Afetler ülkesi Türkiye’de gün geçmiyor ki yeni bir afetle karşılaşmayalım volkanik patlamalar ve tropikal fırtınalar hariç dünyada görülen afetlerin hepsi de ülkemizde görülüyor. Tabi ki doğal olayların afete dönüşmesinde ülkenin gelişmişlik düzeyi, doğal olayın ne kadar can ve mal kaybına neden olduğu gibi unsurlar etkilidir. Örneğin 7 büyüklüğündeki deprem Japonya’da Haiti’ye göre daha az can kaybına nede olabilir. Bugünkü yazımda geçen hafta ülkemizde yaşanan sel ve taşkınlardan bahsedeceğim. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de sel ve taşkınlar, en sık görülen ve en çok zarara yol açan afetlerin başında gelmektedir. Sel ve taşkın olaylarının afete dönüşmesi, doğal etkenler (iklim, bitki örtüsü, topoğrafya vb.) ve insanların birtakım faaliyetleriyle yakından ilişkilidir. Yanlış arazi kullanımı, bitki örtüsünün tahribi, altyapı yetersizliği, hızlı nüfus artışı ve gerekli önlemlerin alınmaması gibi faktörler bu durumun başlıca sebepleridir. Türkiye’de sel ve taşkın olayları; yağışların artması ve kar erimelerine bağlı olarak en fazla nisan, mayıs ve haziran aylarında görülmektedir. Hemen hemen her bölgemizde görülen bu olaylar, daha çok akarsu yataklarına yakın olan yerleşmelerde meydana gelmektedir. Bu günlerde bir yandan son yüz yılın en sıcak günlerini yaşarken bir yandan seller, heyelanlar ve orman yangınlarıyla boğuşuyoruz. Geçtiğimiz günlerde Giresun, Artvin ve Rize’de aşırı yağışlar sonucu oluşan sel felaketinde 19 vatandaşımız hayatını kaybetti. Sel doğal süreçler içerisinde aşırı yağışların ana nedenini oluşturduğu klimatolojik karakterli bir afettir. Fakat selin oluşumu ve yıkıcı etkisinin artmasında insanlarında etkisi büyüktür. Dere kenarlarının uygun olmayan bir şekilde yerleşmeye açılması, alt yapının yetersiz olması, betonlaşmanın artması, bitki örtüsünün tahrip edilmesi selin beşeri kaynaklı nedenleri arasındadır. Doğal süreçlere aşırı insan müdahalesi sel, çığ, kuraklık, heyelan gibi afetlerin yaşanmasına neden olmaktadır. Depremlerden sonra en fazla can kaybına neden olan afet sel ve taşkınlardır. Önlem alınmadığı takdirde her yıl Dünyada ve Türkiye’de yüzlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olan sellerden korunmak için yapılması gerekenler;
. Sel ve taşkın riski yüksek olana yerlerde ağaçlar korunmalı orman tahribatı önlenmelidir. Dere kenarlarına yerleşilmemelidir. Sel ve taşkın riski bulunan eğimli yamaçlarda taraçalandırma yapılmalıdır. Belediyecilik hizmetleri geliştirilmeli suyun yeraltına sızmasını kolaylaştırıcı mazgallar ve hatlar yapılmalıdır. Su yatağı ve çukur bölgeler hemen terk edilerek yüksek ve güvenli bölgelere gidilmelidir. Ancak su aniden derinleşebileceği için karşıdan karşıya geçmeye çalışılmamalıdır. Sel sonrasında da ikincil afet olarak yangınlar çıkabilir. Bu nedenle evde gaz sızıntısı, suyun altında kalmış elektrik aksamı, fırın, ocak ve elektrikle çalışan eşyaların olmadığından emin olunmalıdır. Sel riski yüksek olan yerlerdeki binaların zemin katlarına yerleşilmemesi gerekmektedir
Türkiye Sel ve taşkınların dağılışı haritası
Tabi biz bu tedbirleri alacağız ama Türkiye’de sel ve diğer afetlerin olayını her zaman yaşanacağını da unutmamalıyız. Toplumda afet bilincinin oluşması çok önemli. Ülkemizde ilkokulda, orta okulda ve lise eğitiminde afetler dersi adında bir dersin mutlaka konulması gerekmektedir. Deprem, sel, orman yangınları, heyelanlar, ulaşım kazalarından ve sayamadığım bir sürü afetten her yıl binlerce insanımız hayatını kaybediyor. Milyonlarca dolar maddi kayıp yaşanmasına neden olmaktadır. Gel gör ki afetler dersi ilkokulda hayat bilgisi dersinde, orta okulda sosyal bilgiler dersinde ve lisede coğrafya dersinde son ünitede birkaç sayfa ile geçiştirilmektedir. Bu durum kabul edilemez çevre bilinci ve afetler adında bir ders olmalı ve tüm kademelerde zorunlu olmalıdır.