?>

KARNABAHAR OLMA ÇOCUĞUM! İNSAN HAKLARI GÜNÜNE İTHAFEN..

Merve Tanrıöver

9 yıl önce

Bir varmış bir yokmuş. Kaplumbağaların koştuğu, tavşanlar oturmaktan bıktığı bir ülke varmış. Öyle ki bu ülke de dev salyangozlar,ufacık develer dolaşırmış. Masal bu ya, uzun boyunlu zürafa kısacıkmış. Anlayacağınız bu masalda işler pek karışıkmış.

Bir gün bir karnabahar yetişmiş toprakta. Aman görseniz ne hoşmuş, göbeğinin ortasında çiçeklerin olduğunu gördükçe kendini pek bir severmiş. “Aman ne güzel oldum, aman ne güzel oldum” der, gülermiş. Annesi ve babası pek hoşlanmış ilk önceleri... Bir karnabaharın kendini sevmesi ne güzel şey diye düşünmüşler. Onlar da bu koca göbekli, koca çiçekli karnabaharı pek sevmişler. Günler geçmiş bizimki büyümeye başlamış. Karnındaki baharlarda daha artmış, yüzü gözü iyiden iyiye belirginleşmiş. Ee çocukluktan da çıkmış artık. Anlayacağınız kocaman bir kız olmuş ama “Aman ben ne güzelim” diyerek aynanın karşısında oturmaktan hiç vazgeçmemiş. Hatta birilerini gördüğünde, başka karnabaharlarla oynadığın da bile mutsuz oluyor ve kendini aynada seyretmekten başka bir şeyden mutlu olmuyormuş. Diğer karnabaharlar bunu bir türlü anlayamıyorlarmış. Çünkü ne zaman onunla oynasalar, o hep kendi istediklerinin olmasını istiyor, diğer karnabaharların haklarına hiç saygı göstermiyormuş. Sadece kendisini seviyor, bu yüzden de hep sıranın başına geçiyor, oyunda ilk o ebe olmak istiyormuş. Okulda da sınıf başkanlığı seçimlerinde seçim yapılmadan kendisinin başkan olacağını söylemiş. Öğretmen bu konuda onu uyarmış ve sınıf başkanlığı seçiminde herkesin başkanlık için oy hakkı olduğunu ve kime isterlerse ona oy vermekte serbest olduklarını söylemiş. Bu durum bizim güzel mi güzel karnabahar’ın hiç hoşuna gitmemiş.

Derken; Anne ve baba karnabahar kızlarının bu durumundan rahatsız olmaya başlamışlar.Başkan olamayan karnabahar ise odasından dışarı çıkmamış. Belli bir süre sonra sağlığı bozulmaya başlamış, çiçeklerle dolu göbeği kararmaya başlamış. O hâlâ “Benim gibi güzeli var mı şu sebzeler arasında” diye söylenip duruyormuş. Bir gün karnı çok ağrımış annesi ve babası hemen doktora götürmüşler. Doktor amca onun ne kadar zamandır güneş görmediğini sormuş. Güneş görmediği için hastalandığını arkadaşlarıyla oynaması gerektiğini anlatmış.  Karnabahar hastalıklı yüzünü ve kararmış çiçeklerini ilk defa o gün fark etmiş. O günden sonra mahalledeki bütün karnabaharlarla koşmuş oynamış, sağlığı yerine gelmiş. Kendini beğenmişliği mi? Eee o da düzelmiş tabi... Kendini beğenmiş karnabahar kendisinden daha güzel olanların varlığını kabul etmeye başlamış.Okulda da herkesin haklarına saygı göstermeyi, söz almak için sırasını beklemeyi, seçimlerde kim daha çok oy alırsa onun başkan olarak seçileceğini,koltuk sevdasının bir hastalık olduğunu,zoraki elde tutulamayacağını anlamış. Başkalarının haklarına saygı göstermeden sıranın başına geçmek istemenin, oyunlarda kurallara uymak gerektiğinin, sadece kendini değil tüm insanlığı sevmenin önemini anlamış ve artık çok mutlu bir karnabaharmış….

İşte böyle…

GÜNÜN SÖZÜ

Toplumsal önderlerin nitelikleri rüzgardır, sıradan insanların nitelikleri ottur, otlar rüzgar önünde eğilir.

Confucius

TEBESSÜM

Büyük bir avukatın savunmasını izleyebilmek için o gün bütün şehir halkı mahkemeye akın etmişti. Bir skandal davasıydı bu.  Şehrin bütün şık ve sosyete kadınları da duruşma salonundaydılar. Açık saçık teferruatların konuşulmasına sıra gelince, avukat nazik bir lisanla:  -Bütün namuslu hanımların salondan çıkmaları rica olunur, dedi.  Skandalın en can alıcı noktalarını kaçırmaktansa, temiz şöhretini fedaya hazır olan hanımların hiç birinin yerinden kıpırdamadığını söylemeye hacet yok .Avukat birkaç dakika daha bekledi. Gene bir şey çıkmayınca, yargıç mübaşire emretti.  -Namuslu hanımlar çıktıklarına göre, şimdi de ötekileri çıkarın. 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI