Vicdan duygusunu geridönüşümsüz kılan, sömürgeciliği zulmu ideolojikleştirilen bir dünyada,
Gerçeklikle bağdaştırılması mümkün olmayan dış ülkelerin vaadlerine kanan inanan azınlıklar, hem kendilerine hemde bulundukları tomlumlara zarar vedikleri gibi vicdandanda dem vururlar.
Filistinde, Arakanda, Suriyede, Mısırda, Doğu Türkistanda, Irakta, Ürdünde, Orta afrikada, Orta doğuda vs. tüm Dünyada zulum gören katledilen mazlumların kanlarını dökenler ekranlarda, tv proğramlarında barıştan dem vururlar.
Şiddetten göz yaşından zevk alanların elbetteki hem bu dünyada hemde ahirette yaptıklarının karşılığını mutlaka bulucaklardır.
Vicdan iyilkle güzelleşir iyilikten hoşlanır merhametle özleşir.
Ama insan ne yazık ki, oyunu her zaman cehaletten yana kullanır.
İslam coğrafyasında her yer zulum kan gölü ve gözyaşları ile boğulmaktadır.
Yapılan katliamları, zulümleri, ve işkenceleri, küçücük çocukların paramparça olmuş bedenlerini cesedlerini her gördüğümde içimizdeki vicdani duyguların acının, sızının merhametin nasıl bir volkan gibi yakıcı bir ıstıraba dönüştüğünü, anlatmaya kelamım yetmiyor.
Zulmun her çeşidini görüp izlerken onlara elimiz yetmiyorsa dilimizle beddualar ederken, Mısır’da şehit edilen
17 yaşındaki Esmaya Mısır’da darbeye karşı direnirken Rabiatul Adeviyye Meydanı’nda darbeciler tarafından göğsünden ve sırtından haince kurşunla vurularak öldürüldüğünde okadar üzüldük ağladıkki Esma bizim amplemimiz olmuştu.
Evet biz tüm bunlara üzülürken bir gün bizimde başımıza gelebileceğini tahmin bile edemezdik
Cennet Vatanımızda, oynanan oyunları hainleri bir gece TRT Televizyonunda öğrendik
Darbe kalkışmasını bile görünce ilk tepkimiz güldük hadi beee kimler ve niçin darbe yapacak diyerek inanamadık, gecenin bir vaktinde okunan ezanların sesiyle irkildik, içimizdeki imanı ve vatan aşkımızı galeyana getirmesiyle meydanlara yalın ayak dökülü verdik, vatan uğruna ölsekte geri dönmesekte gam yemezdik
Çünkü biliyordukki Vatanı olmayanın imanıda olmayacağını, çünkü biliyorduk şehitliğin en yüksek makam olduğunu,
İşte bu aşk ile Ömer Halisler daha niceleri gözünü kırpmadan ölüme yürüdü, kurşun yağmurlarına göğüs gererek
Hür iradeden Demokrasi, ve laiklikten, özgürlükten, insan hakları, eşitlik, çağdaşlık, diyen sanatçı denilenlerin 15 Temmuzda neler yaptığını ne tutum sergilediklerinide gördük
vatan hainlerinide vatanına ihanet edenleride gördük
Yenilmedik, yenilmeyizde, yenemezlerde,
“Ömer Halisler ve 240 şehidimiz için selalar okunsada, zalimler için beddualar okunmaktayız.
15 Temmuz da hainlerin karanlık yüzlerini, darbe yapmaya kalkışmasalardı bilemezdik beklide,
Yıllarca birçok makamda sessizce hainliklerine devam ederlerdi kendilerini ifşa etmeselerdi.
Kim hain kim vatan sever onuda öğrendik
15 Temmuz yeniden dirilişin adıydı, şehitlerin şanlı tarihe yeniden yazılışıydı.
Mısırın da Esmaya yakılan ağıtlar nağmeler vardı, bizimde Ömer Halislerimize şehitlerimize
Dursun Ali Erzincanlının Şehit Ömer Halisdemir için yazdığı 30 kuş şiiri
15 Temmuz da hain darbe girişimindeki o geceyi şiirleştirmişti
....
Gökyüzünün yıldızlarını çalıp omuzlarına takan hain yüzler gördüm o gece.
Ruhları yoktu.
Korkar mı senin oğlun, korkmaz..
Korkmadım!
Zekai paşamı aradım.
“O makam senin namusundur Ömer.
Ben gelene kadar namusunu koru.
Gerekirse o vatan hainini vur.
Vazifenin sonunda şehadette var Ömer.
Hakkını bana helal et..”
Paşam, şehadet der demez,
Yine kulağıma kanat sesleri geldi.
Rüya değil bu kez.
Uyanıktım.
Muhteşem bir koku yayıldı odaya
Bir şey oldu o an..
Sanki Ellerim, omuzlarım çeliktendi.
Sanki tek başıma tüm dünyayla savaşabilirdim.
Vatan hainine döndüm,
Arkasında karanlık yüzlü adamları vardı.
“Giremezsiniz!” Dedim.
Bir aslanın karşısında duran çakallar gibiydiler.
Ve saldırdılar.
Silahımı çekip baş haini alnından vurdum.
..........