Çocuğa yönelik cinsel saldırıların terör belası ile yarıştığı ülkemizde toplum olarak neredeyse akıl sağlığımızı kaybetmeye başlıyoruz.Tahammül sınırlarımız alarm veriyor artık.
Bu sefer ki tecavüzcü damgası yemek zorunda bırakılan mağdurumuz İstanbul Kadıköy’ deki halk eğitim merkezinde kız öğrencilere voleybol dersi veren 41 yaşında zavallı bir “ERKEK” antrenör.
Yaşları 12-15 arasında değişen, muhakkak ki şortlarla spor yapan edepsiz kızlar, aciz zavallı bir erkek!! vatandaşımızı daha mağdur etti.6-7 aylık bebekten dahi tahrik olan sapık, hastalıklı zihniyetli erkeklerimiz için 12-15 yaşlarındaki spor yapan ahlaksız kızlar savunmasız hocalarını yoldan çıkarmak kim bilir neler yapmamışlardır ki?
Biz ülke olarak zavallı erkekleri tahrik eden ne acımasız örneklere tanıklık etmedik ki?
Takıma girmek için can atanları suistimal etmek ya da teknikleri daha iyi öğrenmek isteyenlerin vücutlarına masaj yapmakla kandırmak bir eğitimci olarak ne zordur kim bilir? Sen o kadar kızın arasında kal ve de nefsine yenik düşme. Öyle ki mağdurumuz bu olaylardan önce de yine bir öğrencisine tacizde bulunduğu iddiası ile göz altına alınıp serbest bırakılmış.Ama bu sefer ne yazık ki içeri alınmış.Ama biliyoruz ki mağdurumuz ahlaksız kızların ağır tahrikleri yüzünden istemediği şeyler yapmak zorunda kalmıştır ve pişmandır.Bir takım elbise, birkaç timsah gözyaşı ile hangi hakimimiz inanmaz ki zavallıcığa?Tahliyesi yakındır.
Merak etmeyin; üzerlerine ölü toprağı serpilmiş duyarsız halkımıza inat bizler bu davaların takipçisiz olacağız..
***
KUMDA KAYBOLMUŞ KAFALARIMIZ!
Ülkemiz güneydoğusunda neler oluyor? Sırp, Alman,İngiliz casusların orada ne işi var?Her gün neden şehit haberleri geliyor? Kendi ülkemizi neden günlerdir teröristlerden koruyamıyoruz? Sınırımızdan giriş yapan bu kadar mülteci sorunu ile nasıl başa çıkacağız? Cinayet, tecavüz olayları neden patlama yaşanıyor? Belinde silahla dolaşan canavarlar aile içi katliamlar yapıyor.Tepkimiz,isyanımız nerede? yahu bize neler oluyor? Etrafımızda yaşananları görmemek için kuma gömdüğümüz kafalarımızı hepten mi kaybettik?
Tacirin biri ticaret için yola çıkar. Kervanın geçeceği yer eşkıyalarla doludur. Kervanın güvenliği için bir kabadayı kiralar. Kabadayı, yiğit, güçlü ve heybetlidir. Yola düşerler. Birkaç gün sonra bir sabah aniden eşkıya çevreler, kıymetler mücevherler ve paraları alırlar. Kabadayı ise tepkisiz kalır. Tacir “ey adam neyi bekliyorsun der? Senin işin bunu engellemek değil midir! Hayret, ne bekliyorsun!” diye bağırır. Kabadayı tepkisiz kalır ve eşkıya her şeyi alıp kaybolurlar. Tacir çok öfkelenir. Kabadayıya senin derdin nedir diye? Bağırır ama adam yine sesiz kalır. Tacir dayanamaz ve tüm adamlarına kabadayıyı iyice dövmelerini emreder. Herkes üzerine yığılır ve dayak atmaya başlarlar. Kabadayı yine tepkisizdir. Herkes tekmeliyorken birden bire bir şey olur. Kabadayı aniden yerden kalkar atına biner ve hızla uzaklaşır. Kimse bu garip harekete anlam veremez. Akşamüstü bakarlar ki kabadayı tüm eşkıyayı iple bağlamış, çalınmış eşyaları da önceden çalınmış başka eşyaların da tümünü getiriyor. Herkes şaşkın izler. Tacir hem şaşkındır hem mutludur ve hem de mahcuptur. Dayanamaz sorar “ iyi adam bu nedir? Niye vaktinde bunu yapmadın? Boş yere bir çuval da dayak yedin” kabadayı bekler ve bir süre sonra cevap verir “ öncesi eşkiyalara boşuna direnmeyeyim nasıl olsa kalabalıklar, bana ne! diye düşündüm .Ama dayak yerken tekmelerden biri damarıma geldi.”
GÜNÜN SÖZÜ
Vatanımda sular akar, başıboş; Herkes, birbirini kakar, başıboş. Bozkırlardan topal bir tren geçer; Çocuk, merkep, öküz bakar, başıboş. Yanmaz da yürekler, güneşe atsan; Bir kibrit, bir orman yakar, başıboş. Tarih, kutuplara kaçmış bir fener, Buz denizlerinde çakar başıboş. Yirmi dokuz harflik sözde aydınlar, Yafta yazar, isim takar, başıboş. Allah’ım sen acı bu saf millete! Akşam yatar, sabah kalkar, başıboş…
N.F.KISAKÜREK
TEBESSÜM
Konfüçyüs"e sordular: "Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız yapacağınız ilk iş ne olurdu?" Büyük filozof, şöyle cevap verdi: "Hiç kuşkusuz, dili gözden geçirmekle işe başlardım. Şöyle ki: Dil kusurlu olursa, sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılmazsa, yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa, töre ve kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk, ne yapacağını, işin nereye varacağını bilmez. İşte bunun içindir ki dil, çok önemlidir!"