Bir tencere suyu kaynattığımızda tencerenin kapağındaki salınamları düşünelim.Aynen bunun gibi yer kabuğu yani litosfer dedğimiz büyük kara parçaları okyanusun üzerinde yüzen bir gemi gibi mağmanın üzerinde hareket etmektedir.Yerin derinliklerinde muazzam bir enerji vardır dünyanın merkezinde sıcaklık 5000 dereceye ulaşabilmektedir.Burda sıcak lavlar litosfere doğru yükselmekte ve litosfere baskı uygulamaktadır.Bunun sonucu litosferde kırılmalar oluşmakta depremler meydana gelmektedir.Dünyada’ki önemli deprem kuşakları Pasifik ateş çemberi dediğimiz en yıkıcı depremlerin yaşandığı Japonya,Şili,Filipiler,Endonezya gibi ülkelerin yer aldığı kuşaktır.Diğer önemli deprem kuşağı ise Türkiye’yi de içine alan Avrupa’dan Hindistan’a kadar uzanan Alp Himalaya deprem kuşağıdır.Gelelim ülkemize: Türkiye’nin tamamı deprem bölgesidir.Türkiye’de 3 ana deprem kuşağı vardır.Kuzey Anadolu fay hattı Bitlis Çanakkale boyunca uzanan en yıkcı depremlerin yaşandığı deprem kuşağıdır.27 Aralaık 1939 yılıda oluşan 33 bin hayata mal olan 7.9 şiddetindeki Erzincan depremi,17 Ağustos 1999 da Gölcük’te oluşan 17 bin insanımızı kaybettğimiz Marmara depremi,yine aynı yıl bir üniversite öğrencisi olarak deprem anında bulunduğum Bolu ve Düzce’de 2 binden fazla hayata mal olan 7.2 şiddetindeki Düzce depremi bu fay hattı üzerindeki önemli depremlerdendir. İkinci önemli deprem kuşağı Batı anadolu fay hattıdır 1970 Gediz depremi (7.2),1995 Afon Dinar depremi (6.1),2011 Kütahya Simav depremi (6.8) bu fay hattı üzerinde oluşan bazı önemli depremlerdir. Türkiye Deprem Tehlike Haritası
Diğer büyük fay hattı Hatay,K.Maraş,Adıyaman,Malatya,Elazığ,Bingöl boyunca uzanan doğu anadolu fay hattıdır.Gaziantep’in Islahiye ve Nurdağı ilçeleri deprem riski en fazla olan yerlerdir.Doğu anadolu fay hattı üzerinde uzun zamandır bir enerji birikimi vardır.Özellikle Türkoğlu-Gölbaşı arasında bir deprem olması güçlü bir ihtimaldir.Burda yaşanacak olası bir depremden Gaziantep’te güçlü şekilde etkilenecektir.Peki biz ülke olarak Gaziantep olarak depremlere hazırlıklımıyız? 2020 yılında Elazığ Sivrice ve İzmir’de oluşan depremler Türkiyenin deprem gerçeğini birkez daha gözler önüne serdi. Gölcük depremi, Düzce depremi, Van depremi ve daha niceleri…Ülkemizde bu depremden binlerce insanın hayatını kaybetmesine rağmen okadar acılar yaşamamıza rağmen depremden yeteri kadar ders çıkarmadığımız görülmektedir.Belki de depremin bize hiç uğramayacağını düşünüyoruz umulmadık anda deprem aniden kapımızı çalacaktır ama bugün ama yarın.Benim başıma 21 yıl önce geldi yine gelebilir.Hani birisine sinirleniriz kızarız ama bişey söylemeyiz zamanla içimize ata ata o sinir o kadar büyür ki ya ağlarız ya birşeyleri kırarız ya da bağırarak içimizdeki siniri enerjiyi boşaltıp rahatlarız.Benzetmekte hata olmasın yerin içinde de okdar büyük bir enerji var ki bu enerji bir şekilde fay hatları ile depremlerle açığa çıkacaktır er ya da geç.Düdüklü tencerenin havasını almadığımızda yaşanacakları düşünelim. Biz depremleri önleyemeyeceğimize göre yapmamız gereken her an deprem olacakmış gibi hazırlıklı olmak,fay hatları üzerine yerleşmemek,deprem konusunda bilinçlenmek,çocuklarımızı bilinçlendirmek,binalarımızı sağlam yapmak,dikey yerine yatay mimariye ağırlık vermek ve belkide en önemlisi doğa bilimlerine coğrafya ya gereken önemi vermek zorundayız.Deprem ve diğer afetler okullarımızda sadece bir ünitenin içinde birkaç sayfa ile geçiştirilmeyecek kadar önemlidir.Okullarımızda Afetler Coğrafyası dersi adında bir ders gelmek zorundadır.Doğu anadolu fay hattı uzun zamandır uykuda unutmayalım birgün uyanacak ama bugün ama yarın hazırlıkı olalım…