Salgın nedeniyle 17 günlük evlere kapanma süresine az kaldı.Birkaç gün sonra hepimiz evlerdeyiz.Yazlıkları olanlar bu süreyi deniz kenarında geçirmek için hazırlıklara başlarken evde oturacakların en büyük eğlencesi yine tv’ler olacaktır.Bu süreçte kanalın çok kalitenin sıfır olduğu yayınlar umarım bozuk olan kafaları iyice berbat etmezler.
Böbrek nakil ameliyatımdan sonra ziyarete geldiğinde;
-“Sen niye hala iyileşmedin ki? Seninkisi çok kolay bir operasyonmuş.Ameliyattan hemen sonra şıp diye iyileşip normale dönebiliyormuşsun”
-Sen nereden biliyorsun teyzecim.Tıp eğitimimi aldın.
-Hayır.Televizyonda ki doktorlar dizisinde gördüm!!!!
Evet başarılı bir yazarın hastaları ile olan seansları bir bir TV ekranlarında dizileştirilerek insanlara sunuluyor. Hangi kanalı açsanız bir kitabını dizi olarak görebiliyorsunuz.Ne hayatlar ne dramlar varmış..diyerek biraz da şükür eda etmemize de vesile oluyor.Ama bu gidişle daha çok izlemeye devam , hepimiz birer uzman psikiyatrist yada psikolog edasıyla konuşmaya başyacağız, dersek abartı olmaz.
Temizliğe olan düşkünlüğünü Masumlar Apartmanındaki obsesif karakterlerle bütünleştiren Ayşe Teyzenin komşusu bilmiş bilmiş teşhisliyor; “Ben biliyordum bizim komşunun titizliğ obisediyef diye bir hastalıkmış..”Bizim oğlan babası para vermeyince ara ara dellenirdi ya.Meğer o çocuk gereksiz değil,akıl hastaymış.
Televizyondaki doktordan öğrendim…
Bizde kaçanı kovalayan gündüz kuşak programları,herkesleri tıpçı yapan doktor programları,birer uzmana dönüştüğümüz çevremizdeki her akıllının bir deli yanı olduğunu sandığımız tuhaf diziler..Ha her biri ağır abi silah kaçakçılığı gibi masum gelir kaynakları olan mafya dizilerini de unutmayalım.Rabbim evde geçecek karantina günlerimiz kolay geçirsin,aklımızı saklasın inşallah!
GÜNÜN SÖZÜ
Basit bir insan zamanını nasıl öldüreceğini, değerli bir insan zamanını nasıl kazanacağını düşünür.
TEBESSÜM
Temel bilim adamı iken bir arkeoloji araştırmaları konferansına davet edilir.Amerikalılar anlatmaya başlar;-“Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 25 metre aşağı indik ve telefon kabloları bulduk. Öyleyse bizim atalarımız asırlar önce telefon kullanmışlardır.Sıra Türkiye’ye gelir ve Temel başlar anlatmaya;-Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 50 metre aşağı indik ama bir şey bulamadık. Öyleyse atalarımız telsiz telefon kullanmışlardır.**Amerikalılar Japonya’daki fabrikaları gezerlerken sonunda Toyota’nın fabrikasına gelirler.Bir bakarlar ki fabrikada kafesler var ve içlerinde bir sürü kedi.Merak edip sorarlar.Japonlar der ki:-“Biz bu kedileri arabaların izolasyon testi için kullanıyoruz. Şu şekilde. Önce bitmiş arabanın içine bir kediyi koyarız. Sonra arabanın camlarını kapılarını her tarafını kapatırız. Odaya öldürücü gaz doldururuz. Sabaha kadar bekleriz. Eğer arabadaki kedi yaşıyorsa arabanın izolasyonu iyidir. Eğer öldüyse arabayı bir daha gözden geçiririz.”Amerikalılar buna hayran kalmışlar. Sonra bu Amerikalılar Türkiye’ye giderler. Bizim TOFAŞ fabrikasına girerler. Bakarlar orada da kediler var. Tabi şaşırırlar. Ulan derler Türkler bile bu tekniği kullanıyorlar biz bilmiyoruz ya, derler.Sonra, yine de bir soralım nasıl kullandıklarını derler.Ve sorarlar. Bizimkiler açıklar:-“Abi ilk önce kediyi bitmiş arabanın içine koyarız. Sonra arabanın camlarını kapılarını kapatırız. Sabaha kadar bekleriz. Eğer sabah bakınca kedi hala orada ise izolasyon iyidir. Eğer kedi kaçtıysa arabayı tekrar gözden geçiririz,” derler”