Piyasaları değerlendirmeye çalışırken ele alınan birkaç önemli başlık Türkiye gibi bir ülkede ister istemez öncelikle dolar/TL kur ve enflasyon verisi oluyor. Sonrasında borsalar ve petrol ve altın fiyatları üzerinden inceleniyor. Genel olarak bütün piyasalar için volatilitenin yüksek olması ortak bir özellik oldu. Amerikan 10 yıllık tahvil faizindeki yükseliş uluslararası bazda dolar endeksini destekleyen bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Asya borsalarındaki düşüşün yanı sıra içeride vadeli işlemler borsası ve BİST için düşük işlem hacimli ama alıcılı bir şehir olduğunu görüyoruz Bu da piyasalardaki belirsizliğin devam ettiğini gösteriyor.
Bugün ben bankacılık sektörü verilerine de bakmak istiyorum. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) aylık bültenler yayınlıyor. Şubat ayı verilerini kabaca 2020 Şubat verileri ile karşılaştırdığımızda bankacılık karlarında ciddi bir düşüş olduğunu görüyoruz. Bankaların toplam faiz kar payı gelirlerinin 78.417 (milyon TL) olduğunu görüyoruz. Net dönem karı 9.223 milyon TL olarak görünüyor. Bu rakam 2020 Şubat ayı 15.130 milyon TL olarak görünüyor. Son 1 yılda bankacılık net karlarında %56’lık bir azalmaya tekabül ediyor. Bu da yatırımcı için kar ve kar paylarının düşük olması nedeniyle talebin azalma nedenlerini ve fiyat düşüşlerini de açıklıyor.
Türkiye Bankalar Birliği’nin sayfasında bulabildiğim kullandırılan kredileri türlerine göre inceleyen bir istatistik gözüme çarptı. Orada da görülen, vade dilimlerine göre bakıldığında 49 ay ve daha uzun vadeli kredilerin toplam krediler içindeki oranının daha fazla olduğunu gösteriyor. Bu durum uzun vadeli bakıldığında daha iyi görebileceğimiz gibi alım gücünün ciddi olarak düştüğünü gösteriyor.