Son yıllarda modernleşme ve dijitalleşmeyle birlikte birçok biyo-psikososyal durumlar ortaya çıkmaktadır. Duygusal yeme,duygusal açlık da aslında birer biyo-psikososyal durumlardandır. Geçtiğimiz yıllarda daha çok sosyo-ekonomik durumu üst ve orta düzey ergen,genç ve yetişkin kadınlarda görülebiliyorken şuan görüyoruz ki toplumun tüm kesiminde yerini almış bulunuyor. Duygusal açlık bir yeme bozukluğu mudur ? Literatürlerde yapılan çalışmalarda tam olarak bir yeme bozukluğu da denilmiyor bu konuda daha çok çalışmaya ihtiyaç duyulmaktır. Ama şu bir gerçek bireyin kendi iradesininde bu durumun içerisinde var olduğudur. Diğer bir göstergede hipotalamik faktörlerimizdir. Yani kabaca ve açıkça serotonin ve dopamin. Kendinizi iyi hissetmek için yemek yediğinizde aslında beyin kimyanızı da değiştirmiş oluyorsunuz. Serotonin ve dopamin bir bakıma ‘’ kendini iyi hissetme’’ kimyasallarıdır. Nasıl ki kafeine ya da nikotine bağımlılık olunabiliyorsa yüksek karbonhidratlı ve yüksek yağlı gıdalara da bağımlı olunabiliyor. Yani bu bağımlılık bir bakıma beyin kimyanızdaki ‘’kendini iyi hissetme’’ kimyasallarının çalışmasıyla ilgilidir. Bu durumun üstesinden gelmenin püf noktası kendinizi o çok sevdiğiniz makarnadan,pizzadan ya da Gaziantepteyiz buradan örnek vereyim; baklavadan yoksun bırakmak, kendinizi suçlamakdan hiç değildir. İhtiyaç duyduğumuz ‘’kendini iyi hissetme’’ kimyasallarının salgısını arttıracak besinlerden ve aktivetelerden yararlanmaktır. Ben birkaç Serotonin ve Dopamin arttırıcı besin önerisi verecek olursam;
Serotonin Arttırıcı Besinler; Yeşil çay ,muz,bitter çikolata,süt ve süt ürünleri,fındı ve badem gibi kuruyemişler
Dopamin Arttırıcı Besinler; Elma,avakado, o çok sevdiğimiz içecek kahve, yumurta, çikolatadır.
Yapacağımız şey basit kendimizi suçlamamak ve tükettiğimiz besinlere dikkat etmekdir.
Sağlıklı günler dinlerim…