?>

SUSUZ YAZ!

Fatih Gözüaçık

12 saat önce

          Doğadaki 4 temel unsur vardır havaküre, taşküre, suküre, canlı küre, insan varoluşundan bugüne sürekli bu 4 doğal unsur ile etkileşim içinde olmuş ihtiyaçlarını bu unsurlardan sağlamıştır. Bugünkü yazımda suküreden ve bunun kullanımından bahsedeceğim. Su fizyolojik ihtiyaçlarımızdandır, yapılan bilimsel araştırmalara göre susuz kalan bir insanın en fazla 7 gün hayatta kalacağını göstermektedir. İnsan vücudunun da üçte ikisi sudan oluşmaktadır. Canlı yaşamının devamı için en önemli unsur olan su kaynaklarımız ise maalesef hızla tükeniyor. Peki biz bunun farkında mıyız, suyu kaynaklarını sürdürülebilir kullanıyor muyuz? Dünya’nın yüzde yetmişi sularla kaplı olmasına rağmen bu suların sadece yüzde üçü tatlı sulardan oluşmaktadır. Tatlı suların yüzde atmış sekizini buzullardan oluştuğu düşünüldüğünde tatlı suların miktarının ne kadar az ve bu kaynakları bilinçli kullanmanın ne kadar önemli olduğu gün gibi aşikârdır. Günümüzde Dünya nüfusu yaklaşık 8 milyarı aşmış durumdadır. Bu nüfusunun yaklaşık yüzde onu yani her 100 kişiden 10 kişi tatlı suya ulaşmakta problem yaşamaktadır. Birleşmiş Milletler 2010 yılında aldığı kararla suya erişimi insani bir hak olarak tanımlamıştır.

       Su yüzbinlerce yıldır önemini hiçbir zaman yitirmemiştir. İlk uygarlıklardan Mısır uygarlığı Nil Nehri, Mezopotamya uygarlıkları Fırat ve Dicle nehirleri, havzasında kurulmuş bu nehirlerden tarımsal faaliyetler için faydalanmışlardır. Suyu doğrudan tükettiğimiz gibi dolaylı olarak da kullanmaktayız. Giydiğimiz kıyafetten, üretim yaptığımız fabrikalara kadar her alanda sudan faydalanmaktayız. Üzerimize giydiğimiz gömleğin üretiminde tonlarca su tüketildiğini bilmemiz suyun ne kadar önemli olduğunu anlamamıza yardımcı olacaktır. Su olmazsa bitki olmaz, tarımsal üretim düşer bu durum sanayiden turizme birçok alanda olumsuzluklara neden olur. Su geçmişten günümüze ülkelerin dış ilişkilerini şekillendiren en önemli argümanlardan olmuştur. Su kaynaklarının paylaşımı ülkeler arasında zaman zaman sıcak çatışmaya varan problemleri doğmasına neden olmuştur. 1990'lı yıllarda Fırat ve Dicle nehirlerinin kullanımı ile ilgili problemler Türkiye ile Suriye'ye savaşın eşiğine getirmiştir. Günümüzde ülkeler arasında petrol ve doğal gazın çıkarımı paylaşımı ve kullanımı konusunda büyük sorunlar yaşanmaktadır Orta doğudaki çatışmaların temelinde petrol kaynaklarına hâkim olma isteği yatmaktadır. Doğu Akdeniz havzasında Yunanistan ile yaşadığımız gerilimi düşünün. Gelecekte ise su kaynaklarının azalmasına bağlı olarak milyonlarca insanın yer değiştirmek zorunda kalacağı hatta suyun kullanımı konusunda ülkelerin savaşa varan sorunlar yaşayacağı öngörülmektedir. 

         Su bu kadar önemliyken biz su kaynaklarını bilinçli kullanıyor muyuz? Artan Dünya nüfusu, sanayide su kullanımının artması, yeraltı sularının tarımsal üretimde aşırı kullanılması, suyun insanlar tarafından gündelik işlerde hoyratça kullanılması ve kişi başına düşen su miktarının azalması suyun öneminin daha da artmasına neden olmuştur. Ülkemizde 1960'tan günümüze 1,3 milyon hektar sulak alan yani 3 Van gölü büyüklüğünde alan kaybedilmiştir. Günümüzde tatlı sularımızın yüzde yetmiş dördü tarımda yüzde on beşi evsel kullanım da yüzde on biri sanayide kullanılmaktadır. Tüm bu göstergelere bakıldığında 2030 yılında Türkiye nüfusunun 100 milyona ulaşacağı kişi başına düşen tatlı su miktarının azalacağı ve Türkiye'nin su fakiri ülke olacağı apaçık ortadadır. Suyun bilinçli kullanımı konusunda her bireye üzerine düşeni yapmalı su israfının önüne geçilmeli sanayide tarımda suyun arıtılarak tekrar kullanımının sağlanması gerçekleştirilmelidir. 

         Son yıllarda küresel ısınma ve küresel iklim değişikliklerinden en fazla etkilen tatlı su kaynakları olmuştur. Buharlaşıp atmosfere karışarak sıvı halden gaz haline geçen su havaların yeteri kadar soğumaması nedeniyle yağışa dönüşememektedir. Bu durum yeraltı ve yer üstü tatlı su kaynaklarının kayda değer bir şekilde azalmasına neden olmuştur. Bu durumu engelleyebilmek aslında bizim elimizde basit yöntemlerle evde su tasarrufu yaparak su kaynaklarını daha etkili ve verimli kullanarak bu olumsuzlukları azaltabiliriz. Musluklara filtreler takılması, çamaşır ve bulaşık makinelerinin daha kısa süre çalıştırılması, tarlalarda damlama sulama yöntemlerinin tercih edilmesi bu yöntemlerden sadece birkaç tanesi. Maalesef yine kurak bir yılı geride bırakıyoruz. Unutmayalım ki su olmadan hayat olmaz. Su kaynaklarımıza sahip çıkalım ki geleceğe daha yaşanılır bir dünya bırakalım. Susuz yazlar yaşamamak için mevcut kaynakları verimli kullanalım. Unutmayalım su hayattır.

                      

YAZARIN DİĞER YAZILARI