?>

GERÇEKLER HAYALLERLE BAŞLAR TOGG YOLLARDA!

Fatih Gözüaçık

2 yıl önce

Cumartesi günü Cumhuriyetimizin 99.yılını tüm Türkiye’de coşkuyla kutladık. Gelecek yıl 100. yılını kutlayacağız. Cumhuriyetten günümüze Türkiye ne zaman kalkınma hamleleri başlatsa her zaman bir engelle karşılaşmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında büyük önde Atatürk’ün destek ve çabalarıyla Nuri Demirağ öncülüğünde uçak fabrikası dahi kurulsa da. Sonrası malumunuz fabrika kapatılmıştı. Yine Türkiye’nin ilk otomobili Devrim’in akıbetini hatırlayalım. Gelin geçmişten günümüze Türkiye’nin otomobil üretim aşamalarına bakalım. II Dünya Savaşı sonrasında Türkiye’nin Sovyet Rusya ile yakınlaşma ihtimaline karşı ABD tarafından Türkiye’ye destekler verilmiştir. ABD’nin Avrupa ile Türkiye’ye yardımda bulunduğu Truman Doktrini ve Marshall Planı bu destekler arasındadır. Aslında ABD’nin Türkiye’ye destek vermesi Türkiye’yi sevmesinden değildi. Ünlü Ozan Mahzuni Şerif ne demişti hatırlayalım. ’’kan döktürür silah satar Amerika Katil’’ Aynen bu söz gibi ABD bize yol yaptırdı araç sattı. Terörü başımıza bela etti silah sattı. Çünkü ABD’nin Orta doğudaki emellerini gerçekleştirmek için Türkiye’nin jeopolitik konumu çok önemliydi. Marshall Planı ve Truman doktrininin ön koşullarından biri Türkiye’de kara yollarının geliştirilmesiydi. Bu durum Türkiye’de Amerikan menşeli otomobil ve otobüs sayısını artırdı. Yani ABD bize yol yapımı için para verdi ama araç sattı para kazandı. Ancak zamanla bu araçların yedek parça masrafları döviz stoklarında ciddi bir kayba yol açtı. Böylece tamamen yerli bir otomobil düşüncesi böyle bir dönemde ortaya çıktı. 27 Mayıs askerî darbesinin ardından cumhurbaşkanlığı makamına gelen Cemal Gürsel’in direktifleriyle ordunun binek araç ihtiyacını karşılayacak bir otomobil tipinin geliştirilmesi görevi Eskişehir Devlet Demir Yolları Fabrikalarına verildi. Bu iş için 1 milyon 400 bin TL ödenek ayrıldı ve Devrim adı verilen 4 otomobilin 29 Ekim törenlerine yetiştirilmesi istendi. Mühendislerin ve işçilerin otomobilleri yetiştirmek için 129 günü vardı. 16 Haziran 1961 günü yapılan toplantıda, Eskişehir Demir Yolu Fabrikalarında kullanılmayan bir dökümhane çalışma yeri olarak belirlendi. Farklı tipten otomobil yapılarının incelenerek üretilecek otomobilin özelliklerinin belirlenmesine karar verildi. Vakit kaybetmeden çalışmalara başlandı. Kapının üzerine devasa rakamlarla kalan gün sayısını gösteren bir levha asıldı. Üzerindeki gün sayısının her gün bir azaltıldığı bu levha projenin sonuna kadar orada kaldı. Projede görev alan mühendisler proje boyunca hafta sonları da dâhil her gün en az on ikişer saat çalıştılar, gerektiğinde bazı geceler sökülmüş bir otomobil sedirinin üzerinde birkaç saat uyku ile işbaşında kalmaktan kaçınmadılar. Nihayet ekim ortalarında Devrim otomobillerinden ilki kullanıma hazır hâle geldi. Bir yandan bu ilk otomobilin yol tecrübeleri sürdürülürken bir yandan da cumhurbaşkanına sunulmak üzere ikinci otomobilin yetiştirilmesine çalışılıyordu. 

Dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, beyaz olarak üretilen birinciye değil, benzin konulmamış siyah renkli ikinci Devrim otomobiline bindi. Araba çalıştırıldı. Ancak birkaç metre gittikten sonra durdu. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in “Ne oluyor?” sorusuna Cumhurbaşkanım, benzin bitti cevabı verildi. Cumhurbaşkanı’ndan özür dilenerek 1 numaralı Devrim’e geçmesi rica edildi. Bunun üzerine Cemal Gürsel Anıtkabir’e bu otomobille gitti. İnerken tarihe geçen o ünlü “Batı kafasıyla otomobil yaptınız ama Doğu kafasıyla benzin ikmalini unuttunuz.” sözlerini söyledi. Gerçekte Devrim bir başarı ve mucize hikâyesiydi ama dönemin politik ve rant atmosferinin acımasız mücadelesi içinde kayboldu hatta ters propaganda aracı olarak kullanıldı. Ertesi gün yayımlanan tüm gazeteler söz birliği etmişçesine “Devrim yolda kaldı.”, “Devrim’in benzini bitti.”, “Devrim yürümedi.”, “Devrim ancak 200 metre yürüdü.” başlıklarıyla çıktı. Oysa 2 numaralı Devrim, aynı gün Hipodrom’ da ki geçit törenine katılmıştı. Devrim’in bu seyrinden de Cemal Gürsel’in Anıtkabir’e bir başka Devrim otomobili ile gitmesinden de söz eden olmadı. Haber, yorum ve fıkralarda yalnızca harcanan onca paranın boşa gittiği ifade ediliyordu. Böylece Devrim arabası defteri kapanmış oldu. Onu üretenler bu olup bitenler karşısında şaşkın ve bir o kadar da kırgındılar.
     

O günlerden bu günlere Türkiye’de çok şey değişti. Artık kendi silahlarımızı yerli ve milli imkanlarla üretir olduk. Hatta SİHA ve İHA üretiminde dünyanın ilk üç ülkesi arasına girdik. Yine geçtiğimiz haftalarda Türkiye’nin ilk orta menzilli seyir füzesi tayfunun deneme atışları başarı ile yapıldı. Ve son olarak 29 ekimde Cumhuriyetin 99. Kuruluş yılında %51yerli imkânlarla yapılan otomobil TOGG banttan indirildi. Mart ayında yollarda olacak. Otomotiv sektörü ülkelerin gelişiminde önemli bir katma değer oluşturmaktadır. Almanya’nın otomobil ihracatından kazancı Türkiye’nin toplam ihracatından daha fazla olduğunu düşündüğümüzde yerli otomobil üretiminin ve ihracatının ne kadar önemli olduğunu görürüz. İleri teknoloji ile üretilen bu akılı aracın ileride ihraç edilmesiyle cari açığın bir miktar azalacağı kesin. Belki de Türkiye için en önemlisi TOGG ile Türkiye’nin dünyada büyük bir prestij kazanması oldu. Devamının farklı sektörlerde de gelmesi dileğiyle. Yolun açık olsun TOGG tekerine taş değmesin…

YAZARIN DİĞER YAZILARI