Uzun süredir kan gölüne, Arap saçına dönen Orta Doğu’da,huzurun ve güvenliğin kalmadığı ama halen bakar körlerin anlamazlıktan gelen bir bilinmeze sürüklenen ülkemizde,her daim huzurlu ve güvenli olduklarını savunan kibirli Avrupa da patlayan bombalarda…
Ve artık ” 3. DÜNYA SAVAŞI “çığlıklarını yüksek sesle dillendirmeye başlayan tüm dünyada..
Sanki birileri düğmeye başmışçasına uyuyan şeytanı uyandırıyor;
ŞEYTAN ATAKTA!
Fransa daki terör saldırılarından çok değil birkaç gün önce Fransa Başbakanı Manuel Valls, anti-İsrail ve antisemit olayların artması nedeni ile azımsanmayacak bir Yahudi nüfusunun Fransa’yı terk etme olasılığı karşısında duyduğu endişeyi dile getiriyordu. Çünkü ülkedeki Yahudiler zengin olanları.Ve Fransız ekonomisinin onlara ihtiyacı var.
Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’de ülkede, Yahudi bölgeleri için korumayı arttıracaklarını İçişleri Bakanı Bernard Cazenueve ise antisemit şiddete karşı geniş önlemler alınacağını ifade etmekte.
Bu açıklamalardan hemen sonrasında ise tasadüfi! olarak Fransa’da terör saldırıları gerçekleştiriyor.Akabinde İsrail burada yaşayan vatandaşlarına İsrail’e güvenliği bölgeye gelin çağrısı yaparsa hiç şaşırmayın.
Bir taşla iki kuş.
Hem dünyaya Müslümanları kötüleyerek kendi bölgesinde yaptığı zulümleri meşrulaştıracak, hem de dünyaya yayılmış durumdaki Yahudileri ülkeye çekerek çok ihtiyacı olan nüfusunu arttıracak.
Tıpkı 2. Dünya Savaşını fitneleriyle ve kendi oluşturduğu piyonlarıyla çıkartıp,yine kendi beslemesi Hitlerin eliyle sözde Yahudi katliamı yapıp göçe zorlayarak İ bugün ki İsrail Devletini kurması gibi..
Benzer senaryoyu 12 Eylül saldırılarını tertipleyerek Amerika ya da uyguladı.Biraz dikkatli olanlar o kuledeki Yahudilere ait işyerlerinin neden aylar önce boşaltıldığını öğrenebilir ve arkadaki asıl güçü ve niyeti anlayabilirler.
Yine bu saldırılarla İsrail dünyaya Müslümanlara karşı bir öfke başlatmış vatandaşları içinde en güvenilir bölge oldukları mesajını vermiştir.Zaten Amerika’nın bugün geldiği duruma bakılırsa da, büyük dev, görünenin aksine gerek ekonomisi gerekse sosyal açıdan pamuk ipliğine bağlı yaşamaktadır.Zaten artık Siyonistlerin bu ülkeye çokta ihtiyaçları kalmamıştır.
İngiltere zaten daima benim çıkarım ilkesini bırakmadığından ve ne kimseyle iyi dost nede aşırı ters olmadığından şimdilik gözdağı verilmesi çokta gerekmiyor.
Almanya ise zaten tam istenilen kıvam da.Gerek Başbakanı gerekse Müslüman düşmanlığını körükleyen aşırı uçlarıyla tam istedikleri kıvamda.
Arap ülkelerini söylemeye zaten gerek yok.Hepsinin soyu Yahudi ırkından geldiği ve Siyonistlere tam bir itaat sergilediklerinden, önlerinden kuzu çevirmeyi ve dansözü eksik etmedikçe bir arıza çıkarmazlar.
Dünya da arkası arkasına bunlar yaşanıyor iken;
Şimdi ne oluyor da bu İsveç’in sesi çıkmaya başladı.Birileri onlara gerçek patronun kim olduğunu yakın bir zamanda gösterebilir.An meselesi hatta.Çünkü;
Filistin’i ülke olarak tanıyan İsveç’in Dış İşleri Bakanı, İsrail’i Filistinlilere karşı aşırı saldırgan davranmakla suçladı.
Bunlar gerçektende bu talihsiz açıklamaları yaparak ecellerine susamışlar.
İsrail bu çıkışa da haddini bildirecektir. Hiç merak etmesinler!
Yakın bir tarihte İsveç’te üstelik de bir Yahudi Havrasına, Sinagoguna veya Yahudilerin öleceği bir ortama EL Kaide veya IŞİD tarafından bir saldırı yapılabilir.
Sonra da İsrail:
“Eee İsveç sen de gördün mü? İşte o savunduğun İslamcılar, işte o savunduğun Müslümanlar bunlar. Hadi konuş bakalım” diyebilir.
İlaveten ” Yahudilere sahip çıkmadınız, zaten Yahudi düşmanıydınız, bunu dışa vurdunuz” diyerek de İsveç’ten hesap dahi sorabilir.
Yetmedi “Yahudilerin İsveç’te can güvenliği yok, İsrail’e dönsünler” diyerek de bir taşla iki kuş isteyebilir.
GÜNÜN SÖZÜ
Savaştan kaçmak mümkün değildir ;sadece düşmandan üstün olana kadar erteleriz.
TEBESSÜM
Yakışıklı bir genç ve yaşlı bir Yahudi uzun bir tren yolculuğunda aynı kompartımanı paylaşırlar.
İhtiyar biner binmez, genç adam saati sorar,ancak yanıt almaz.
Tüm gece süren yolculuk boyunca da hiç konuşmazlar.
Ertesi sabah, varış¸ istasyonuna gelmeden önce, ihtiyar:– “Şimdi saat 8.30 oldu!” der.Genç, şaşkınlıkla-“Niye ancak şimdi cevap verdiniz ki?” diye sorar.– “Bakınız, genç adam: Size dün akşam saati söylemiş olsaydım,sohbete başlayacaktık. Bana muhtemelen, benim de gittiğim kente yolculuk ettiğinizi ve belki de oraya ilk kez gittiğinizi söyleyecektiniz. Ben de,iyi bir insan olduğum için, sizi evime davet edecektim. Orada kızım ile tanışacaktınız. Çok güzel bir kız olduğu için, onu kesinlikle beğenecektiniz. Eh, siz de çirkin sayılmazsınız – O da sizi beğenecekti. Kuvvetle ihtimaldir ki, bu iş evliliğe kadar gidecekti. Ben de düşündüm: Saati bile olmayan meteliksiz bir damatla, benim ne işim var?!?”