?>

İnsanlık İçin Kırmızı Alarm

Fatih Gözüaçık

3 yıl önce

Bugünde kadar küresel ısınma ve küresel iklim değişikliğinin gerçekten olmadığını savunan bazı bilim insanları olmuştu. Birleşmiş milletlerin insanlık için dönüm noktası olarak adlandırılan son çalışmasında küresel ısınma ve iklim değişikliklerinin gerçek olduğu ve ilerleyen yıllarda insanlığı bekleyen en büyük tehlike olduğu bilimsel olarak da kanıtlandı. Eğer önlem alınmazsa sera gazlarındaki artışın artarak devem edeceği ve dünyayı gelecekte daha sıcak günlerin bekleyeceği yadsınamaz bir gerçek. Atmosferin birleşiminde doğal olarak bulunan karbon gazı güneşten yere çarpıp yansıyan ışınların bir kısmını tutarak dünyanın ısınmasını sağlamaktadır. İnsanlar tarafından kömür, petrol, doğalgaz gibi fosil yakıtların aşırı kullanımı sonucu atmosferdeki karbon miktarı kayda değer şekilde artmıştır. Bu artış dünyanın daha fazla ısınmasına neden olmuştur. Sanayi devriminden günümüze kadar dünya sıcaklıkları ortalama 1,5 derece artmıştır. Bu durum dünyanın bazı yerlerinde, yağışta dengesizlikler, ekstrem sıcaklıklar, şiddetli rüzgarlar, orman yangınları sel ve taşkınların sıklık ve şiddetinde artış yaşanmasına neden olmuştur. Artık dünya eski dünya değil bu yıl temmuz ayında son 141 yılın en sıcak temmuz ayı yaşandı. Deniz seviyesindeki yükselme son 50 yılda nerdeyse üç kart arttı, buzullarda büyük oranda erime meydana geldi.

Birleşmiş Milletlerin raporuna göre; Sıcaklıklar 2040 yılına kadar 1850-1900 seviyelerinin 1,5 °C'nin üzerine çıkacak. Kuzey Kutbu'nun 2050'den önce en az bir kez Eylül ayında neredeyse buzsuz olacak. 1,5 °C 'lik ısınmada bile "tarihsel kayıtlarda benzeri olmayan" bazı aşırı iklim olayları artan bir şekilde meydana gelecek. Yakın geçmişte yüzyılda bir kez meydana gelen aşırı deniz seviyesi olaylarının 2100 yılına kadar gelgit ölçüm konumlarının yarısından fazlasında en az yılda bir kez meydana gelecek. Birçok bölgede yangın havalarında artış olacak. Deniz seviyesinde yaklaşık 2 metrelik bir atış gerçekleşecek.

Küresel iklim değişikliği artık dünyanın önündeki en büyük tehlike. Bu durumun yansımaları maalesef ülkemizde de görülmeye başladı son 20 gündür güney kıyılarımızda orman yangınları kuzeyde ise sel felaketi ile boğuşuyoruz. Bu tür afetlerin sayısının ve sıklığının artacağı kesin. Artık ülkemizde yaz ayları daha sıcak geçecek bazı yerlere birkaç ayda düşmesi gereken yağış birkaç günde yağabilecek, seller ve orman yangınlarında artışlar olacak, hatta bir senaryoya göre 2050 yılına geldiğimizde İstanbul’da yaz sıcaklık ortalamalarının 38 dereceye çıkacağı düşünülmekte, Asada, Mersin, Gaziantep, Şanlıurfa gibi güney illerimizde ne kadar yükselecek siz düşünün. Bu olayların kesin ve bunu önlememiz zor ama etkisini azaltabiliriz. En son yaşanan sel olayını da küresel iklim değişikliklerine bağlayabiliriz. Ama can kayıplarımızın bu kadar yüksek olmasında araziyi yanlış kullanmamız dere yataklarını yerleşime açmamız etkili olmuştur. Kastamonu’da ki Bozkurt deresinin 600 metre olması gereken taşkın yatağı maalesef 15 20 metrelere kadar indirilmiştir.


Unutmayalım ki su akar doğal yatağını bulur. Şehirlerimizi hatta köylerimizi betona boğduk, Ormanlarımızı tahrip edip tarım arazilerine dönüştürdük, dere kenarlarına yerleştik buraları imara açtık, fay hatları üzerine yerleştik. Havayı kirlettik, bataklıkları kuruttuk, kısaca dünyayı yaşanmaz bir haline getirdik. Acaba bu sellerden orman yangınlarından ders alır mıyız? Buna tüm samimiyetimle inanmak istiyorum ama kısa zamanda bu felaketlerin unutulup tekrar eskisi gibi düzensiz plansız bilinçsiz şekilde doğaya müdahale edeceğimizden de çok korkuyorum. 1999’ da iki büyük deprem yaşadık ders çıkardık mı bundan? Çevre sorunları ile ilgili hemen hemen tüm yazılarımda belirttiğim hususlara tekrar değinmek istiyorum. Afetlerle başa çıkma çevreyi korumaya yönelik da yasal düzenlemeler katı kurallar mutlaka gerekli. Ama eğitim belki de en önemlisi Sel nasıl oluşur sel sırasında neler yapmalıyız, aynı şekilde orman yangınları, depremler, heyelan gibi afetleri de sayabiliriz. Biz tüm bu afetlere karşı bilinç oluşturmalıyız ve bunun için Coğrafya dersi öğretimi çok önemli. Afetler liselerde Coğrafya dersinde son ünitede birkaç sayfa ,le geçiştirilemeyecek kadar önemli bir konu.

YAZARIN DİĞER YAZILARI