?>

DEMOĞRAFİK ÇÖKÜŞ MÜ YAŞIYORUZ?

Fatih Gözüaçık

9 ay önce

Bundan birkaç asır öncesinde nüfus ülkeler için askeri ekonomik sosyal bir güç olarak görülürdü. Nüfusu fazla olan ülkeler dünyaya hükmetme yarışına girerdi. Günümüzde teknolojik gelişmelere bağlı olarak insan gücüne olan ihtiyaç eskisi kadar fazla olmasa da nüfusun nitelik ve niceliği ülkeler için bin yıl öncede önemliydi günümüzde de önemli. Geçtiğimiz günlerde Türkiye İstatistik Kurumu 2023 yılına ait nüfus verilerini açıkladı. Türkiye nüfusu bir önceki yıla göre sadece 92 bin 824 kişi arttı. Birkaç yıl önce yıllık nüfus artışının 1 milyon üzerinde olduğunu düşündüğümüzde nüfusun ne kadar az arttığını görebiliriz. Türkiye’nin yıllık nüfus artış hızı ise Cumhuriyet tarihinde ilk defa %0,1’e geriledi. TÜİK’in açıkladığı verilere daha derinden baktıktan sonra yaşanan durumun nedenleri ve sonuçlarını anlamaya çalışalım. Toplam nüfusun %50,01’ini erkekler %49,09’unu ise kadınlar oluşturdu. İl ve ilçe merkezlerinde yaşayanların oranı %93,4'ten %93’ e geriledi. İstanbul’un nüfusu tarihinde ikinci defa azaldı mega kentin nüfusu 252 bin kişi azalarak 15 milyon 655 bin 924’e geriledi. Ortanca yaş, yeni doğan bebekten en yaşlıya kadar nüfusu oluşturan kişilerin yaşları küçükten büyüğe doğru sıralandığında ortada kalan kişinin yaşıdır.   Türkiye'de 2022 yılında 33,5 olan ortanca yaş, 2023 yılında 34'e yükseldi. Cinsiyete göre incelendiğinde, ortanca yaşın erkeklerde 32,8'den 33,2'ye, kadınlarda ise 34,2'den 34,7'ye yükseldiği görüldü. Ortanca yaş aynı zamanda nüfusun yaş yapısının yorumlanmasında kullanılan önemli göstergelerden biridir. Ortanca yaşın illere göre dağılımına bakıldığında, Sinop'un 42,8 ile en yüksek ortanca yaş değerine sahip olduğu görüldü. Sinop'u, 42,4 ile Giresun ve Kastamonu izledi. Diğer yandan 21,2 ile Şanlıurfa en düşük ortanca yaşa sahip il oldu. Şanlıurfa'yı, 22,7 ile Şırnak ve 24 ile Ağrı takip etti. Çalışma çağı olarak tanımlanan 15-64 yaş grubundaki nüfusun oranı, 2007 yılında %66,5 iken 2023 yılında %68,3 oldu. Diğer yandan çocuk yaş grubu olarak tanımlanan 0-14 yaş grubundaki nüfusun oranı %26,4'ten %21,4'e gerilerken, 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusun oranı ise %7,1'den %10,2'ye yükseldi. Çalışma çağındaki birey başına düşen çocuk ve yaşlı birey sayısını gösteren toplam yaş bağımlılık oranı, 2022 yılında %46,8 iken 2023 yılında %46,3'e düştü. Çalışma çağındaki birey başına düşen çocuk sayısını ifade eden çocuk bağımlılık oranı, %32,3'ten, %31,4'e gerilerken, çalışma çağındaki birey başına düşen yaşlı birey sayısını ölçen yaşlı bağımlılık oranı ise %14,5'ten %15'e yükseldi. Diğer bir ifadeyle, Türkiye'de 2023 yılında, çalışma çağındaki her 100 kişi, 31,4 çocuğa ve 15 yaşlıya bakmaktadır. Peki biz bu verileri nasıl okumalıyız? Nüfusumuz hızla yaşlanıyor 65 üzeri yaşın toplam nüfusa oranı 2007 yılında %7,1’iken 2023’te %10,2’ye yükselmiştir. Bu oranın ilerleyen yıllarda dahada artacağı malum. Doğum oranlarının ise baya azaldığını görmekteyiz. Çocuk nüfus oranı 15 yılda %26’dan %21’e düşmüştür. Son yıllarda doğum oranlarındaki bu azalmanın özellikle 2019 sonrasında tavan yaptığını görmekteyiz. Bu durum yaşanan ekonomik kriz nedeniyle evliliklerin azalması evlenen çiftlerin ise ev geçindirme derdinden çocuk sahibi olmamayı tercih etmesinin etkili olduğunu düşünüyorum. Yaşlı nüfusun artması ülkemizde iş gücü problemini doğururken yaşlı nüfusun artması beraberinde emekli nüfusunda artması anlamına geliyor. Bu durum zaten kötü durumda olan sosyal güvenlik sisteminin çökmesine neden olabilir. Türkiye 2010’lu yıllardan itibaren nüfus artış hızını yükseltici politikalar izlemektedir. Fakat görünen o ki evlenenlere yapılan yardımlar yetersiz kalmaktadır. TÜİK’in açıklamalarına baktığımızda Şehir merkezlerinde yaşayanların oranlarının da arttığını görüyoruz. Bu durumun yaşanmasında yaşanan deprem ve ekonomik krizin etkili olduğu u düşünmekteyim. Artık büyük şehirlerde asgari ücretle yaşamak neredeyse imkânsız. Bu nedenle insanlar kırsala göç etmeye başladı. Büyük bir demografik değişim yaşıyoruz bu değişimin etkilerini ilerleyen yıllarda daha derinden hissedeceğimiz kesin. Bu durumu tersine dönüştüren, nüfusun niceliğini sürdürülebilir seviyede tutarken biryandan da niteliğine önem veren ve bu durumun gerçekleşmesi yönünde adımları daha güçlü atan bir iradeye mecburuz. Yoksa ilerleyen yıllarda sokakta oyun oynayan çocukları daha az göreceğiz. Hızla yaşlanıyoruz…
YAZARIN DİĞER YAZILARI