Çok değil bir yıl öncesine kadar hayatımız ne kadar da farklıydı. Memnuniyetsizlikten canımız sıkılıyor,hiçbir şeylerden mutlu olmuyor,hayattan her şeylerden şikayet eder durumdaydık.Şimdilerde hasret kaldığımız tatile bile memnun olmaz,gittiğimiz otelin menülerinden başlayarak sonuna kadar söylenip dururduk.Sosyal ilişkilerde kime sorsanız rütunlardan, tekdüzeliklerden şikayet ediliyordu.Kalp kırmak, dost küstürmek bizler için ne kadar da kolaydı.Şimdilerde deliler gibi okullarını özleyen öğrenciler için okula gitmek,sınavlara girmek,kampüslerde dolaşmak,trafik çileleri..hep şikayet hep şikayet…Mutlu günlerinde destek olmamız gereken eş dost düğünlerinde elimizden geldiğince çirkinleşip ön masaya oturdum,arka masaya oturdum,az oynadım çok oynadım, halaya kalkamadım, yemek soğuk, tatlı yağlı… diyerek düğün sahiplerine yapmadığımız kalmazdı.İşe gitmek her zaman eziyet, hafta sonu tatilleri beklenen,özlenen idi.Kıyafete alış verişe gözler doymaz,dolaplar hınca hınç dolarken kredi kartları şişer ama yine de modanın her mevsimi takip edilirdi.En önemlisi sağlık ise değeri asla bilinmeyen,hiç ölmeyecekmiş gibi davranarak vur patlasın çal oynasın saçma hayatlarımız vardı. Korona ile beraber hayatımızı tamamen değişti. Öyle ki;Dün kalbini kırdığımızı,küs kalmak için çabaladığımızı bugün artık göremiyoruz. O kadar çok yakınımızı,sevdiğimizi,dostumuzu koronaya kurban verdik ki bu dönemin acısı yıllar geçse de unutulmayacaktır.Bir zamanların tatil,yeme içme fotoları ile süslü profilleri bugün yerini taziyeler,immün plazma arayanlarla doldurmuş durumda. Çocuklar okullarına gidemiyorlar.Hatta özlemeye başladılar.Bizlerin gidip geldikleri alanlar kısıtlandı, ibadethanelerimiz hizmete kapandı, ziyaretler durma noktasına geldi. Buna alışacağız.Daha doğrusuda alışmak zorundayız. Herkes bir şeyler söylüyor ama yeni düzen nasıl olacak, bekleyip göreceğiz.Bu süreç bizlere kıymetli olan bazı şeylerin farkına varmamızı da sağladı. “Biz” eksenli bir kültür dünyasının bizleri nasıl da zenginleştirdiğini gördük. Arkadaşlarla her hafta cumada, bir düğünde, bir etkinlikte görüşüyorduk. Bu imkânlar elimizden alınınca, alanlar daralınca bunların ne kadar da değerli olduğunu anlamaya başladık.Bu korona illetinin belki de tek olumlu yanı ise;Aile içerisinde de herkes birbirini keşfetme fırsatı buldu. İlişkilerimizi gözden geçirme imkânı oldu. Sağlığın ne kadar önemli olduğunu hatta her şeyin üstünde olduğunu anladık.Paranın, eşyanın asla mutluluk getirmediğini misafirsiz dostsuz kalan boş evlerimize kapanınca öğrendik.Hayat, nefes almanın güzelliğini elimizden alınanların ne kadar kıymetli olduğunu istemesek de öğrendik.Huzurlu,sağlıklı ve mutlu günlerin yakın olması dileğiyle….GÜNÜN SÖZÜSağlığı olanın umudu, umudu olanın her şeyi var demektir.TEBESSÜMHastanın kansızlığından şüphelenen doktor sorar…Sizin basurunuz var mı?- Vallahi var, doktor bey. Affedersiniz ama bugünlerde biraz da azmış vaziyette.Hasta, bu teşhisten pek memnun kalır. Dışarı çıkar çıkmaz, daha kapıdayken arkadaşına şöyle fısıldadığı duyulur.Vallahi, helal olsun adama; doktor, ama doktor ha!.. Ulan gözüme bir baktı, neremdeki hastalığı anladı!**Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar:- Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz ?Doktor:- Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç sey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayıtercih ettiğini soruyoruz. Siz ne yapardınız?Adam:- Ooo ! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova kaşık ve fincandan büyük.- Hayır, der doktor. Normal bir insan küvetin tıpasını çeker.