Bazen umutlanıyoruz imkansız gibi görünse de.Eğitimin iyice yozlaştığı,ezbere dayandığı,okumayan düşünmeyen araştırmayan insanlar üretmesi yüzünden sürüklendiğimiz felaketi bile at gözlükleri ile takip eden insanımız, belki artık düşünmeye başlar kendine çeki düzen verir diye beklerken ne yazık ki bizleri yine bir kez daha hayal kırıklığına uğratmada sınır tanımıyorlar.Merhum Sabahattin Ali’nin meşhur eseri “Kürk Mantolu Madonna’yı şarkıcı Madonna zanneden, Reşat Nuri Güntekin’i halen yaşıyor diye bilen, Aşk-ı Memnu deyince Beren Saat’i sadece hatırlayan insanlara memleket meselelerini ne kadar anlatabiliriz ki?Bugün boşa kürek attığımız siyaseti bir kenara bırakıp edebiyattan, Sabahattin Ali’nin yüreğinden seslenelim;"Bazen kendisine:Niçin ben hiçbir şey değilim?' diye sorar ve buna kandırıcı bir cevap bulup vermezdi. Kendisinin dünyaya bir iş için geldiğini müphem bir şekilde hissediyor fakat bu işin ne olduğunu bilmiyor ve etrafında kendisine 'Bu benim işim! ' dedirtecek bir şey göremiyordu."Sabahattin Ali - Kuyucaklı Yusuf**Dünyada bana hiçbir şey, tabiatta melül bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir.Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna**Öyle adamlar vardır ki, haysiyet, şeref gibi kayıtlara aşina olmadıkları halde, gurur ve nahvetlerine (kibirlerine) dokunulur, acizleri yüzlerine çarpılırsa kendilerini kaybedecek kadar hiddetlenirler.Sabahattin Ali - Değirmen**Hoş tutulan bir oyuncak olmak, onlara insan olmaktan daha kolay ve cazip geliyordu.Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna**Hayatı olduğu gibi kabul etmeli ve ona ne bir şey ilave etmeli, ne de ondan bir şey eksiltmeli... Bazı şeyler vardır, canımızı sıkar; "Bu neden böyle? Böyle şeyleri dünyadan kaldırmalı!" deriz. Bazı şeyler de mevcut değildir. İçimizden, bunların olmasını ister, hatta bu uğurda çalışırız. İkisi de saçma ve faydasızdır. İnsan dediğin mahluk hiçbir şeyi değiştiremez. Bunun için, gönlünün rahat olmasını istersen, gördüğün fenalıkların bile bir hikmeti olduğunu düşün ve yeryüzünde olmayan iyilikleri oraya getirmek sevdasına kapılma...Sabahattin Ali - Kuyucaklı Yusuf**Ömrünün en güzel gecesini, ömrünün en korkunç gününün takip etmesi mi mukadderdi? Neydi bu içinden çıkılmaz meseleler? Neydi bu mavi göğe veya sevgili bir yüze bakmayı zevk olmaktan çıkaran hisler ve üzüntüler?.. Yusuf bunlara alışık değildi. Vaziyeti onu o kadar sıkıyordu ki, bir arşın eninde ve boyunda bir kafesin içine kapatılmış gibi, çırpınmak arzusu duyuyordu.Kalbinin derinlerinde yerleşen bir saadet hissi şimdi ona, mevcut fakat erişilmez bir şey gibi görünüyor ve onun hırsını daha çok arttırıyordu.Hayatta hiçbir şey ona kıymetli görünmemiş, peşinden koşmak, erişmek, sahip olmak arzusunu vermemişti. Etrafına daima bir yabancı gözüyle bakmış, hiçbir yere bağlanmak arzusu duymamış, bu yalnızlığının gururu içinde memnun olmaya çalışmıştı. Şimdi ilk defa bir şey istiyor, hem de korkunç bir şiddetle istiyordu. Fakat niçin bu istek bir imkansızlıkla beraber gelmişti? Niçin hayatının en büyük arzusunu, şimdiye kadar belki yine içinde, fakat en gizli yerlerde saklı duran bu arzuyu, hapsedildiği yeri parçalayarak ortaya çıkar çıkmaz, öldürmeye mecbur kalıyordu?.. Niçin? Kimin için?..Sabahattin Ali - Kuyucaklı YusufGÜNÜN SÖZÜBu dünya böyledir işte, kimi adam öldürdüğü için katil diye anılır, kimi adı katile çıktı diye adam öldürür.Sabahattin Ali TEBESSÜMAdamın birisi kendini peygamber sanıyormuş. Ne yaparsa yapsın doktorlar onu bu düşüncesinden vazgeçirememişler. Bakmışlar olmuyor, adamı kendi haline bırakmışlar. Aradan bir kaç ay geçmiş adam hastaneye dönmüş. Haklıymışsınız doktor bey demiş. 'Sonunda anladın demek' demiş doktor.'Evet' demiş adam. Meğer ben Allah’ mışım!!