Geçtiğimiz hafta asgari ücret belirlendi. Özel Sektör Öğretmenleri Birlikteliği Derneğinin verilerine göre asgari ücretin 8500 TL olmasıyla özel sektörde çalışan öğretmenlerin %80’inin maaşı maalesef ki asgari ücretin altında kaldı. Geriye kalan %20’lik kısımda zaten asgari ücretin üç yüz, beş yüz TL üzerinde maaşlarla hayatlarını devam ettirmek durumundalar. Asgari ücretin 8500Tl olmasıyla asgari maaşları asgari ücretin altında kalan birçok öğretmenin ortak sorunu. Bankaya yatırılacak maaşların üzerinin kurum sahipleri tarafından tekrar istenmesi. Ne kadar içler acısı bir durum ki söz konusu işlemi yapan özel okulların sayısı hiç de azımsanmayacak kadar fazla. Hatta bazı zincir okulların şubelerinde asgari ücretin altında maaşla öğretmen çalıştırılıyor. Daha kötüsü bazı okullar temmuzdan önce anlaşma yapan öğretmenlerine temmuz asgari ücretini bile çok görüyorlar. Yani 2022 Mayıs ayında bir kurumla 4000 TL maaş karşılığında anlaşan bir öğretmenin temmuz ayında asgari ücretin 5500 TL olması ile maaşı asgarinin altında kalıyor ve kurum asgari ücret kadarını bankaya yatırıp üzerini elden alıyor, şimdi asgari ücret 8500 TL oldu şimdi soruyorum 5500 TL’yi dahi öğretmene vermeyen bu kurumlar 8500 TL’yi verecekler mi? Millî Eğitim Bakanlığı verilerine göre özel okullarda yaklaşık 200 bin öğretmen çalışmakta kurs merkezleri ve kayıt dışı çalışanları saymıyorum. Düşük maaşlar, özel sektörde görev yapan öğretmenler için büyük bir sorun teşkil ediyor. Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. A’dan Z’ye her şeyin pahalandığı, alım gücünün iyice düştüğü, insanların hayatta kalmak için gerekli olan zorunlu ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlandığı bu kriz günlerde maalesef asgari ücretin altında maaşla öğretmen çalıştıran kurumlar vardı Son zamla birlikte özel okullarda çalışan öğretmenlerin yüzde 80’i asgari ücretin altında, nereyse tamamı yoksulluk sınırının altında kaldı. İşin acı tarafı öğretmenlere asgari ücreti bile çok gören bu kurumlar Türkiye’de zincir okulları olan yıllardır bu sektörün içinde olan kurumlar. Acaba bu kurumlar isim hakkı verirken bu tarz durumları da düşünüyor mu? Bu zincir okulların tepesindeki yöneticiler kurumlarının bu usulsüz uygulamayı yaptıklarından haberi var mı? Var da bir şey demiyorlarsa bu daha vahim bir durum. Bana gelen bazı yazıları siz değerli okurlarımla paylaşmak istiyorum;. Merhabalar, çalıştığım kurum asgari ücrete zam geldiği halde bir düzenleme yapılmayacağını söylüyor. Anlaşma döneminde verilen sözler tutulmadı. Fala fazla iş yükü çıkarıldı. Eğer maaşa zam yapılmazsa işten ayrılacağım ama sözleşmede anlaşmayı feshedersem tazminat ödeyeceğim yazıyordu. Şartlar bu kadar kötüyken çalışmak istemiyorum.. Fen Bilgisi öğretmeniyim. Çalıştığım kurumla anlaşma bu yıl için anlaşma yaptım asgari ücret temmuzda 5500 TL oldu. Kurucu bana maaşımı artıramayacağını söyledi bankaya asgari ücret yatıyor üzerini elden teslim ediyorum. Şimdi asgari ücretin 8500 TL olmasıyla maaşım asgari ücretin yarısında kaldı ne yapacağımı bilmiyorum. Yukarıda sadece iki öğretmenimizden gelen mesajı sizlerle paylaştım aynı durumda olan binlerce öğretmen mevcut maalesef. Öngörülmez bir enflasyon var, gerçi maliye bakanımız hep enflasyonun düşeceğini söylese de bir türlü düşmek bilmiyor enflasyon canavarı. Bazı özel okul sahipleri dönem başında öğrencilerin kayıt ücretinin belirlendiğini dönem ortasında velilerden ek bir ödeme istemeyeceğini bu nedenle öğretmenin maaşında iyileştirme yapamayacaklarını söylemekteler. Bence bu geçerli bir argüman değil. Özlük haklarını eksiksiz veren kurumları tenzih ederim ama birçok kurumun eğitimden kazandığı parayı farklı sektörlerde kullandığını duymaktayız. İnşaat yapmaya para bulan kurumlar söz öğretmenlerin ücretlerinin iyileştirmesine gelince nedense kör, sağır, dilsiz olmakta. İşverenler şunu bilmemeliler ki öğretmenlerin yüzde doksanı mutsuz. Mutsuz öğretmenler nasıl geleceğimizi inşa edecek dinamik nesilleri yetiştirecek? Özel okullarda çalışan öğretmenlerin evinin ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağını, çocuğunun isteklerine nasıl cevap vereceğini düşünmediği, öğrencilerini nasıl Türkiye Cumhuriyeti’nin aklı hür vicdanı hür çevresine ışık tutan bilinçli bireyler yetiştirebileceğine kafa yorması lazım ki bunun için de öğretmenlerin maddi kaygılarının olmaması gerekiyor. Sözün özü zor zamanlardan geçiyoruz, öğretmenler açlık sınırının altında görevlerini icra etmeye çalışmaktalar. Ama bu durumun da sürdürülebilir olmadığı yadsınamaz bir gerçek…