Pazar günü Tema Vakfı Gaziantep il temsilciliğinin 5 Haziran Dünya Çevre Günü etkinlikleri kapsamında çevresel duyarlılığı artırmak için düzenlediği çöp toplama etkinliğine katıldım. Erikçe ormanlarında yapılan etkinlikte orman içerisinde ve yol kenarındaki atıkları görmek o kadar içimi acıttı ki. Pet şişelerden tutunda insan çamaşırına kadar akla gelmeyecek çöpler ormana bırakılmıştı. Bu güzel etkinlik ile insanlarda çevreye karşı bilinç uyandırmak farkındalığı artırmak amaçlandı. Peki bu Tema vakfı nedir? Ne zaman kuruldu ve hangi faaliyetleri yürütüyor? TEMA vakfı Gaziantep il temsilcisi olan kendisi de bir eğitimci olan Muharrem hocama sordum. Muharrem hoca Tema’yı şu sözlerle anlatıyor: ‘’Tema vakfı (Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı) 1992 yılında toprak dede olarak bilinen Hayrettin Karaca tarafından kurulmuştur. Hedefleri; topraklarımızı tehdit eden erozyon ve çölleşme ile mücadele edilebileceğini göstermek, tehlikeye dikkat çekmek, toprağa sahip çıkmak, koruyucu çözümler üretmek, ağaçlandırma yapmak, doğal varlıkları korumak ve bu mücadelenin devlet politikası haline gelmesini sağlamaktır. Bu hedefe ulaşmak için halkımıza ve karar vericilere aslında erozyonun kader olmadığını, topraklarımızı koruyarak ve ağaçlandırma yaparak erozyonla mücadele edilebileceğini anlatmaya başladılar. Doğal varlıkların korunmasında verilecek bu mücadelenin bir halk hareketi olmasını amaçlayarak önceliği, bu mücadelenin kalbinde yer alacak gönüllülere ulaşmaya verdiler. Tema Vakfı’nın Kurucu Onursal Başkanları olarak başladıkları doğa yolculuklarında kısa bir süre içinde tüm doğaseverler için Toprak Dede ve Yaprak Dede oldular. Tema Vakfı’nın “Türkiye Çöl Olmasın” sloganı o dönem toplumda büyük yankı uyandırdı. İlk kez önlem alınmazsa ülkemizin çöl olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğu bu kadar yüksek sesle dile getirilmiştir. Kısa süre içinde Tema Vakfı’nın gönüllüleri ve destekçileri artmaya başladı. Toprak Dedemiz ve Yaprak Dedemizin yürekleri doğa için çarpan binlerce başka yürekle birlikte atmaya başladı. İşte o insanlar sayesinde;Türkiye’de Mera ve Toprak yasaları çıktı. Bugün Türkiye’nin 81 ilinde Tema Vakfı bağışçıları sayesinde oluşturulan en az bir orman bulunuyor. 1992’den bugüne kadar yaklaşık 27 bin futbol sahası büyüklüğü alanda 22,3 milyon fidanı toprakla buluşturduk. 22 bin futbol sahası büyüklüğünde bir alanda 700 milyon meşe palamudu ektik. Bugüne kadar doğa eğitimleri ve farkındalık çalışmaları ile 5 milyondan fazla çocuğa ulaştık. Eğitim ve öğretimin tüm kademelerine yönelik modern doğa eğitimi programları geliştirdik. Milyonlarca çocuk ve yüz binlerce yetişkin eğitim programlarımızdan faydalandı, ekolojik okuryazarlık kavramıyla tanıştı. 20-25 yıl önce Tema Vakfı’ndan doğa eğitimi alan, bugün gönüllümüz, bağışçımız, destekçimiz olan milyonlarca çocuğumuz var.’’ Muharrem Hoca’ya ayrıca Tema vakfının Gaziantep’teki faaliyetleri, kimlerin Tema gönüllüsü olabileceğini sordum. Gaziantep’te okullara ve diğer kurumlara gidilerek çevre konusunda seminerler verildiğini, ayrıca ağaçlandırma ve çöp toplama etkinlikleri gibi faaliyetlerle insanlarda çevre bilinci oluşturmaya çalıştıklarını söyledi. Ayrıca Tema’ya doğaya gönül veren tüm insanların gönüllü olabileceğinden bahsetti. Bir konser veya eğlence etkinliği olduğu zaman binlerce insanın toplanması, konser sonrası çevreye verilen tahribatları düşünüp, böyle güzel bir etkinliğe katılımın az olması beni üzdü açıkçası ama birkaç kişi üzerinde bile çevre bilincinin oluşturulması ne iyi bir şey. Muharrem hocam ve ekibini tebrik ediyorum. Diğer yazılarımda da her zaman belirttiğim gibi dünyayı yakın zamanda bekleyen en büyük tehlikeler; küresel ısınma, iklim değişikliği, kuraklık, su sorunu, afetler gibi doğa olaylarıdır. Bu doğa olaylarının oluşmasında insanın etkisi çok büyük. Aslında doğaya en fazla zararı insanlar veriyor. Ormanların tahribi, Karbon salınımın artması, fabrikasyon ve evsel atıkların su kaynaklarına ya da toprağa bırakılması insan kaynaklı sorunlardan bazıları. Tema vakfı kurucusu merhum Hayrettin Karaca ne güzel söylemişti’’ yaşamak için yaşatmak zorundayız’’. Mavi gezegenimizi koruyalım yoksa bizden sonraki kuşaklara yaşayacak bir dünya kalmayacak.