Canlı yaşamının devamı için en önemli unsur olan su kaynaklarımız hızla tükeniyor. Peki biz bunun farkında mıyız? Orası biraz meçhul! Dünya’nın yüzde yetmişi sularla kaplı olmasına rağmen bu suların sadece yüzde üçü tatlı sulardan oluşmaktadır.Tatlı suların yüzde atmış sekizinin buzullardan oluştuğu düşünüldüğünde tatlı suların miktarının ne kadar az ve onu bilinçli kullanmanın ne kadar önemli olduğu gün gibi aşikardır. Günümüzde Dünya nüfusu yaklaşık 7.8 milyardır. Bu nüfusunun yaklaşık yüzde onu yani her 100 kişiden 10 kişi tatlı suya ulaşmakta problem yaşamaktadır. Birleşmiş Milletler 2010 yılında aldığı kararla suya erişimi insani bir hak olarak tanımlamıştır. Su dünyanın varoluşundan günümüze kadar önemini hiçbir zaman yitirmemiştir. İlk uygarlıklardan Mısır uygarlığı Nil Nehri, Mezopotamya uygarlıkları Fırat ve Dicle nehirleri, Çin uygarlığı Sarı ırmak Gök ırmak nehirleri, Hint uygarlığı İndus ve Ganj nehirleri havzalarında kurulmuştur. Su geçmişten günümüze ülkelerin dış ilişkilerini şekillendiren en önemli argümanlardan olmuştur. Su kaynaklarının paylaşımı ülkeler arasında zaman zaman sıcak çatışmaya varan problemleri doğurmuştur.1990’lı yıllarda Fırat ve Dicle nehirlerinin kullanımı ile ilgili problemler Türkiye ile Suriye’ye savaşın eşiğine getirmiştir. Günümüzde petrol savaşları yaşanmaktadır Orta doğudaki çatışmaların temelinde petrol kaynaklarına hakim olma isteği yatmaktadır. Gelecekte ise yaşamın temeli olan su kaynakları için su savaşların yaşanacağı yadsınamaz bir gerçektir. Su bu kadar önemliyken biz su kaynaklarını acaba bilinçli kullanıyor muyuz? bu soruya evet yanıtını vermeyi çok isterdim ama maalesef. Artan Dünya nüfusu, sanayide su kullanımının artması, yeraltı sularının tarımsal üretimde aşırı kullanılması, suyun insanlar tarafından gündelik işlerde hoyratça kullanılması ve kişi başına düşen su miktarının azalması suyun öneminin daha da artmasına neden olmuştur.Ülkemizde 1960’tan günümüze 1.3 milyon hektar sulak alan yani 3 Van gölü büyüklüğünde alan kaybedilmiştir. Günümüzde tatlı sularımızın yüzde yetmiş dördü tarımda yüzde on beşi evsel kullanım da yüzde on biri sanayide kullanılmaktadır. Tüm bu göstergelere bakıldığında 2030 yılında Türkiye nüfusunun 100 milyona ulaşacağı kişi başına düşen tatlı su miktarının azalacağı ve Türkiye’nin su fakiri ülke olacağı apaçık ortadadır. Suyun bilinçli kullanımı konusunda her bireye üzerine düşeni yapmalı su israfının önüne geçilmeli sanayide tarımda suyun arıtılarak tekrar kullanımının sağlanması gerçekleştirilmelidir. Son yıllarda küresel ısınma ve küresel iklim değişikliklerinden en fazla etkilen tatlı su kaynakları olmuştur. Buharlaşıp atmosfere karışan ve sıvı halden gaz haline geçen su havaların yeteri kadar soğumaması nedeniyle yağışa dönüşememektedir. Bu durum yeraltı ve yer üstü tatlı su kaynaklarının kayda değer bir şekilde azalmasına neden olmuştur. Bu durumu engelleyebilmek aslında bizim elimizde basit yöntemlerle evde su tasarrufu yaparak su kaynaklarını daha etkili ve verimli kullanarak bu olumsuzlukları azaltabiliriz. Musluklara filtreler takılması, çamaşır ve bulaşık makinelerinin daha kısa süre çalıştırılması, tarlalarda damlama sulama yöntemlerinin tercih edilmesi bu yöntemlerden sadece birkaç tanesi. Unutmayalım ki su olmadan hayat olmaz. Su kaynaklarımıza sahip çıkalım ki geleceğe daha yaşanılır bir dünya bırakalım.