıkaran turizm, aynı zamanda farklı ülke insanlarıyla etkileşim kurulmasını sağlar. Turizm sektörü, özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra gelişmiş ülkelerde gelir düzeyi yüksek insanlar tarafından başlatılmıştır. Zaman geçtikçe bütün ülkelerde turizm faaliyetleri açısından bir artış görülmektedir. Bu faaliyetlerin ortaya çıkmasında sanayileşme ve şehirleşmenin etkisiyle hava kirliliğinin artması, yeşil alanların azalması, stres, yorgunluk, gürültü vb. durumlar etkili olmuştur. Bu nedenle insanlar sessiz ve sakin yerler aramaya yönelmiştir. Gelir düzeyinin artması, eğitim seviyesinin yükselmesi, ulaşım imkânlarının gelişmesi ve iletişim araçlarının etkisiyle dünyanın farklı yerlerinin görülmesi insanları turizme yönelten diğer nedenler arasında sayılabilir.
Bu yazımda Türkiye’nin turizm potansiyelinden bahsedeceğim. Türkiye, coğrafi konumunun etkisiyle çok büyük bir turizm potansiyeline sahiptir. Yer şekilleri ve iklim çeşitliliği, tarihî ve kültürel değerlerin zenginliği Türkiye’de sportif turizm, kış turizmi, yaz turizmi, yaylacılık, dağcılık, mağara turizmi, kültür turizmi gibi çeşitli turizm faaliyetlerinin yapılmasına imkân sağlamıştır. Tarihi çağlardan itibaren elverişli iklim koşullarına sahip olması, su kaynakları bakımından zengin olması, verimli topraklara sahip olması, kıtların kesiştiği yerde yer alması gibi nedenlerle Türkiye birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Hititler, Urartular, Lidyalılar, Frigler, Fenikeliler, Romalılar, Anadolu Selçukluları, Osmanlılar Anadolu’da medeniyet kuran başlıca topluluklardır. Bu topluluklara ait yapıtlar Anadolu’da kültürel turizmin gelişmesinde çok etkilidir. Türkiye dünyanın önemli inanç turizm merkezleri arasındadır. Hristiyan’lar için dünyada kutsal sayılan yerler arasında Roma, Vatikan, Kudüs gelmektedir. Bunların dışında Hristiyan’lar için kutsal sayılan yerler arasında Türkiye’den de önemli merkezler vardır. İzmir Efes’teki Meryem ana kilisesi bunlardan bir tanesidir. Biz Müslümanlar nasıl hacı olmak için Mekke’ye gidiyorsak Hristiyanların Katolik mezhebinden olanlarda hacı olmak için Meryem ana kilisesine gelirler. Hristiyanlar için önemli şahsiyetler arasında yer alan Aziz Nicholas yani namı diğer Noel baba doğum yeri Antalya’nın Kaş ilçesi sınırları içerisindeki eski Likya uygarlığına ait Patara şehridir. Hristiyanlar için önemli yerler arasında Hatay’daki Saint Pierre kilisesi ilk klişe olarak bilinir. Yine yüzlerce yıl Hristiyan dünyasının en önemli mabedi olan İstanbul’un fethi ile birlikte camiye çevrilen meşhur Ayasofya önemli inanç turizm merkezleri arasındadır. Biz bu tarz mekanlara ne kadar fazla turistin gelmesini sağlarsak ülke ekonomisine ne kadar katkı sağlar siz düşünün. Turizmin Türkiye ekonomisi için önemi büyüktür. Çünkü ülkemizin turizm potansiyeli azımsanmayacak bir düzeydedir. Zengin doğal ve tarihî alanlar Türkiye’ye her yıl milyonlarca turistin gelmesini sağlar. Artan turizm yatırımları ve turistik alanların tanıtımı ile bu sektörün ekonomideki payı da artmıştır. Dış ticaret açığını azaltmada ve döviz girdisi sağlamadaki önemi ile turizmin ekonomideki yeri daha da önem kazanmaktadır.
Türkiye ziyaret eden turist sayısı bakımından dünyanın ilk 10 ülkesi arasındayken, bırakılan döviz bakımından maalesef ilk 10 ülke arsında değildir. Bu durum yabancılar için Türkiye’nin ucuz olmasından kaynaklanmaktadır. 2019 yılında ülkemize 51 milyon yabancı turist gelirken bu turistler 34,5 milyar dolar döviz bırakmışlardır. 2020 yılı ise pandemi nedeniyle hiçte parlak bir yıl olmamıştır bizim için 15 milyon turistin geldiği 2019 yılında 12 milyar dolar döviz girdisi yaşanmıştır. Cari açığımızın yaklaşık 60 milyar dolar olduğu düşünülürse turizmin ülke ekonomisi için ne kadar önemli olduğu ortadadır. Gastronomi turizminde, Gaziantep, kültürel turizmde Konya, yayla turizmi için Doğu Karadeniz, kayak merkezlerimiz ve sayamadığım birçok ören yeri doğal ve kültürel miras çeşidinde ülkemiz önemli bir potansiyele sahiptir. Bu potansiyeli sürdürülebilir şekilde çevreyle uyumlu doğaya zarar vermeden kullanmakta bizim elimizde…