-"Yumurtaları ne kadara satıyorsun?"diye sordu." Kendini çok akıllı sanan kadın.Yaşlı adam cevap verdi,-"Tanesi 1 lira hanımefendi" deyince,-"5 liraya 8 yumurta alacağım, yoksa gideceğim. “Yaşlı satıcı şöyle cevap verdi:-"Gel istediğin fiyata al.Belki de bu iyi bir başlangıç olur çünkü bugün tek bir yumurta bile satamadım"Yumurtaları aldı ve kazandığını (!) hissederek çekip gitti.Süslü arabasına bindi ve arkadaşıyla lüks bir restorana gitti.Orada, o ve arkadaşı, istedikleri her şeyi sipariş ettiler.Biraz yediler ve sipariş ettikleri birçok şeyi de yemeden bıraktılar.Sonra hesabı istedi.Fatura ona 150 TL'ye mal oldu.200 TL verdi ve üstü kalsın dedi!Mesele şu ki,Neden her zaman muhtaç olanlardan satın aldığımız zaman güç bizde oluyor?Ve neden biz ihtiyacı olmayan insanlara karşı cömert olduk?Babam, ihtiyacı olmasa bile yüksek fiyatlarla fakir insanlardan basit ürünler satın alırdı.Bazen onlar için gereksiz şeyler alırdı fazladan para öderdi.Bu rol beni endişelendirdi ve ona,-"Neden böyle yapıyorsun.?" diye sormuştumBabam şöyle cevap vermişti :-" Bu, insanların onurunu kırmadan, yapılan yardımdır.
**
Bir zamanlar,havanın aşırı soğuk olduğu bir günde,temiz kalpli bir zat dışarıyı seyrediyormuş. Yoğurtçunun sesini duyup, hanımına “kap getir yoğurt alayım” der. Hanım “yoğurt var. İhtiyacımız yok” deyince, Muhterem de “Bizim ihtiyacımız yok ama yoğurtçunun ihtiyacı var ki bu soğukta sokaktan üçüncü geçişi…” der…Bazı kimseler, başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak, onlara yardımcı olmak için yaratılmıştır. İhtiyaç sahipleri bunlara başvurur. Bunlar için ahrette azap korkusu olmaz.Yaşamınızda; iyi insanlarla,kuldan utanan,acıma hissi olan ve karşısındakinin yerine kendisini koyan kişilerle karşılaşmanız dileği ile...
GÜNÜN SÖZÜHayatınızda merhametli insanlara yer verin…Onlar üzseler bile istemeden üzerler ve gönül almasını çok iyi bilirler.
TEBESSÜM
Şehrin hayırsever vakıflarından birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu. – Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 dolar, ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz? Avukat bir süre düşündü, sonra: – Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi?Görevli utandı: – Şey, hayır. – Peki, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkum olduğunu? Görevli utancından kıpkırmızı kesilmiş bir halde özür dilemeye çalışırken avukat onun sözünü kesti: – Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını? Görevli yerin dibine geçmişti, sadece: – Hayır, hiç bir bilgim yoktu, diye mırıldanabildi. Avukat bir kez daha onun sözünü keserek devam etti: – Pekala, ben onlara zerre miktar para vermezken size niçin vereyim?