?>

BAKLAVA YOKSA HALKA TATLISI YİYİN…

Merve Tanrıöver

1 yıl önce

DİLİN KEMİĞİ BAKLAVA YOKSA HALKA TATLISI YİYİN…. Anteplinin birisinin evine şehir dışından gelen bir yakını, tatlı olarak baklava yerine halka tatlısı ikram edilince bayağı bir dedikodu yapmış, ev sahibini üzmüş. Malum son zamlardan sonra fiyatlar ortada. İnsanlar eskisi gibi evine misafirine baklava alamaz olmuşken birde ikramlık olarak sunmak artık hayal olmaya başladı. Misafirin de hayırlısını versin Allah. Eskiden umduğunu değil bulduğunu yeme anlayışı yenilerde beklentilere, taleplere dönüştü. Ayıbı, utanmayı bilende kalmamış!  Antep dışında  oturanlar zanneder ki Antepliler her gün baklava, kebap yer. Kahvaltı da beyran, katmer  eksik olmaz.  Yemiş olarak ta fıstık çitletir. Nereden bu saçma fikre kapılmışlardır bilinmez ama artık bilinsin ki son zamlardan sonra Gaziantep’in lezzetleri artık yemelik değil, seyirlik..   CEHALET EN ÖNEMLİ SORUNUMUZ OLDU Bir terörist ile bir cahil arasındaki farkları söyleyin desek; şüphe yoktur ki hiç farkı yoktur. Her ikisi de ülkenin geçmişinin de ,geleceğinin  de önündeki en büyük engellerdir.. Hele birde terör ve cehalet para ile birleşirse…eyvah ki eyvah!! Bilmem kaçıncı yüzyılı yaşayıp, ayda koloniler kurma hayallerinin gölgesinde halen cahilliği zirve yapmış insanların mağara devri kafaları bu devrin en önemli hastalığı olmaktadır. Bilinçli ve hayatından endişe eden bir kesim, korona ile mücadelede elinden geleni yapmaya, hayatını kısıtlamaya devam ede dursun,sosyal medyada  nereden türedikleri belli olmayan bir kitle sayıları azda değil. Bu bir atasözü, aklıma geldi nedense..! 'Bir insan sana eşek derse umursama,iki kişi eşek dese dertlenme ama beş kişi sana eşek derse git kendine bir semer al. GÜNÜN SÖZÜ
 Gerçek kurtuluş ancak cehaletin ortadan kaldırılmasıyla olur. Cehalet kaldırılmadıkça toplum yerinde kalıyor demektir; yerinde duran bir şey ise geriye gidiyor demektir.
 ATATÜRK TEBESSÜM
 Madam Hayganuş'un kocası Agop ölmüş.
Hayganuş çok üzgün. Sevgili kocasının mezarının başında oturmuş ağıt yakıyor.
Komşuları, arkadaşları da elleri önlerinde bu dramatik anı saygı içinde sessizce izliyorlar.
 Hayganuş'un kocası Agop'a yaktığı ağıt herkesin gözlerini yaşartıyor:
‘‘Ah Agop efendi ah... Sen ne güzel, ne alim adam idin...
Fransızca bilir idin...
İngilizce'yi, Alamanca'yı fevkalade konuşur idin...
Sen edebiyattan, fizikten, kimyadan, riyaziyeden çok iyi anlar idin...
Şiir bilem yazar idin...''
 İzleyenler suskunluk içinde bekliyorlar, ama ölçüyü kaçıran Hayganuş'un Agop'a sıraladığı övgüler bir türlü bitmek bilmiyor.
Artık biri dayanamıyor ve patlıyor:
 ‘‘Yahu Madam Hayganuş, amma da büyüttün ha!.. Agop'u hepimiz tanır idik. Rahmetli hiç de dediğin gibi bir adam değil idi.
Mesela, Fransızca filan bilmez idi. Şiir de yazmaz idi. Az biraz okuması, yazması var idi. Hepisi o kadar...''
Madam Hayganuş, komşusunun bu sözlerini duyunca hemen ağlamasını kesmiş ve başını kaldırarak gururlu bir sesle şöyle yanıt vermiş:
‘‘Olsun... Heves eder idi.''
YAZARIN DİĞER YAZILARI