Yazsam, kalem çok ağır gelir, olmuyorYazmasam ruhum huzur bulmuyor.Bilmek bilip de söyleyememek ne ağır bir yükmüşSusmakla vicdan kavgası son bulmuyor….En iyisi kelimelerle değil de anlayana La Fontaine’den masallarıyla yola devam etmek…Şehir Faresi ile Tarla FaresiŞehir faresi ile tarla faresi çok iyi arkadaşlarmış. Şehirli olan tarla faresini her zaman tarlaya giderek ziyaret edermiş. Ona misafir olur, her gün beraberce yemeklerini yermiş. Bir gün şehir faresi, arkadaşını şehre davet etmiş. Şehir faresi o kadar çok ısrar etmiş ki sonunda şehir hayatını pek sevmeyen yoksul tarla faresi; “Davete katılmak gerekir, gidip şu arkadaşımın evini ziyaret edeyim” demiş. Tarla faresi uzun bir yol gittikten sonra şehir faresinin yaşadığı eve varmış ve çok şaşırmış. İnanılmaz büyük bir evi ve lüks içinde bir hayatı varmış şehir faresinin. İçeri girdiğinde de sayısız peynir, meyve ve aklına gelebilecek her türlü yiyecekle süslü bir sofrayla karşılaşmış.İki arkadaş keyifle sofraya oturmuşlar ve tam yemeğe başlayacakken bir gürültü gelmiş. Evin kedisi hızla gelmiş ve masalarını dağıtmış. İkili hemen saklanmış. Tehlike geçince şehir faresi tekrar sofrası hazırlamış ve oturmuşlar. Yine tam sofraya oturacakken evin hanımı aşağı inmiş. Şehir faresi arkadaşını kaptığı gibi delikten içeri sokmuş. Tarla faresi tehlike geçince çantasını toplamış ve arkadaşına:-Bu kadar korku yeter. Ben zengin değilim ama huzurluyum. Bunu hiçbir zenginliğe değişmem, demiş.Tarla faresi mutlu bir şekilde evine varmış ve yaşadığı hayatın tadına varmaya devam etmiş. Dalkavuk KurtBir gün ormanlar kralı aslan yaşlanmış, çıkar yol aramış yaşlılığına,“Çare yok” denilmezmiş hiç krallara. Aslan haber salmış hayvanlara, dostlar istemiş.Dört bir yandan koşanlar, ilaç, sağlık verenler, tümünü toplamış başına.Yalnız tilki yokmuş aralarında.Evine kapanmış, gelmemiş.Kurt da, dalkavukluk ederek Kral’a, ele vermiş arkadaşını, bildirmiş tilkinin gelmediğini. “Çabuk” demiş Kral, “Bulun getirin onu.”Tilki getirilmiş saraya.Kurdun oynadığı oyunu anlayan tilki,“Korkarım ki, gerçek olmayan bir durum bildirilmiş size,” demiş.Ve eklemiş:“Saygılarımı sunacaktım ben de.Ama hacca gitmiştim kralıma sağlık dilemeye.Bilginler,doktorlar gördüm yolculuk sırasında.Hastalığınızı bir bir anlattım onlara. Size sıcaklık gerekliymiş.Bunun da tek çıkar yolu varmış: Bir kurt diriyken yüzülerek, derisi sıcak sıcak üstünüze serilecek. Sebebi her neyse.Çok iyi geliyormuş hasta bedene.Bu iş için de kurt hazretleri emrinizde!” Kral, pek hoşlanmış bu sözlerden.Kurt yüzülmüş, kesilmiş, parçalanmış.Aslan, etini atmış ağzına, kürkünü de geçirmiş sırtına.Dalkavuk efendiler! Bırakın birbirinizi yok etmeyi. İşinizi yaparken, zarar vermeyin çevrenize. Sonra bu zarar dönüp dolaşır, bir gün size de ulaşır. Öyle bir meslektesiniz ki, bağlamaz kimse kimseyi.