?>
EĞİTİM SINAVA DEĞİL HAYATA HAZIRLIKTIR!
Eğitim sistemimizde değişim kaçınılmaz hale geldi. Bilgiyi dört duvar arasına sıkıştıran, sınav odaklı,
geleneksel eğitim sistemimizden çağın gereksinimlerine uygun, öğrencilerin sosyal ve psikomotor
becerilerini ön plana çıkaran, çağdaş eğitim sistemine geçmenin zamanı geldi de geçiyor bile! Bu günkü
yazımda eğitim sisteminde görülen aksaklıklar üzerinde duracağım.
. Eğitim üç saç ayağından birisi olan öğretmenlerin mesleki gelişimi ve özlük haklarının yetersiz
olduğunu düşünüyorum. Öğretmenlik meslek kanunundaki eksiklikler giderilmeli uzman ve baş öğretmenlik
gibi unvanlar kaldırılmalıdır. Çocuğunuzu ilkokula yazdırdığınızı düşünün birçok veli çocuğunu uzman
öğretmene vermek isteyecektir. Bu durumun uzman olmayan öğretmenler üzerinde nasıl bir duygu ve etli
oluşturur düşünün. Hem uzmanlık sadece yılla alınacak bir durum değildir.
. Ağır müfredat; Sayın bakan müfredatın sadeleşeceğini ve bunun kamuoyu ile açıklanacağını
söylemesinin üzerinden aylar geçse de yeni müfredat hala açıklanmadı. Mevcut müfredat ise çocukların
akademik kişisel ve sosyal gelişimi için uygun değil. Düşünün gelişmiş OECD ülkelerinde liselerde gösterilen
matematik konularını biz orta okulda çocuğun üzerinde yüklüyoruz. Yine üniversitelerde okutulması
gereken konular liselerde okutuluyor.
. Sınav odaklı eğitim sistemi; Bizde maalesef derslerin önemi sınavlardaki soru sayıları ile ölçülmekte bir
dersten ulusal sınavlarda çok soru çıkıyorsa o ders önemli eğer soru çıkmıyorsa önemsizmiş gibi bir durum
ortaya çıkıyor ki bu çok yanlış bir durum. Sanat ve spor derslerinden soru çıkmaması o derslerin önemsiz
olduğunu göstermez. Bir diğer konu ise öğrencilerin uzun yıllarda edindiği bilgilerinin bir iki saatlik bir
sınavla ölçülmesi. Belki yıl içerisinde yapılacak sınavlar üniversiteye girişte kullanılabilir.
. Öğretmen arz talep durumu; Her ile bir üniversite sloganı ile üniversite olmayan ilimiz kalmadı. 20-25 yıl
önce yüksek netlerle girilen öğretmenlik bölümlerine günümüzde bir iki netle girilir duruma gelindi. Bu
durum öğretmen kalitesinin düşmesine neden oldu. Düşünün ben liseden mezun olduğumda 1996 yılında
sıra arkadaşım Tıp Fakültesini kazanacak durumdayken çok yüksek netlerle matematik bölümünü
kazanmıştı yani matematik bölümü tıp ile yarışır durumdaydı. Şimdi ise birkaç matematik neti ile matematik
bölümü kazanılmakta. Bu durum akademik olarak yetersiz öğretmenlerin yetişmesine neden olurken
öğrencilerinden yetersizliğine neden olmaktadır.
. Kalabalık sınıflar; 2024 yılına geldik hala birçok okullarda 40 kişilik sınıflar mevcut. Bu kadar kalabalık bir
sınıfta eğitim öğretim faaliyetlerinin sağlıklı şekilde yapılması çok zor. Sınıfların kalabalık olması özellikle
sınıf öğretmenlerinin işlerini çok zorlaştırırken öğrenciler üzerinde de olumsuz etki oluşturmaktadır. Eğitim
birinci önceliğimizse geleceğimizin teminatı çocuklarımızın mevcudu daha az olan sınıflarda eğitim
görmesini sağlamalıyız.
. Özel okulların durumu; Eğitim sistemimizin saç ayaklarından biriside özel okullardır. Gelin görün ki bu
okullarda öğretmenlerin ekseriyeti asgari ücret düzeyinde bir maaşla görev yapmaktadır. Özel okullarda
görev yapan öğretmenlerin özlük haklarının acilen düzenlenmesi ve bu öğretmenlerin statüde kamu
öğretmenleri ile eşitlenmesi gerekmektedir.
. Hayalet okullar; Özel Öğretim Kurumlarının sayılarının artması ile son zamanlarda hayalet okul denilen
bir kavram ortaya çıktı. Öğrenci e okul sistemine kayıtlı ama hiç okula gitmeden mezun oluyor öğrenci
yerine yazılıları dolduruluyor tabi ki hepsi 100. Bunun karşılığında hayalet okul sahibi öğrenciden hiçte
azımsanmayacak bir ücret alıyor. Bu durum eğitimin temeline atılan bir dinamittir.
Sözün özü eğitim sistemimizde sorunlar dağ gibi. Popülizmden uzak, liyakati ön palana alan, öğrencinin
ilgi ve yetenekleri keşfeden, teorik değil pratik, sınav odaklı değil yaşam odaklı olan bir eğitim sistemine
geçmek hepimizin geleceği için elzemdir.
YAZARIN DİĞER YAZILARI