- Adres
- Atatürk Cad. Heykel
- Telefon
- +90 224 221 0467
- Web Sitesi
- http://www.bursaulucami.org
Kent merkezinde, Atatürk Caddesi üzerindedir. Osmanlı sultanlarından Yıldırım Bayezit tarafından, 1399 yılında tamamlanmıştır.
On iki ayak üzerine yirmi kubbe ile üzeri örtülmüş olan caminin ortasındaki kubbenin üstü açıktır; son yıllarda camla kaplanmıştır. İstanbul’un fethinden önce yaptırılan en büyük camii olan Ulucami, İslam Dünyasının önemli mabetleri arasında yer alır. Mekke’deki Mescid-i Haram, Medine’deki Mescid-i Nebevi, Kudüs’deki Mescid-i Aksa ve Şam’daki Emeviye Camii’nden sonra dünyadaki 5. yüksek mertebeli dini mekân olarak kabul edilmektedir. Doğu, batı ve kuzey yönlerinde üç kapısı bulunan Caminin açılışında ilk hutbeyi evliyalardan Emir Sultan’ın önerisiyle bir başka evliya Somuncu Baba okumuştur. Molla
Gürani, Molla Fenari, Süleyman Çelebi gibi önemli dini alimler bu camide ders ve vaaz vermişlerdir.
Ulucami’nin Teknik Özellikleri
Uludağ’dan çıkartılan soluk bal rengi kireçtaşı bloklarla inşa edilen Ulucami, Bursa mimari üslûbunun en iyi örneklerindendir. Bursa tipi kemerlerin ilk kullanıldığı mekândır. 22 m yüksekliği olan kubbesindeki pencereler vitray işlemedir. 1500 kişi alan caminin en büyük özelliklerinden biri de beş kubbesiyle muhteşem bir görüntüsü olan son cemaat mahallidir. Burada bulunan mihrap nişlerinin üzerinde gökmavisi, yahut yeşile çalan, Yıldırım Bayezid’in simgesi olan desenler vardır. Köşelerinde yeşil mermer sütunların olduğu mihrabın üzerinde olağanüstü güzellikte bir taç bulunmaktadır.
Uzunluğu 150, eni ise 100 ayak olan Caminin dış cemaat mahallindeki pencereler, mermer oyma işçiliğinin en nadir örneklerindendir.
Caminin kıble tarafında, en sağdaki direkte görülen süslemeler, Türk Baroğu olarak adlandırılan bir sanat üslûbudur. Ayrıca cami içinde ön tarafta yer alan dört direkten (müezzin mahfilinin bulunduğu direk hariç) üç tanesinin yüzeyinde yer alan ve Helenistik döneme ait Korint (eski Yunan) başlıklı sütunları, yuvarlak kemeri ve püsküllü perde motifleri batı ve doğu bezeme sanatının bir sentezi niteliğindedir.
Farklı Pencere ve Depreme Direnen Kubbeler
Caminin kuzey duvarında, kadınlar kısmında yer alan pencerenin demir parmaklıklarının diğerlerinden farklı olduğu görülür. Bunun nedeni, gayrimüslim bir usta tarafından yapılmış olmasıdır. Yekpare demirden yapılan pencere muhafızlığının aslında Hıristiyanlığın bir sembolü olduğu daha sonra anlaşılmışsa da hoşgörü adına aynen korunmuştur.
Caminin Baş Yapıtı: Muhteşem Minber
Ceviz ağacından oyma tekniğinde işlenen minber iki aynasında farklı geometrik desene sahiptir; her yöne uzanan çok kollu yaldızların arasındaki boşluklar değişik biçimlerde oyma parçalarla veya kabaralarla doldurulmuştur. En hayranlık uyandırıcı özelliği ise, tüm bunların tek bir çivi veya zamk damlası kullanılmadan yapılmış olmasıdır.
Günümüzde yapılan tadilatlar esnasında orijinalliği kaybolmaya başlayan ve Selçuklu üslûbundan Osmanlı üslûbuna geçişi simgeleyen bu şaheser minberin bir başka yerde benzeri yoktur.
Minberdeki Şifre: Güneş Sistemi ve Gezegenler
Taçlı kapısıyla dikkati çeken minberin doğu ve batı yüzündeki çıkıntılar güneş sistemi ve gezegenleri işaret ve tarif etmektedir. Caminin doğu girişindeki ahşap kapı da yine bütün orijinalitesiyle sapasağlamdır.
