HDP Eş genel Başkanı Selahaddin Demirtaş, Rusya’yı ziyaret edip herhalde son günlerde aramız açık olan bir ülkeye ne kadar da vatanperver olduğunu göstermek adına “Etkiliyiz, gücümüzü kullanmak istiyoruz” diyecekmiş. Neyin etkisi, neyin gücü? Kime ve neye karşı? Sorularını da biz kendilerine sormaktayız bu HDP’ nin ekran cambazı liderine.
Seçim zamanı ekranlarda yumurta pişirip, saz çalarak şirinlikler yapan Demirtaş, kendisinin dağda PKK’lılarla çekilen fotolarını bir an unutan özellikle de sol seçmenden oyları almıştı. Şimdi de bize kafa tutan Rusya da ki ağabeylerine koşuyor.
Halbuki “gün bugündür, fırsat bu fırsattır” diye yıllardır bugünleri hayal edenler, boş durmayıp kendilerine taraftar ve kulvarlar arayışına çoktan girdiler bile. ABD dostlarından AB yandaşlarından artık eski yüzü bulamamış olacaklar ki HDP lideri de, her gün bize tehdit sallayan,tahrik eden,savaş için bahaneler üreten, cumhurbaşkanımıza dahi dil uzatan Rusya’ya koşuyor hemen.Hainliğin başka bir tanımını bilenler varsa bize de söylesinler bir zahmet.
Ülkemizin güneyinden her gün gelen şehit haberlerine neredeyse artık tepkisizleşmeye başlanıldı. Hatta çoğu basın kanalları bu haberleri görmüyor bile. Bir Deniz Seki haberleri kadar bile sansasyonelliği yok.Yoksa bizlere dayatılmaya çalışılan algı operasyonlarının içinde buda mı var?Bugün şehit haberleri sıradanlaşır, yarın ülke bölünmeye gider tepki yok; bumudur yani!
İşte o yüzdedir ki PKK ile mücadeleye de en tepeden meclis çatısı altındakilerden başlanılmalı.Şimdi seçilmişler, haklar falan diyeceksiniz ama,son zamanlarda artık açıktan yaptıkları eylemleri şöyle bir tarama zahmetine girerseniz artık dokunulmazlığın faydadan çok zarar olduğunu anlayacaksınız.Sırtımızı PKK’ ya dayadık demeler,teröristlerin önüne canlı kalkan olmalar,halkı devlete isyana açıktan teşvik etmeler.Daha suçun büyüğü nasıl olmalıdır ki?
Mücadele ise sadece güneydoğu ile sınırlı kalmayıp Edirne’den Rize’ye yurdun her yerinde yapılmalı. PKK şu anda güneydoğuda Diyarbakır,Batman ve Siirt ile Şırnak arasındaki bölgede alan hakimiyeti kurmaya çalışıyor.Eğer burada az çok bir başarı elde edebilirlerse orayı tamamen yabancı güçlerle doldurmayı amaçlıyorlar.
Devletin barışçıl ,ılımlı yaklaşımlarını suistimal eden ve bunu da Demirtaş’ın “korku duvarını yıktık” açıklamaları ile destekleyen YDGH örgütü, önce polise taş, Molotof atarken baktılar ki kendilerine müdahale yok, şimdi de bomba kurşun atmaya ve ciğerlerimizi yakmaya başladılar.
Atatürk’ün “Hattı müdafaa değil, sathı müdafaa “sözü işte tamda bugünler için söylenmiştir.
GÜNÜN SÖZÜ
Ulusɑl egemenlik öyle bir nurdur ki, onun kɑrşısın dɑ zincirler erir, tɑç ve tɑhtlɑr yɑnɑr, yok olur.
Mustɑfɑ Kemɑl Atɑtürk
TEBESSÜM
Memleketin birinde padişah demiş ki; bütçede açık var gelenden geçenden vergi alın… Salmış adamlarını gelenden geçenden para alıyorlar. Bakmış ki sultan kimseden ses çıkmıyor.İkiye katlayın demiş.Bakmış yine millet kuzu kuzu ödüyor.Bu sefer dörde katlayın demiş.Yine kimse itiraz etmiyor.Herkes ödüyor.
Padişah kimsenin ses çıkarmamasına canı sıkılmış. Bu sefer demiş vergiyi 10’a katlayın bir de üstüne sopayla dövün.
Uygulama başlamış hem 10 kat parayı alıyorlar hem veriyorlar sopayı. Kimseden gık çıkmıyor.Padişah delirecek.
Bu sefer demiş 20 katına çıkarın parayı sopaları da kalınlaştırın.
Ertesi sabah yine kimseden tık yok.20 kat parayı ödüyor sopayı da yiyorlar.Ne itiraz ve ne isyan.Padişah çaldıracak inanamıyor halkın tepkisizliğine.
Toplamış ahaliye:
-Ey ahali!Sizlerden fahiş vergi alıyorum, üstelik üstüne dayak yiyorsunuz.Benim bile kanıma dokundu artık..Yok mu itirazı olan?
-Padişahım sopa sırasında uzun kuyruklar oluyor. Çok bekliyoruz…Sopalı memur sayısını arttırsanız olmaz mı?