Özel sektörde görev yapan eğitim emekçilerinin sorunlarından önceki yazılarımda defalarca bahsetmiştim.Bugünkü yazımda benim de yönetiminde bulunduğum Özel Sektör Öğretmenleri Birlikteliği Derneği’nin 2022 Aralıkayında hazırladığı rapordan bahsedeceğim. Derneğin yaptığı saha çalışmaları sonucu görüldü ki özel sektörde çalışanöğretmenlerin sorunları dağ gibi karşımızda duruyor. Peki bu sorunlar neler? Çocuklarımızı emanet ettiğimizöğretmenler gerçekten mutlu mu? Gelin birlikte derneğin hazırladığı rapordan bazı bölümlere bakalım.Ekonomik plansızlık= enflasyon altında ezilen maaşlar: Derneğin yaptığı ankete göre ülkemizdeki özel sektör çalışanıöğretmenlerin ücret ortalaması 7.381 TL olmuştur. Çalışmamızın veri toplama kısmı Kasım-2022 yapılmıştır. Budönemde Asgari Ücretin Temmuz-2022’de yapılan ara zam ile 5.500 TL’ye çıkartıldığı göz önüne alınmalıdır. Ancaktemmuz ayında yapılan ara zam sonrası kurumların %55’i ücretlerde herhangi bir iyileştirme yapmamıştır. Asgariücrette yapılan ara zam sonrası öğretmenlerin maaşlarında iyileştirme yapan kurumlar ise genelde artış sonrasıöğretmen maaşlarının asgari ücretin altında kalmasından dolayı yasal zorunluluk nedeniyle düzenlemeye gitmişlerdir.Bu da demek oluyor ki kurumların çok büyük bir çoğunluğu 2022- 2023 eğitim-öğretim yılına 2022 yılının Mart-Nisandönemlerinde anlaştıkları rakamlar üzerinden girmişlerdir. Sözleşmelerin görüşüldüğü bu dönemde asgari ücretin2.825 TL olduğu hatırlanacak olursa, aslında öğretmenlerin imza atılan çalışma dönemine kendilerince ne kadarhazırlıklı olarak girildiği görülecektir. Ocak 2023’te yapılan zam ile birlikte 8.500 TL’ye yükselen asgari ücret düzeyisonucunda çalışanların yaklaşık %80’inin maaşı Asgari ücret düzeyine ve altına gerilemiştir. Yüksek enflasyondalgalanmalarında sektörümüzün özel durumu göz önüne alınarak koruma önlemleri uygulanmalıdır.Fazla çalışma, emek sömürüsü: Anket katılımcılarının çalışma yoğunluğuna dair sorduğumuz sorulara verilen yanıtlarbırakın bir eğitimciyi herhangi bir çalışanın dahi kaldırabileceği iş yükünün üzerinde veriler ortaya koymaktadır.Özellikle öğretmenlik mesleğinin sadece mesai saatlerine bağlı kalmaması, mutlaka mesai dışı zamanlarda da meslekiçalışmalar yapmak zorunda kalınması ve yine mesleğin doğası gereği yapılan işin çocuklarla bire bir diyaloggerektirmesi ve karşılaşılan sorunların çocukların hayatlarına yön verecek düzeyde olması nedeniyle taşınan yük vealınan sorumluluk hayli fazladır.Yasal hakların istismarı: Özel eğitim-öğretim sektöründe öğretmenlerin yasal haklarının istismarının kronik bir sorunhaline geldiği herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Çalışmamız bu bilinen gerçeğin istatistiksel oranlamasını daortaya koymaktadır. Sigortasız ve öğretmen olarak gösterilmeden sigortalı olarak çalışan toplamda %12,2’lik dilimgeçmiş örneklere bakıldığında bir gelişme olarak değerlendirilse de hala sigortasız çalıştırılan öğretmenlerin varlığınıkonuşuyor olmak sorunların derinliğini de göstermektedir. Görece olumlu duruma karşın sigortada gösterilen maaştutarları dikkate alındığında sadece bir sorunun başka bir sorunun altına gizlendiği sonucuna ulaşılabilmektedir.Sigorta gibi temel hak, ancak alınan ücret ile aynı düzeyde gösterilmesi ile tam olarak uygulanabilir. Özel sektördefaaliyet gösteren eğitim kurumlarımızda çalışan öğretmenlerin neredeyse yarısı sigortalarının aldıkları ücretüzerinden değil, daha düşük ücret üzerinden yatırıldığını ifade etmişlerdir.Yoksulluk sınırı altında yaşam ve angarya: Ülkemizde yaşam düzeylerini göstermek amacıyla yapılan ekonomikölçümler ve belirlenmiş olan derecelendirmeler bulunmaktadır. Özellikle kamuoyunun çok iyi bildiği “Açlık Sınırı” buderecelendirmelerden biridir. Bu derecelendirme hakkında yapılan en sık eleştiri, “açlık sınırı altında ücretlerleyaşayanlar açlıktan ölmüyorlar ki” şeklindedir. Doğrudur, ölmüyorlar. Ancak açlık sınırı ile anlatılmak istenilen dengelive sağlıklı beslenme koşullarıdır. Ülkemizde ne yazık ki sağlık standartlarının altında ve hatta zararlı denilebilecekbesinlerin sadece daha ucuz ve ulaşılabilir oldukları için tüketildiği bilinmektedir. Organik ve sağlıklı besinlerin lüksseviyesinde görüldüğü bir hayat pahalılığı ile karşı karşıyayız. Benzer bir şekilde “Yoksulluk Sınırı” ile dört kişilik birailenin yeterli sosyal yaşamı ile birlikte sağlık, kültür ve güncel harcamaları dikkate alınmaktadır. Bizler için imkânsızgörünen tatil gibi temel sosyal imkânlar da her çalışanın doğal hakkı olarak değerlendirilmelidir. Özel sektörde hiçbirsorun olmadığını düşünen öğretmen oranı yok denecek kadar azdır. Bununla beraber öğretmenler, sektörsorunlarının sektörün dışından değil doğrudan sektörün yapısından ve iç dengelerinden kaynaklı olduğunudüşünmektedir. Sorunlar temelde ekonomik eksende görülse de yasal problemlerin de ciddi oranda bir ağırlığa sahipolduğu reddedilemez bir gerçektir. Sorunların nedenleri arasında bir yanda yasal haklarını bilmeyen öğretmenlerin,bir yanda da para ekseninde yaklaşan işverenlerin olduğu kabul görmüştür.Özel Sektör Öğretmenleri Birlikteliği Derneği tarafından hazırlanan rapor için başta Volkan Dağlı hocam olmaküzere tüm emeği geçenlere teşekkür ederim. Bu raporun karar mercilerine ulaştırılması ve yetkililer tarafından
dikkate alınması çok elzemdir. Ülkede yaşadığımızın tüm sorunların ana kaynağı eğitimdir. Mutlu öğretmenler mutluöğrenciler yetiştirir. Umarım seçim sonucu kim gelirse başta özel sektörde çalışan öğretmenler olmak üzere eğitimsistemimizdeki tüm sorunların giderilmesi için çalışır. Eğitimi önemsemeyen milletler geleceğini kaybederler…