?>

İÇİ DOLU, İÇERİĞİ BOŞ KARNELER!

Merve Tanrıöver

8 yıl önce

“Sıfırcı Mito” lakaplı matematik öğretmenimiz vardı.Kendisinden, on üzerinden beş, altı almak bir marifetti.Matematiği değil öğretmek adeta kafamıza kazırdı.Dört işlemde takılanı ağzıyla kuş tutsa geçirmezdi.Çarpım tablosuna hızla cevap verilmesi olmazsa olmazıydı.Şimdinin takdirlik öğrencileri ezberci sistem dışında bir soruda şapşırıp kalırken, bizler üç dört çeşit çözüm metoduyla olayı bitirebiliyorduk.Halen de öyle..

“On Allah’ın, dokuz peygamberin, sekiz benim gerisi sizin” diyen Türkçe öğretmenimiz muhteşem Ayşe Bartın. Güzel konuşma,temel dilbilgisi, olmazsa olmaz noktalama işaretleri.Kompozisyon dersinde bir edebiyatçı ustalığında yazılan makaleler.. İstiklal Marşımızın on kıtasını değil ezberlemek adeta içtik. Ve okunmadık klasik ve dünya eseri bırakmadık .Nur içinde yatın asil hocam.

Coğrafya da Türkiye haritasını çizemeyen, bölgelerini düzgün ayıramayan, şehirlerin yerlerini gösteremeyen, madenlerini dağlarını ovalarını bir çırpıda çizemeyen sittin senede uğraşsa sınıf geçemezdi.Zamanın Maliye Bakanının oğlu da torpil mekanizması işletemeden bütünlemelerde sürünmüştü.(o zamanki siyasetçilerin kalitesine bakın.Birde şimdikilerin haline.Bugün olsa o öğretmen sürüm sürüm sürülürdü). Sonrası ise ülkesini karış karış tanıyan bir nesil..

Tarih hocalarımız tam bir vatan severlerdi. Gençliğe hitabe ve Nutuk anlamlarıyla ruhumuza işlenirken tarihi öğrenmek hiç bu kadar anlamlı ve keyifli olmamıştı.Fatih’in, Kanuni’nin fetihleriyle gururlanıp, Atamızın İstiklal Savaşı başarılarıyla göğsümüzü kabartırdık.Şimdikilerin bilmediği milli bayramlarımız gurur günlerimizdi..

Bizim dönemlerimiz de teşekkür, takdir alabilen çok azdı.Hatta neredeyse hayal idi. Ama beynimize,ruhumuza ilmek ilmek işlenen bilgilerle bizler gerçek takdirlerimizi teşekkürlerimizi hayata atıldığımızda aldık.Almaya da devam ediyoruz.

İçi,içeriği boşaltılmış eğitim sistemimiz yüzünden, harita da başkentin yerini bile gösteremeyen, değil kompozisyon basit dilekçe dahi yazamayan, kullandığı kelime sayısı iki yüzü geçmeyen, okuma ve düşünme özürlü, geçmişini ve geleceğini umursamayan bol takdirli teşekkürlü neslimize üzülerek bakıyoruz.

 

GÜNÜN SÖZÜ

Bir ülkenin geleceği, o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır.

Albert Einstein

 

TEBESSÜM

Baba, ortaokul üçüncü sınıfa giden oğlunun elinde karneyle salona girdiğini görür. "Allah Allah, dönem ne çabuk bitmiş..." diye düşünür ve oğluna seslenir:

-"Getir bakayım şu karneyi!"

-"Al baba..."

Adam karneye bir bakar ki, beden eğitimi ve resim dışındaki tüm dersler zayıf.

-"Bir dediğini iki etmiyoruz, bilgisayar dedin, bilgisayar aldık, İngilizce kursu dedin İngilizce kursuna gönderdik.Gitar kursu, müzik aletleri, ne istersen yapıyoruz. Kız arkadaş uğruna harcadığın çiçek parasının haddi hesabı yok. Ne bu notların hali, rezil şey!"

-"Baba... O benim karnem değil ki, senin kitaplarını karıştırıyordum, birinin arasında senin karnelerinden birini bulmuştum..."

YAZARIN DİĞER YAZILARI