Akrep ve Yelkovanı Ayrı Ayrı Çalışan Tarihi Saat
Ulucami’nin güney (kıble) duvarındaki tarihi saati mutlaka görmelidir. 1825 yılında Bursalı Hafız İbrahim Usta’nın yaptığı bilinen bu saatin akrep ve yelkovanı ayrı ayrı çalışmaktadır.
Kıble Duvarındaki Kâbe Örtüsü ve Resmi
Caminin kıble duvarındaki örtü, Müslümanların kutsal yapısı olan Mekke’deki Kâbe’de kullanıldıktan sonra Yavuz Sultan Selim tarafından getirtilerek Ulucami’ye konmuştur. Kıble duvarındaki Kâbe resmi ise üç boyutlu gibidir. Hangi yönden bakarsanız bakın, hacca davet edercesine resmin size baktığını görürsünüz.
Üç Boyutlu ve Hat Şaheseri Levhalar
Cami duvarlarını süsleyen hat levhaları birer sanat şaheseridir. Örneğin kuzey duvarında, direkteki levhada, bir kelime gibi görünen yazı aslında bir ayettir. Dikkatle bakıldığında Arapça bir harf dört harf gibi kullanılarak, Kur’an’ın 27. ayeti bir kelimeye sığdırıldırılmıştır. Yine kılıç şeklindeki yazıların bulunduğu büyük bir levhada Hz. İbrahim ile melekler Cebrail ve Mikail arasındaki konuşmalar ifade edilmiştir.
Doğu kapısının girişinde, sağda ve soldaki ayakkabılıkların üzerindeki iki küçük levha da üç boyutlu gibidir; her yönden farklı okunur. Ünlü hattatlar tarafından yazılmış 192 adet sabit veya levha yazısıyla Ulucami adeta hat sanatı müzesi gibidir.
Hünkâr ve Müezzin Mahfilleri
Ceviz ağacından yapılmış olan sekiz sütunlu Müezzin Mahfili 1549 yılında tamamlanmıştır.
Caminin doğu duvarında yer alan, “Kafesli Kameriye” diye de anılan Hünkâr Mahfilinin bağımsız yapılmasının nedeni, devleti ve milleti temsil eden padişahların güvenliğini sağlamaktı. Büyük ihtimalle iç karışıklıkların yaşandığı Fetret Dönemi’nden (1403-1412) sonra yapılmıştır. Caminin, günümüzde kapalı olan dördüncü kapısı işte bu mahfilin yanındaydı.
Cami İçinde Havuzlu Şadırvan
Caminin içinde ana giriş kapısının tam karşısında, caminin orta yerinde havuzlu, büyük bir şadırvan yer alır. “Eskiden üzerindeki kubbe açıkmış. Evliya Çelebi’ye göre, 1640’larda havuzda “alabalıklar yüzüyor ve suyuyla Müslümanlar abdest alıyor” idi.
Şadırvanın bir başka özelliği ise suyun, Allah’ın birliğini ifade edercesine en tepeden, tek merkezden gelmesi ve Allah’ın adını zikrederek (tespih ederek) 33 ayrı yerden havuza akmasıydı.
Havuzun üzerindeki kubbenin açık olması, caminin doğal ışık almasını ve havalanmasını sağlıyordu. Gerçekten de şadırvandan yayılan şırıltılar, Ulucami’nin havasındaki mistik duyguyu daha da yükseltmektedir.
Muhteşem Mimari Bir Örnek
Osmanlı’nın merkezilik fikrini konumu itibariyle Ulucami oluşturuyor. “Bu merkezilik fikri Süleymaniye ya da Selimiye’de devam ediyor. Kompozisyon prensibi her şeye rağmen bir Rönesans yapısının kompozisyon prensibi değil. Ulucami’nin kompozisyon prensibi ile biçimi arasındaki münasebete göre, Ulucami’de kat kat güçlü olarak ortada. (…) Ulucami’de o ayakların sâkin yükselişleri, üzerlerindeki her kubbenin müthiş sâkin bir örtü olarak varoluşu, ortadaki havuzdan suyun yukarıya doğru fışkırması... (Velhasıl) Ulucami, tarihin en muhteşem mimari örneklerinden biridir.”