1856 yılında Avustralya’da inşaatta çalışan işçilerin ağır çalışma koşullarını protesto etmek için yaptığı yürüyüş aslında bazı şeylerinde değişeceğinin habercisiydi. Bundan tam 30 yıl sonra 1 Mayıs 1886 yılında ise ABD’de İşçi Sendikaları Konfederasyonunun öncülüğünde işçiler haftada 6 gün günde 12 saat çalışma koşullarına karşı iş bırakma eylemi yaptılar. Yapılan gösterilere yaklaşık 500 bin işçi katıldı ki bu o zamanın nüfusu ve şartlarını düşündüğümüzde muazzam bir kalabalıktı. İşçilerin başlattığı bu hareket adeta bir dip dalga etkisi ile tüm dünyaya yayılmaya başladı. Ülkeler birer birer çalışma saatlerini 8 saate düşürmeye başladılar. 1889 yılında ise 1 Mayıs tüm dünyada ‘’Birlik mücadele ve dayanışma günü’’ olarak kutlanmaya başladı. 1 Mayıs tüm emekçilerin günü bugünkü yazımda eğitim emekçilerinin yaşadığı sorunlardan bahsedeceğim. Özel sektörde okullarda, kurs merkezlerinde ve benzeri kurumlarda yüzbinlerce öğretmen ağır çalışma koşulları altında güvencesiz bir şekilde çalıyor yıllardır. Birçok öğretmen hukuka aykırı bir şekilde asgari ücretin altında maaş alıyor. Bazı kurumlarda öğretmene maaşının asgari ücret kadar olan kısmı yatarken ne acıdır ki öğretmen üzerini işverene teslim ediyor. İşin ilginç tarafı ise bu tarz kurumlar üzerinde yeterli denetimin olmaması. Sorunlar sadece ekonomik te değil; Bazı okullarda öğretmenlerin evlilik ve çocuk sahibi olmalarına dahi müdahale edilmektedir. Öğretmenlerle sözleşme imzalama döneminde çocuk sahibi olmayı düşünüp düşünmedikleri sorulmakta ve çocuk sahibi olmayı düşünenlerle sözleşme imzalanmamaktadır. Okullarda okutulan resmi ders programı ise hiçbir zaman resmî programla uyuşmamaktadır. Özel öğretim kurumları yönetmeliğine göre özel okullarda çalışan öğretmenler haftada 20 saat maaş karşılığı 20 saat ise ek ders ücretli derse girebilir. Yani bir öğretmenin gireceği maksimum ders saati 20+20= 40 saattir. Gelin görün ki bu kurula uyan kurum yok denecek kadar az en azından ben böyle bir kuruma şahit olmadım. Okullarda girilen ek derslerin, yapılan fazla mesailerin, tutulan nöbetlerin ücretleri ödenmemektedir. Zincir okullara sahip bazı kurumlarda öğretmenlere yönetim merkezinden gelen tweetleri mutlaka beğenmesi ve reteweet yapması yolunda baskı yapılmaktadır. Bazı kurumlar öğretmenlere sözleşme imzalamadan önce kanuna aykırı şekilde senet imzalatılmakta, bununla öğretmenin dönem ortasında işten ayrılması önlenmek istemektedir. Bazı kurumlar Agi (Asgari geçim indirimi) kaldırıldıktan sonra asgari ücrete kadar devlete ödedikleri verginin bir kısmını öğretmene zam diye öderken bazı kurumlar bunu dahi yapmamaktadır. Öğretmenlere mobing uygulanmakta öğretmenlere ters düştüklerinde kod 29 ile işine son verileceği tehdidi yapılmaktadır. Bazı okullar öğretmeni satış sorumlusu gibi alışveriş merkezlerinde broşür dağıtmaya zorlamaktadır. Öğretmenlerin sendika ve dernek gibi sivil toplum örgütlerine üye olmaları istenmemekte iş başvurularında üye olunan sivil toplum örgütleri, dernek ve sendikalar sorulmaktadır. Bazı kurumlar resmî tatillerde de öğretmenlerini çalıştırmakta ve bunun fazla mesaisini ödememektedir. Öğretmen toplantıları, veli toplantıları mesai saatleri dışında yapılmakta geç saatlere kadar sürmekte bunun içinde ek bir ücret ödenmemektedir. Anlayamadığım bir konu da bazı okullarda öğretmen diplomalarının sebebini bilmediğimiz şekilde kurumda tutulması ve öğretmenlere verilmemesidir. Kurumlar yasal olarak öğretmenlerle yaptıkları sözleşmenin bir nüshasını öğretmene vermek zorunda oldukları halde bunu yapan kurum yok denecek kadar az. Öğretmenle bir sonraki yıl anlaşmayacak olan kurumlar bunu öğretmene son dakika da söyleyerek öğretmenin mağdur olmasına neden olmaktadırlar. Geçtiğimiz aylarda Öğretmenlik Meslek Kanunu çıkarılsa da bu kanunda özel sektörde çalışan eğitim emekçileri ile ilgili bir düzenleme yapılmamıştır. Okullarla ilgili ivedilikle yeni düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Öğretmenlerin birçoğu ayın sonunu nasıl getireceğiz diye düşünmekte ek işlerde çalışarak ailesinin geçimini sağlamaya çalışmaktadırlar. 1 Mayıs süslü sözlerin söylendiği gün değil, işçi sınıfının varlığının hatırlandığı bir gün olmalıdır. Artık öğretmenler örgütlenmeye başladı bu anlamda Dernekler ve Sendikalar kuruldu. İlk kez bu 1 Mayıs’ta özel sektör öğretmenleri sokaklarda 1 Mayıs’ı kutladılar seslerini duyurmaya çalıştılar. Bu bile önemli bir gelişme artık öğretmenler yalnız değil uyuyan dev uyandı 1 avuç insan nasıl dünyanın düzenini değiştirdiyse öğretmenlerde bu gidişe dur demeye artık yeter demeye başladılar. Umarım her şey istedikleri gibi olur. Yaşasın 1 Mayıs, var olsun emeğinin sömürülmesine karşı dimdik ayakta duran öğretmenler…