Anayasa Mahkemesi, Kurmay Albay A.Y.’nin eşine ait olduğu iddia edilen ve internette yayımlanan cinsel içerikli konuşmaların tahkikat sırasında eşinin mesai arkadaşlarına dinletilmesini hukuka aykırı buldu. Jandarma Kriminal Dairesi raporları gerekçe gösterilerek, ses kayıtlarının gerçek olduğu izlenimi verilmesini, başvurucunun kendisini ve ailesini çevresinde zor bir duruma düşürdüğünü belirten Yüksek Mahkeme, özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine hükmetti.
Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararı Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı. Türk Silahlı Kuvvetlerinde Kurmay Albay olarak görev yapan A.Y., Tiflis Büyükelçiliğinde askeri ateşe olarak atandı. Başvurucunun TSK’da sivil memur olarak çalışan eşi de ücretsiz izne ayrıldı. 2011 yılında internette Cemaat'e yakın hesaplardan tarafından yayınlanan cinsel içerikli konuşmaların başvurucunun eşine ait olduğu şüphesiyle araştırma başlatılarak idari tahkikat heyeti kuruldu. Başvurucu bir mesaj emri ile Türkiye’ye çağrılarak Genelkurmay Başkanlığı emrinde geçici olarak görevlendirildi. Başvurucu önce tek başına ardından da eşiyle iki kurmay albaydan oluşan idari tahkikat heyetine ifade verdi. Başvurucunun eşi iddiaları kabul etmeyince idari tahkikat heyeti, Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığından internette yayımlanan ses kayıtlarında herhangi bir manipülasyon yapılıp yapılmadığı ve ses kayıtlarının aynı kişiye ait olup olmadığı yönünden inceleme istedi. Kriminal Daire Başkanlığının sunduğu raporda, manipülasyon olmadığı ve kayıtlardaki kadın sesinin “kuvvetle muhtemel aynı” kişiye ait olduğu belirtildi. Bunun üzerine başvurucunun eşinin çalıştığı bölümde mesai arkadaşlarının bilgisine başvuruldu. Yapılan araştırma sonucundu idari tahkikat heyeti, internette yayımlanan ses kayıtlarının içeriğindeki bilgileri de dikkate alarak ses kayıtlarının başvurucunun eşine ait olabileceği sonucuna ulaştı.
ÖZEL HAYATA SAYGI İLKESİ HAKKI İHLAL EDİLDİ
Bu kararın ardından Genelkurmay Başkanlığının onayıyla başvurucu hakkında yurt dışı sürekli görev atamasının iptal edilmesine karar vererek, Kara Kuvvetleri Komutanlığı 3'üncü Kolordu Komutanlığında görevlendirdi. Başvurucu ise “yurt dışı sürekli görev atamasının iptal edilmesi” işleminin iptali ve 50.000 TL manevi tazminat istemiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) Birinci Dairesi nezdinde yürütmenin durdurulması istemiyle dava açtı. Başvurucunun yürütmeyi durdurma istemi reddedildi. Başvurucu ayrıca eşi hakkında olduğu iddia edilen ses kayıtlarının TSK’da görevli diğer personele dinletilmesi nedeniyle ilgili subaylar hakkında görevi kötüye kullanma, iftira ve hakaret suçlarının işlendiği iddiasıyla Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Genelkurmay Adli Müşavirliği, şikâyet edilen personeller hakkında soruşturma emri verilmesini gerektirecek bir durum bulunmadığı sonucuna vardı.
Bu arada internette yayımlanan bu ses kayıtları sebebiyle başvurusunun eşi hakkında idari soruşturma açıldı ve Milli Savunma Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu tarafından meslekten çıkarma cezası verildi. Söz konusu karara karşı AYİM İkinci Daire Başkanlığında dava açıldı. Bu arada başvurucu TSK’daki görevinden emekliye ayrıldı. Bu arada AYİM Birinci Dairesi, başvurucunun “yurt dışı sürekli görev atamasının iptal edilmesi” istemiyle açtığı davayı, İkinci Dairesi ise eşinin meslekten çıkarma cezasına karşı açtığı davayı reddetti. Başvuru da Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Yüksek Mahkeme ise başvurucunun özel hayata saygı ilkesi hakkının ihlal edildiğine karar vererek, 25 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
ÖZEL HAYATIN EN MAHREM ALANLARININ İDARE ELİYLE İFŞA EDİLMİŞTİR
Kararda, özel hayat kavramı yaşanan süreçte isim, görüntü, itibar, aile bilgisi, cinsel kimlik, sağlık, iletişimin gizliliği gibi birçok değişik duruma uygulanagelmekte ve teknolojik gelişmelerle alana müdahale imkânı çoğaldıkça alanın korunma ihtiyacının da aynı ölçüde arttığı belirtildi.
Başvurucunun yurt dışından yurt içine görevlendirilmesinin mesleki hayatını olumsuz etkilediğine dikkat çekilen kararda, kamu makamları tarafından kişinin özel ve aile hayatına dair sebeplerden dolayı yurt dışı sürekli görev atamasının iptal edilmesine yönelik idari işlem tesis edildiği ve başvurucunun özel hayatına müdahalede bulunulduğu kaydedildi. Kararda, özel hayata yapılan müdahalenin meşru kabul edilebilmesi için bu müdahalenin, Anayasa’da belirtilmiş olan milli güvenliğin ve kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden birveya birkaçına dayanması gerektiği vurgulandı. Başvurucunun kendisine değil eşi ile başka kişilerin konuşmaları gerekçe gösterilerek kararlar alındığının anımsatıldığı kararda, askeri ataşe olarak atananların, bu görevi temsil yeteneğine sahip olup olmadığına bakıldığı, aile durumlarının da dikkate alındığı ifade edildi. Kararda, “Tahkikat sırasında özel hayatın en mahrem alanlarının daha fazla ifşa edilmesine idare eliyle yol açılmış, umulan kamu yararına kıyasla çok daha büyük bir kişisel yararın zedelenmesine neden olunmuştur. Nitekim başvurucu emekli olmadan önce ve bu işlemlerin varlığını öğrendikten sonra idareyi temsil eden ilgili subayların görevi kötüye kullanma, hakaret ve iftira suçlarını işlediği gerekçesiyle Askerî Savcılık nezdinde eşiyle beraber suç duyurusunda da bulunmuştur. Ancak soruşturma emri verilmemesi nedeniyle bir sonuç alınamamıştır” denildi.
BAŞVURUCU ZOR DURUMA DÜŞÜRÜLMÜŞTÜR
Söz konusu kayıtların internetten edinildiğinin, jandarma kriminal raporlarının içeriğinin kesinlik arz etmediğinin, ses kayıtlarının aynı zamanda mesai arkadaşlarına dinletilmesinin başvurucunun kişilik haklarına halel getirdiğinin belirtildiği kararda, şöyle denildi:
“Yayımlanan ses kayıtlarından başka herhangi bir delilin bulunmadığı yönündeki itirazlara mahkeme bir cevap vermemiştir. Mahkemenin gerekçeleri dikkate alındığında açılan bu davanın reddedilmesi ile başvurucunun sadece mesleki yaşantısı etkilenmemektedir. Jandarma Kriminal Dairesi raporları gerekçe gösterilerek, ses kayıtlarının gerçek olduğu izlenimi verilmekte, başvurucunun kendisini ve ailesini çevresinde zor bir duruma düşürmektedir. Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.”
KAYNAK ODA TV